güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

Toplumumuz Neden İbadetlerinde Ayet Hükümleri Yerine Sünnet ve Hadis Hükümlerini Tercih Eder

Yazının Giriş Tarihi: 02.04.2022 00:54
Yazının Güncellenme Tarihi: 02.04.2022 12:54

Toplumumuz, Peygamberimizin sünnetlerine değer vermeye ağırlık vermeye özen gösteren bir toplum özelliği göstermeye ağırlık verirken sadece kolay gerçekleştirilecek sünnetleri tercih eder.  Bu nedenle Peygamberimizin giyim tarzına saç ve sakal biçimine uyma yolunda hemen hemen büyük çoğunluk hem fikir olup gayret gösterirken yeme içme şekli ve biçimi konusunda Hz. Muhammed’in gerçekleştirdiği biçim ve şekillere de uyma konusunda ekseri çoğunluk uyum ve gayret göstermeye çalışır. Bu nedenle batı tarzı sofralar, batı tarzı çatal kaşık bıçak kullanımlı yemek sofraları yerine klasik usul yer sofraları tercih edilip klasik usulde olduğu gibi el kullanımlı ağırlıklı yemek yeme usulü tercih edildiği görünür.

Bu yeme-içme, giyim-kuşam konusundaki sünnetlere uyma gayretinin toplumumuzda tutunmasının sünnetlere uyma gayretleri kadar insanlara daha rahat hareket etme imkanı vermesi daha basit ve masrafsız yemek takımları kullanma imkanı vermesi gibi sebeplerle de tercih edildiğini düşünebilmemiz mümkündür. Üstelik biz Türk toplumunun geçmişten gelen yemek kültürümüzle ilgili adet ve geleneklerimizin Arap yemek kültürüyle adet ve gelenekleriyle benzeşmesi de Peygamberimizin yemek, giyim, kuşam ile ilgili sünnetlerinin tercihinde önemli payı olduğu da muhakkaktır.

Yine Doğu toplumlarının özellikle Türk kültür bölgelerinin Fars ve Arap kültür bölgelerinin halklarının konargöçer halk olması da giyim kuşam malzemelerinin yeme içme malzemelerinin taşınabilir ve daha az daha kullanışlı olmasının getirdiği zorunluluk nedeniyle Peygamberimizin sünnetleriyle uyuşmasındaki kolaylık nedeniyle bu sahalarda toplumumuzun peygamber sünnetlerini kullanmayı tercih etmesine şaşmamak gerekir kanaatindeyim. Giyim-kuşam konusundaki özellikle erkek giyim kuşamındaki kullanılan sarık, cübbe, hırka, şalvar gibi giyim kuşam malzemesinin Peygamberimizin sünnetlerinde de yer almasında Arap toplumunun sıcak sahalarda rahatlıkla giyebilecekleri sıcaktan ve kumdan tozdan topraktan daha rahat korunabilecekleri giyim malzemeleri olmasının payı muhakkaktır.

Üstelik sarık ve kuşak gibi malzemelerin yaralanmalarda, tırmanmalarda, bağlamalarda ip gibi kullanılma imkanı vermesi bu malzemelerin yaralanmalarda, yara sarma malzemesi olarak hatta zorunlu kalındığında sarıktaki bezin ölüler için kefen bezi olarak kullanılma imkanı vermesi bu malzemelerin İslam toplumlarında kullanılmasının tercihine sebep olduğu da düşünülebilir. Kısacası giyim kuşam ve yeme içme konusundaki peygamber sünnetlerinin Türk toplumunun kırsal sahadaki halk yaşamına hala uygunluk göstermesi halkımızın bu konularda değişiklik yapmadan peygamber sünnetine uymayı devam ettirmesinin ana sebebi olarak görmek pekala mümkündür.

Ama ne var ki sünnete uyma konusunda bu noktalarda taviz vermez görülen toplumumuz seyahat noktasında peygamber devri seyahat usullerini terk edip modern devrin gereklerini kullanmakta adeta birbiriyle yarış eder. Hatta bu uğurda elindeki motorlu vasıta yani otomobiller, motosikletler yeterli olmasına karşılık en üst modernlik ölçülerine uygun en şık görünümlere sahip en fazla rahatlığı sağlayacak vasıtaları elde edip kullanma çabasına girmekte mahsur görmezler.

Çünkü Peygamberimizin sünnetlerine uyarak yapılacak yer değiştirmelerde ve seyahatlerde peygamber tavsiyesine bağımlı kalındığında hayvan sırtında hayvan koşulu nakil araçlarında yolculuk yapmak usulleri daha uzun süre ve zamanlar gerektirdiği gibi daha meşakkatli daha külfetli ve daha yorucu olacaktır. Üstelik kısa zamanda yapılması gereken işler yayan veyahut hayvan sırtında veya hayvan koşulu nakil araçlarıyla yolculuk yapıldığında kısa zamanda gerçekleştirilemeyecek insanlar ve toplumlar arası ilişkilerde uyumsuzluklar ve kopukluklar olacaktır. Bu yüzdendir ki İslam toplumunun ve Türk İslam toplumunun en bağnaz en radikal bireyleri veya kitleleri yolculuk ve yer değişim konusunda en lüks en hızlı ulaşım sistemlerini ve araçlarını tercih etmekte mahsur görmezler. Öyle ki radikal şeriatçı, tarikatçı, cemaatçi bireyler veya kitleler göbeğe kadar sakal uzatıp, saç uzatıp sarık veya fes takarak cübbe ve şalvar giyerek uçaklara binip trenlere otomobillere binip seyahat etmeyi yolculuk etmeyi dine veya sünnete aykırı bulmazlar.

Bunu yaparken Hz. Muhammed’in israftan kaçma sünnetine uymadıklarını dikkat etmezler bunu göz ardı ederler. Nitekim çeşitli vesilelerle dile getirdiğim gibi sünnet durumuna düşmüş bir namaz şekli olan teravih namazına ağırlık verirken farz namazlarına aynı titizliği göstermez gösterme yoluna ağırlık vermemeyi tercih eden görünümler ortaya koymaktan kaçınmazlar. Bunu yaparken teravihin sünnet vakit namazlarının farz olduğunu unuturlar bence bunun sebebi de teravih namazının bir aylık kısa bir süre için geçerli olmasına karşılık vakit namazlarının sürekli olması nedeniyle teravih namazının toplumumuzun çoğunluğu tarafından uygulama bulmasında pay büyüktür. Bir başka deyişle bir aylık bir namaz ibadetiyle cennet kazanılmasını düşünmek daha fazla meşakkat ve gayret isteyen vakit ibadetlerini teravih namazının aksine toplumda daha az uygulama bulmasına sebep teşkil ettiğini düşünmek mümkündür.

Bu konuda Türk toplumu Peygamberin hadisleri ile tavsiye ettiği pek çok ibadeti yerine getirmeye gayret ederlerken bu tavsiyeler içerisindeki ibadetlerin öncelikle paraya dayanarak gerçekleştirebilecekleri sergilemeye özenle ağırlık verir düşüncesindeyim. Devam edecek…

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.