güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

TARİHTE SURİYE HAKİMİYETİ İÇİN YAPILAN SAVAŞLAR

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:47
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:47

Tahkimnâmenin imzalanmasından sonra taraflar iki gün içinde ölülerini defnettiler. Hz. Ali ordusuyla Kûfe’ye, Muâviye de Suriye’ye dönüş emrini verdi. İki ordunun savaş alanına gelişinden itibaren yaklaşık üç ay (genel kabule göre 110 gün) geçmişti. İki ordunun mevcuduyla ilgili olarak 50.000 ile 150.000 arasında değişen rakamlar verilmektedir. Umumi temayül her iki tarafın 90.000 civarında askere sahip olduğu şeklindedir. İki taraf da on binlerce kayıp vermiştir. Abartılı bulunmakla birlikte kaynaklarda 70.000 civarında müslümanın öldüğü zikredilir. Cemel Vak‘ası’ndan sonra ikinci iç savaş olan Sıffîn Savaşı, İslâm toplumunun geleceğini en çok etkileyen olaylardan biridir. Erken dönemlerden itibaren bu savaş hakkında müstakil eserler yazılmıştır (bir liste için bk. EI2 [İng.], IX, 555-556). Sıffîn, İslâm tarihi ve mezhepler tarihinin yanı sıra katılanların durumu açısından kelâm ilminin de en önemli meselelerinden biri olmuştur (aş.bk.).

Kaynaklarda hakemlerin görüşmesi konusunda farklı rivayetler bulunmaktadır. Görüşme yeri olarak Dûmetülcendel ve Ezruh bazan iki ayrı yer, bazan Dûmetülcendel’deki Ezruh şeklinde tek yer olarak gösterilmektedir. Bir kısım araştırmacılar bu rivayetlerden hakemlerin önce Dûmetülcendel’de, ardından Ezruh’ta iki defa toplandıkları sonucunu çıkarmıştır (Watt, s. 16; DİA, II, 374). Buna göre ilk toplantılarını Ramazan 37 (Şubat 658) tarihinde Dûmetülcendel’de yapan iki hakem Hz. Osman’ın haksız yere öldürüldüğüne dair bir karar aldı ve Şâban 38’de (Ocak 659) Ezruh’ta tekrar buluşmak üzere ayrıldı. İkinci toplantıda yaptıkları uzun görüşmelerde Hz. Ali ile Muâviye’nin bu işin dışında tutulmasını ve şûra tarafından bir başkasının halife seçilmesini kararlaştırdılar. Bu karar önce Ebû Mûsâ tarafından açıklandı; ancak Amr b. Âs alınan kararın aksine yine hileye başvurup Muâviye’yi halife tayin ettiğini bildirdi. Ebû Mûsâ’nın aldatıldığını söylemesi bir işe yaramadı. Mes‘ûdî’nin naklettiği bir rivayete göre ise iki hakem aldıkları kararı açıklamadan birbirinden ayrılmış, Suriye’ye ulaşan Amr b. Âs Muâviye’nin tehdidi karşısında onu halife ilân etmiştir (Mürûcü’ẕ-ẕeheb, II, 411-412). Toplantının Ezruh’ta yapıldığını bildiren rivayetlerin daha eski olmasından hareket eden bazı araştırmacılar toplantının bir defa ve Ezruh’ta yapıldığını kabul ederler (Wellhausen, Arap Devleti ve Sukutu, s. 42; İA, IV, 444).

Wellhausen ve P. Hitti gibi şarkiyatçılar ve Hudarî Bey, Hasan İbrâhim Hasan, Yûsuf el-Iş gibi çağdaş İslâm tarihçileri toplantının, iki hakemin Hz. Ali ile Muâviye’nin uzaklaştırılıp şûra tarafından bir başkasının halife seçilmesi kararını almasıyla sona erdiğini, bu kararın ardından hakemlerin birbirinden ayrıldığını, dolayısıyla Amr b. Âs’ın Ebû Mûsâ’yı aldatarak Muâviye’yi halife tayin ettiğini açıklamasıyla ilgili bilgilerin sonradan uydurulduğunu kabul ederler. Sonuç olarak Hakem Vak‘ası ihtilâfı çözmek yerine işi daha karmaşık hale getirdi. Durumu lehine değerlendirmek isteyen Muâviye’nin kendisini Suriye’de halife ilân etmesiyle İslâm toplumu ikiye bölündü. Ardından iki taraf yeni bir mücadele için tekrar hazırlıklara başladı. Bu arada Hâricîler de isyanlarını devam ettirdiler.

 İslam toplumu bu durumdayken, hz.Ali’nin haricilerin suikasti ile ölmesi üzerine İslam devletinin halifeliği, muaviyeye geçmiştir. Bu nedenle sıffın savaşı muaviye başta Suriye olmak üzere tüm İslam dünyasının tüm İslam dünyasının hakimiyetini kazanmıştır. Şam başkent olmak üzere Suriye, tüm İslam dünyasına hakim olurken Suriye toprağı, ilk ve belki de son defa olmak üzere İslam, kültür ve medeniyetinin merkezi durumuna gelmiştir. Böylece Suriye ve Ortadoğu sahası, sıffın savaşı nedeni ile muaviyenin kurduğu, emevi devletinin hakimiyet sahası olmuştur. 

Sıffın savaşı ile suriye ve ortadoguya hakim olan, emevi devleti, emevi sülalesinin yani ebu sufyan sülalesinin bir hanedan devleti haline gelmiştir. Ne var ki bu devlet, izlediği emevi taraftarlarını kollayan siyaseti nedeniyle mualifler yaratmıştır. Bunların neticesin de haricilerin , ali taraftarlarının ve abbasi soyunun çalışmaları neticesin de eba müslim horasini ve Ali bin mervah yönetiminde ki abbasi orduları tarafından bu devlet yıkılmıştır. Emevi hanedanının temsilcileri olan bireyler, katledilmiş bu devlete kesin olarak son verilmiştir. Bir kısım emevi birey, ispanyaya kaçmış orada  Endülüs emevi devletini, kurmuşlardır. Böylece Suriye , yine Ortadoğu da ki önemini kaybetmiş, yeni oluşan abbasi islam devleti, bağdat merkezli olarak Suriye ve diğer islam topraklarını yönetimi  altına almıştır. Ancak islam dünyası bu olaylar nedeni ile kesin olarak ikiye ayrılmış ali taraftarları, kurdukları mısırda ki şii fatimi devleti ve ırak taraflarında oluşturdukları, büeyhiş oğulları devleti ile abbasilerin hakimiyetini sarsmaya başlamışlar abbasiler bu durumdan doğudan gelen Selçuklu devleti kurtarmıştır. Abbasi halifelerini himayelerine alan seulçuklu devleti bu arada suriyeyi de Alparslan  vasıtası ile ele geçirmiş onu takip eden varisleri islam ülkeri ile birlikte Suriye’ye de hakim olmuşlardır. Büyük Selçuklu devleti parçalanınca suriye toprakları suriye Selçuklularını egemenliğine girmiş Anadolu da hakim olan Anadolu Selçuklu devleti kurucusu kutalmışoğlu Süleyman şah suriyeye de hakim olmak isteyince suriye hakimi tutuş ile Süleyman şah arasın da ayn seylem savaşı başlamıştır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.