TARİHİMİZDE ROL OYNAMIŞ İZLER BIRAKMIŞ ÜNLÜ ASKERİ VE SİVİL GEMİLERİMİZ

Nitekim İstanbul’un fethinden sonra Fatih ‘in oluşturduğu Osmanlı donanması Trabzon’un fethinde Kırım’ın fethinde İtalya’daki Otrantonun fethinde önemli görevler gerçekleştirmiş ve Türk milletinin denizde de karada olduğu kadar başarılı bir millet olduğunu ortaya koymaya başlamıştır.

Bu arada Fatih döneminde Venedik etrafında oluşturulan müttefik Avrupa Hristiyan devletleriyle girişilen savaşlarda da Osmanlı donanması ve denizcileri önemli görevler gerçekleştirmişler bu savaşın Osmanlı üstünlüğü ile bitmesinde önemli rol oynamışlardır.

Fatihten sonraki dönemde 2. Beyazıt zamanında Modon ve Koron fetihlerinde de görev yapan Osmanlı donanmasını adlar denizinde daha geniş mahiyette Ege ve Adriyatik denizinde varlığını ve gücünü hissettirmeye başladığını görmekteyiz.

Hatta bunun sonucunda Kemal ve Burak reisler önemli Türk denizcileri olarak şan ve şöhret bulurken Osmanlı donanması da İspanya’da ortadan kaldırılan Gırnata İslam devletinin zor duruma düşen halkından pek çok insanı İspanyanın karşısındaki Kuzey Afrika topraklarına taşıyarak kurtardığını görmekteyiz.

Bu arada bazı İslam halkı ve İspanyadaki Yahudileri de Hristiyan zulmünden kurtarıp Osmanlı toprağına Yunanistan sahasına yerleştirdiğini de görmekteyiz. Bu nedenle Yahudilerinde Hristiyan zulmünden kurtarıcısı bir Osmanlı donanmasından ve denizcilerinden söz etmemiz pekâlâ mümkündür.

2. Beyazıt döneminde biryandan Osmanlı denizciliği ve donanması kuvvetlenirken bir yandan da Cezayir-Tunus bölgesinde Libya bölgesinde faaliyet gösteren Türk deniz korsanlarının oluşturacağı donanmalarda teşkilatlarda kuvvetlenmeye başlamıştır.

Nitekim bu dönemde ortaya çıkıp Cezayir’e hakim olacak olan Oruç Reis ve kardeşi Barbaros Hayrettin Paşa, Turgut Reis gibi pek çok denizciler bu sahada korsan olarak ortaya çıkacaklar ve Hristiyan Avrupa deniz ticaretine ve deniz kuvvetlerine zarar vermeye yöneleceklerdir.

Yavuz Sultan Selim döneminde Osmanlı devleti Oruç Reis ve kardeşleriyle ilgilenecek onları himaye edecektir. Ancak Kanuni Sultan Süleyman döneminde Osmanlı devletinin bir yandan kendi donanmasını kuvvetlendirirken bir yandan da Kuzey Afrika toprağında yerleşip kuvvetlenen Türk deniz korsanlarından da istifade etmeye yöneldiğini görmekteyiz.Nitekim karada mücadele ettiği Şalkene karşı yani kutsal roma germen imparatoru diyebileceğimiz güce karşı denizde yapacağı faaliyetlerde Cezayir’deki Barbaros Hayrettin Paşadan istifade etmek için Kanuninin onu İstanbul’a davet ettiğini görmekteyiz.

İstanbul’a kendi donanmasıyla gelen Barbaros Hayrettin Paşaya Kanuninin, Osmanlı donanmasının komutasını verdiğini görmekteyiz. Hem Cezayir Beylerbeyi hem de Osmanlı donanması komutanı olmayı üstlenen Barbaros Hayrettin Paşa sayesinde Osmanlı deniz kuvvetleri tarihinin en doruk noktasına ulaşacak Barbaros’un şahsına bağlı olarak onunla birlikte Osmanlı donanmasına katılan Kuzey Afrika topraklarındaki Türk deniz korsanlarının katılımıyla Türk denizciliği denizcilikte en üst seviyeye ulaşacaktır.

Nitekim Barbaros’la birlikte Osmanlıya katılmış olan Salih Reis, Turgut Reis gibi ünlü deniz korsanları da Osmanlı deniz kuvvetlerine iltihak etmiş olacak ve bir müddet sonra gerçekleşecek olan Preveze Deniz zaferiyle Akdeniz bir Osmanlı gölü haline getirilecek bir yandan da Kızıl deniz üzerinden gerçekleştirilen Hint Denizi seferleriyle Endonezya seferleriyle Türk denizcileri Piri Reis, Seydi Ali Reis gibi Türk denizcileri komutasında Hint denizin dede boy gösterecek Hristiyan donanmalarıyla mücadele edecek başarılara kazanacaklardır.

Hatta bu dönemde Murat Reis komutasındaki Türk donanması İzlanda’ya çıkacak orayı bir müddet ele geçirecek Amerika sularına ulaşacak hatta tarihi bir rivayette belirtildiği gibi Amerika kıyılarından elde edilen bazı ganimetlerle birlikte bazı cariyeleri Osmanlı sarayına hediye getireceklerdir. Devamı yarın…