güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

TARİHİMİZDE ROL OYNAMIŞ İZLER BIRAKMIŞ ÜNLÜ ASKERİ VE SİVİL GEMİLERİMİZ

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:47
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:47

 Biz Türkler dünya tarihinde önemli roller oynamış tarihe yön vermiş bir millet olarak övünürüz. Ve hakikaten de öyle olan bir milletiz. Pek çok askeri icraatlarımızla, göçlerimizle akımlarımızla, geri çekilişlerimizle tarih devirleri açmış kapatmış bir milletiz.

Ne var ki biz Türkler genellikle karacı bir millet olarak biliniriz. Çünkü tarih sahnesine çıkışımız Asya’nın ortası yani Orta Asya’dır. Bu karasal ortamda dünya üzerine akmış dünyanın her yerine ulaşmış bilinen bütün medeniyetlerin yaratılmasında yapıtaşı yapı harcı olarak görev almış bir milletiz.

Bizi dünyanın dört bir tarafına ulaştıran vasıta ise genellikle en çok kullandığımız vasıta olan at olmuştur. Biz Türkler atı ehlileştirip kullanmakla onun sürat ve hızından faydalanmayı başarmış bu sayede bilhassa eski dünya karalar topluluğu denilen Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarının her tarafına yayılmayı ve bu sahanın hemen hemen her coğrafyasında devlet ve medeniyet kurmayı gerçekleştirmiş bir milletiz.

Bunun sonucu olarak dünyanın en eski kara ordusuna sahip bir millet olduğumuz gibi kara harpleri konusunda pek çok başarılar elde etmiş zaferler tatmayı başarmış bir millet olduğumuzda şüphesizdir. Atlı bozkır medeniyeti denilen medeniyeti yaratan biz Türkler karasal sahada bu derece başarılar kazanıp bu derece önemli işler başarırken şüphesiz denizler ve iç sularda da bir takım icraatlar yapmak durumunda kalmış bunda da başarılı olmuş bir milletizdir.

Her ne kadar denizci olarak tanınan bazı milletlerden sonra denizlerle tanışmış olsak da deniz sahasında da pek çok icraatları ve bunun neticesinde pek çok şanlı zaferleri gerçekleştirmeyi başarmış bir millet olduğumuzu söylememiz pek ala mümkündür.

Aslında zaten biz denizlere yaradılıştan itibaren uzak olmayan yaradılıştan itibaren denizle tanışık bir millet olduğumuzda bilinmesi gereken bir gerçektir. Çünkü Türklük Orta Asya’da meydana çıktığında burada medeniyet sahnesini kurmaya başladığında zaten bu saha büyük bir iç denizin kıyısındadır.

Zamanla iklim şartlarının değişmesiyle ortadan kalkacak olan bu iç denizin varlığının günümüze kalan hatırası olarak Hazar denizi, Baykal ve Baykaş Gölleri gibi göller onun varlığının günümüzdeki şahitliğini yapmayı sürdürmektedirler. İşte böyle bir iç deniz kıyısında tarih sahnesine medeniyet sahasına çıkmış olan biz Türkler bu iç denizin büyük çapta ortadan kalkmasıyla denizle bağlantımızı koparmış bir oranda karasallaşmaya başlamış olmalıyız.

Biz Türklerin denizle içli dışlı olmaya başlaması bu nedenle gecikmiş daha sonraki dönemlere kalmıştır dersek umarım yanlış söylemiş olmayız. Ancak biz Türkler denizci bir millet olmaya bilhassa Orta Doğuya ve Karadeniz’in kuzeyine yöneldiğimizde yönelmek zorunda kalmışızdır. Bilhassa Mısır, Anadolu, Karadeniz’in Kuzeyindeki Güney Rusya topraklarına ulaşan Türkler burada denizle karşılaştıklarında ciddi ciddi denizciliğe yönelmek ve ilgi duymak mecburiyetini hissetmişlerdir.

Çünkü bu sahalarda karşılarına denizcilikle uğraşan ciddi deniz kuvvetlerine sahip devletler ve medeniyetler çıkmaya başlamıştır. Türkler onlarla yaptıkları mücadelelerde kara sahasında üstünlüklerini gerçekleştirmelerine karşılık deniz mücadelelerinde çaresiz kaldıklarını gördüklerinde mecburen bu yöne yönelmişler ve denizciliğe ilgi duyup bu yönde girişimler gerçekleştirmeye donanmalar ve deniz kuvvetleri oluşturmaya yönelmişlerdir.

Tabi ki biz Türklerin denizciliğe yönelmesinde İslam dinini kabul etmemizin de payı şüphesiz söz konusu olmuştur. Çünkü İslam devletleri biz Türklerden önce bu sahalarda hakim olma mücadeleleri gerçekleştirip yer yer hakimiyet kurmayı başardıklarında bizim duyduğumuz zorunlu önceden duymuş ve denizciliğe önem verip deniz kuvvetleri kurmayı gerçekleştirmişlerdir. Devamı yarın…

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.