güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

Tarih Akışı İçerisinde Türk- Alman İlişkileri ve Kamen-Bandırma Dostluğu

Yazının Giriş Tarihi: 22.01.2022 00:08
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.01.2022 00:08

Bandırma'ya Türklerin girişi ise Anadolu'da ilk Türk Devletini kuran Kutalmışoğlu Süleyman Bey'in 1076 yılında Kyzikos'la birlikte Aydıncık ve Bandırma'yı fethetmesiyle gerçekleşmiştir. 1106 yılında Selçuklu Sultanı 1. Kılıçaslan’ın vefatı sonrası bölge tekrar Bizans egemenliğine geçmiştir. 1115 yılında Bölgeye hücum eden Türkler Bursa ve Apollonia'yı alarak Kyzikos ve Panormos üzerine yürümüşler, ancak Haçlıların ardı arkası kesilme-yen akınları karşısında geri çekilmişler bölge Bizans egemenliğinde kalmıştır.

12. yüzyılın sonlarında Selçuklu Uç Beyleri egemenliklerini ilan etmişler, bölgeyi idare eden Karesi Bey daha sonraları Marmara ve Çanakkale sahillerini, Karabiga ile birlikte bazı şehirleri eline geçirmiştir.

Türklerin bölgedeki hâkimiyetinden çekinen Bizanslılar Anadolu'da Türk Beylerinin ilerleyişini durdurmak için İspanya'dan Katalan 1ar adıyla bilinen paralı askerler getirerek Kyzikos'a yerleştirmişlerdir.

Kyzikos'un 6 mil ötesinde bir su kenarında eşleri ve çocuklarıyla birlikte karargâh kuran Karesi Beyliğine bağlı Türkler Katalanlar'ın ani hücumuna uğramış ve 5 bine yakın kayıp vermişlerdir. Katalanlar bölgeyi yakıp yıkmışlar 10 yaşın üzerinde bütün erkekleri öldürmüşlerdir. Bundan sonra Bizanslıların egemenliğine giren bölge 1336 yılında Orhan Gazi zamanında Osmanlıların eline geçmiştir. Bu yıllarda küçük bir balıkçı köyü olan Bandırma'nın da içinde bulunduğu bölgenin sorumluluğu Orhan Gazi tarafından Süleyman Paşaya verilmiştir.

Bir süre Aydıncık ve Hüdavendigar'a bağlı olan Bandırma 16. Yüzyılın 2. yarısında Galata Kazası Kapıdağ Nahiyesine bağlanmıştır.

Bandırma'nın o yıllardaki gelişmesinde Padişah'ın Dergah-ı Ali çavuşlarından Haydar Çavuş' un Bandırma'ya yerleşmesi önemli bir etken olmuştur. Bazı kaynaklarda Bandırma'ya sürgün olarak gönderildiği belirtilen Haydar Çavuş, sahilde kendi adını taşıyan bir cami, medrese, hamam, beş ev, on dükkân yaptırmıştır. Bu eserleri vakıf olarak Bandırma'ya bırakan Haydar Çavuş'un bundan sonraki yaşamı konusunda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.

Bandırma, 1830 yılında Kapıdağ bucağına bağlanmış, Tanzimat’a kadar voyvodalıkla idare edilen Bandırma Tanzimat’ın ilanından sonra gerçekleştirilen idari yapılanmanın ardından Erdek ilçesine bağlı bir bucak olmuştur.

1874 yılında büyük bir yangın geçiren Bandırma'nın tamamına yakını bu yangında harap olmuştur. Yangın sonrası Bandırma kısa zamanda yeniden onarılmış, Haydar çavuş camii de on bir yılda kâgir olarak yeniden yapılmıştır.

1876- 1878 Osmanlı-Rus savaşı sonunda, Kırım ve Romanya'dan göç eden Tatarlar'ın Bandırma'ya yerleştirilmesi şehirde bir canlanmaya ve nüfusunun artmasına neden olmuştu gelişmeler sonrası Bandırma, 1878 yılında Sancağı'na (Balıkesir) bağlı bir ilçe merkezi getirilmiştir. 1879 yılı salnamesinde Belediyeni seçilmekte olduğu belirtilmektedir.

1889 yılı salnamesinde ise, Bandırma il şunları öğreniyoruz. Bandırma iskelesi, ticaretgâh bir mah< Karesi sancağının ithalat-ihracat başlıca meri Dersaadet'den (İstanbul) buraya hemen he vapurlar gelir, gider.

Fakat haftada üç postası Karesi Sancağı'nda üretilen madenler bı doğruca Avrupa'ya gönderilir." İfadeleri yer almaktadır. Mondros Ateşkes anlaşmasının imzalan­masından sonra, coğrafi konumu nedeniyle Bandırma'nın da işgal edileceği tahmin ediliyordu. Bu nedenle, Rum ve Ermeniler'in olası taşkınlıklarından korunmak ve işgale hazırlıklı bulunmak amacıyla Bandırma'da Cemiyet-i İslamiye adıyla bir örgüt oluşturulmuştur. Bu örgüt, işgale karşı halkın örgütlenmesi konusunda çok başarılı olamamıştır. Özellikle Rum ve Ermeniler'in tavırları buna engel olmuştur. Cemiyet-i İslamiye örgütü daha sonra Kuvay-ı Milliye Teşkilatı'na katılmıştır. 02 Temmuz 1920 tarihinde Yunanlılar tarafından işgal edilen Bandırma 2 yıl 2 ay 15 gün işgal altında kalmıştır. Bandırma'da çok uzun yıllar Türklerle bir arada, kardeşçe yaşayan Ermeniler ve Rumlar özellikle işgal yıllarının son zamanlarında Türklere büyük baskılar, işkenceler ve çılgınlıklar yapmışlardır.

Büyük kurtarıcı Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde birer birer işgalden kurtarılan Anadolu toprakları özgürlüğün doyumsuz tadını yaşıyorlardı. Devam edecek…

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.