güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

Tarih Akışı İçerisinde Türk- Alman İlişkileri ve Kamen-Bandırma Dostluğu

Yazının Giriş Tarihi: 17.01.2022 00:06
Yazının Güncellenme Tarihi: 17.01.2022 00:06

Bunda da evvel emirde sıra Türk ve Arap işçilerinindir çünkü bunlar hem Müslüman hem Avrupa birliği dışındandır. Bu nedenledir ki Almanya’daki Türk işçileri alman halkı tarafından ülkelerine gönderilmesi gereken kişiler olarak görülmeye başlanmıştır. Hatta alman devleti parasal açıdan özendirici teşvik edici imkanlar ortaya koymuştur. Nitekim bu tür imkanlardan yararlanan birtakım Türk işçileri ve Türk aileleri ülkeye dönmüşlerdir. Ancak buna rağmen büyük bir Türk kitlesi Almanya’da kalmaya devam etmiştir. Bunun üzerine Almanya’da eski Nazi partisinin yeni göbek nesilleri ortaya çıkıp Türklere saldırmaya hatta Türk iş yerlerini ve evlerini kundaklayıp buraları ve Türkleri yakmaya yönelmişlerdir. Bunun üzerine bu korkunun da bazı Türk kitlelerini azda olsa ülkeye döndürdüğü görülmüştür. Ancak Almanya’da doğmuş orada büyümüş Türkiye’yi bilmeyen doğru dürüst Türkçe bilmeyen Türklüğü sadece pasaportunda yazan Türkiye vatandaşıdır bağından ibaret olan büyük bir kesimin yada istedikleri hayat tarzını Türkiye’de yaşamaları kurmak istedikleri rejimleri Türkiye’de şu anda kurmaları imkansız olan kitlelerin Türkiye’ye dönmesi onlar açısından imkansızdır.

Buna rağmen Alman idarecileri mümkün olduğu kadar yabancı sayısını Almanya’da azaltmak arzusunda olduklarından bir yandan Almanya’daki yabancı işçileri başta Türk işçileri olmak üzere ülkelerine göndermeye olanak ve imkanlar hazırlarken bir yandan da ülkeye yeni işçi girişini azaltmak için işçi olarak ülkeye girme şartlarını daha sıkı kurallara tabii kılmaya başlamışlar. Eskiden Türk işçilerine ve haliyle tüm yabancı işçilere tanınan bazı yakınlarını ve aile bireylerini Almanya’ya getirme olanaklarını adeta ortadan kaldırırcasına azaltmaya yönelmişlerdir. Bu arada ülkemizin Avrupa birliğine girme çabalarını hızlandırması ve Avrupa birliğine katılabilme uğruna gerçekleştirdiği girişimleri Avrupa devletlerini bu konuda ciddi ciddi düşündürmeye başlamıştır. Demir perde gerisi ülkeler Rusya’dan kopmadan önce onlara ve Rusya’ya karşı Türkiye’ye ihtiyaç duydukları için Türkiye ve Türk insanına daha ılımlı davranan Avrupa bu sorun ortadan kalktıktan sonra Türk insanına ve Türkiye’ye artık daha ciddi bir gözle bakmaya başlamıştır.

Bu nedenledir ki onlardan çok önce Avrupa birliğine giriş için müracaat eden Türkiye ve Türklerden önce daha önce demir perde ülkesi olmalarına rağmen daha sonra özgür sisteme, liberal sisteme kayan Bulgaristan, Romanya hatta Yugoslavya’dan ayrılan bağımsızlık ilan eden yeni devletlerin bazısını Avrupa birliği ülkesi yaparken Polonya’sından, Çekoslovak’yasına Avrupa birliği üyesi olurken Türkiye hala üyeliği tartışılan üye olsun mu olmasın mı? Kararı verilemeyen bir ülke durumunda bırakılmıştır. Ne tuhaftır ki bu bırakılışın bu kabul edilmeyişin arkasında ana takipçi olarak bir zamanlar Türklerle birlik olmuş, müttefik olmuş, iç içe yaşamış Türklerin desteğini almış iki Avrupa devleti bulunmaktadır. Bunlardan birisi kanuni devrinden başlayarak Türklerle yakın ilişkiye girmiş, Türklere dost gözüküp, Türklerin dostluğundan istifade etmiş, Fransa olurken, diğeri de ta ilk çağlardan Türklerle birlikteliği, birlikte yaşamışlığı olup 2. Abdülhamit ve 2. Wilhelm döneminde dostluk ve birliktelik oluşturmuş Alman milletinin devleti Almanya’dır. Bu iki devlet Türkiye’nin Avrupa birliğine katılmasına karşıdırlar. Ancak Türkiye’nin Avrupa birliğine karşı bir bloğa kaymaması ve kendi üzerlerinde etkili müttefikleri ABD’nin isteklerine ters düşmemek için Türkiye’yi oyalama politikası gütmektedirler.

Bu nedenledir ki Almanya başta olmak üzere Avrupa birliği devletleri Türkiye’den kendi vatandaşı olan Türkün bir alt kültür grubu olan Kürtleri ayrı bir millet olarak tanımalarını onları azınlık statüsü haklarından yararlandırmalarını istemeleri yine Türk ülkesi içerisindeki haksızlık yapıldığı iddia ettikleri Şii inançlı vatandaşlara haklar tanınmasını istemeleri Ermeni soykırımını tanımayı, Ermenistan’a bazı tavizler verilmesini istemeleri, Kıbrıs konusunda Türkiye’nin Kıbrıs’tan el çekip, Kıbrıs işleriyle ilgilenmemelerini istemeleri, Lozan Antlaşması hükümlerine aykırı olarak İstanbul’daki Rum Patrikhanesine Uluslararası bir statü yani ekümenlik verilmesini istemeleri yolundaki benzeri şartları ileri sürüp bunlar gerçekleşmeden Türkiye’nin Avrupa birliği üyesi olamayacağını ileri sürmeleri göstermektedir ki bir yandan Almanya’nın bir yandan Fransa’nın baş çektiği gruplaşmalar halindeki Avrupa, Türkleri arasına almak istememektedir. Almanya kendi açısından belki de kendi içindeki Türk nüfusu düşünerek bu yolda karar vermekte haklıdır.

Çünkü kendi içindeki şu andaki Türk nüfusun sorunlarıyla uğraşırken zorlanan bir Almanya şu andaki nüfusu özümlemeye, bünyesine uydurmaya çalışırken zorlanan bir Almanya Avrupa birliği üyeliği gerçekleşen Türkiye’den gelecek daha geniş kapsamlı nüfus dalgaları karşısında daha büyük zorluklar yaşayabilecektir. Türkiye Avrupa birliğine alındığı takdirde ilk ağızda Avrupa sınırları Türklere açıldığında Türkiye’den çalışma amaçlı geniş insan kitleleri Avrupa’ya çıkacaktır. Çünkü ülkemizde Avrupa birliği geçmiş iktidarlar ve mevcut iktidar tarafından işsizliğe çare olarak gösterilmiştir, gösterilmektedir. Devam edecek…

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.