güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

Tarih Akışı İçerisinde Türk- Alman İlişkileri ve Kamen-Bandırma Dostluğu

Yazının Giriş Tarihi: 13.01.2022 00:04
Yazının Güncellenme Tarihi: 13.01.2022 00:04

Bunun sonucunda iktidarı kendisinden devraldığı cumhuriyet halk partiyi suçladığı diktatörlük ve baskı sistemlerine kendisi sapmıştır. Karşıtlarının tabiri ile meclisteki çoğunluğunu dayanarak ülke içerisinde adeta ikinci bir tek parti yönetimi yaratmıştır. Onun bu davranışı gençlik kesimini orduyu ve siyasal karşıtlarını rahatsız ettiğinden ona karşı hareketler başlamış bu durum onu daha da baskıcı olmaya zorlamıştır. Bunun neticesinde anayasa ihlalleri haksızlıklar kendi yandaşlarını kayırıcı uygulamalar ortaya koymaya başlamıştır. Tüm bu durumlar ülke içindeki ilerlemeleri inkılapların gelişmesini toprak reformu gibi bazı konuların yapılmamasını getirmiştir. Ve bu gayri memnun insan kitlelerinin çoğunlukta olduğu gençlik kitlelerinin hoşnutsuzluklarını dile getirmeye çalıştıkları gösterilerle mitingler yaptığı Türkiye’de Türk silahlı kuvvetlerin 1960 askeri darbesini yapmışlardır.

Ortaya konulan 1961 anayasasıyla tekrar sivil yönetime geçen Türkiye kendince kaldığı yerden gelişmelerine atılımlarına devam etmeye başlamıştır. Bu çalışmalarda en büyük desteği askeri anlaşmalarla ve ekonomik anlaşmalarla demokrat parti ve ardıllarının müttefiki durumuna getirdikleri Amerika birleşik devletleri olmuştur. Türkiye’de en belirginleri incirlik hava alanı olmak üzere bir takım üs ve tesisler Amerikan askeri hizmetine ülkemizde oluşturulmuşlardır. Bütün bunlar olurken gerek Almanya gerek Türkiye ABD’nin müttefiki veya desteği olan bir güç durumundadır.

Yani ABD’nin dostu olmak müttefiki olmak kısmen ABD’nin siyaset çizgisinde olmak bu iki devleti birbirine yaklaştıracak bir bağ durumundadır. Bu süre zarfında kendini toparlayan fabrikalaşan ve sanayileşen Almanya fabrikalarında çalıştıracak sanayinde kullanacak insan sıkıntısı çekmektedir. Her ne kadar ikinci dünya savaşı sonunda başka ülkelerdeki bazı azınlık Almanları Almanya’ya göç ettirmişlerse de yarısını doğu Almanya olarak Sovyet sosyalist cumhuriyetler birliğinin denetiminde ayrı bir devlet olarak bırakmış olan Almanya’nın nüfusu kendi çalışma gücünü kaldıracak kapasitede değildir. Çünkü ikinci dünya savaşı sırasında Almanya değişik cephelerde savaşmanın sonucu ve Almanya’nın ağır bombardımana tabii tutulması nedenleriyle çok can ve insan kaybetmiştir. İşte bu nedenledir ki sanayileşme atılımına başlayan Almanya çalıştırmaya başladığı fabrikalarında görevlendirmek üzere dışarıdan işçiye muhtaçtır.

Çevresindeki ülkelerden o anlarda bunu temin etmesi güçtür. Çünkü komşuları ve Avrupa ülkeleri aynı savaşı yaşadıklarından Almanya gibi onlarda nüfus kaybı içindedir bu nedenledir ki 1961-62’lerde Almanya’ya işçi gönderebilecek en uygun durumda olan ülke Türkiye’dir. Çünkü Türkiye savaşa son anda girmiş fiili çatışmalar yaşamamış bu yüzden nüfus kaybına uğramamıştır. Savaş süresince nüfus artışı devam etmiş üstelik savaş nedeniyle yeni yatırımlar yapamadığı için ülkesinde yetişkin işsiz nüfus fazladır. Bu karşılıklı uygun durum birinci dünya harbinde müttefik olmaları dolayısıyla birbirini iyi tanıyan bu iki ülkeyi işçi alışverişine sokmuştur. Daha doğrusu iş sahaları yaratan Almanya işçi elinde bulunduran Türkiye’nin işsiz nüfusuna kapılarını açmış ve iş imkânı sağladığını belirtmiştir. Yıllar önce 2. Frederick’in Osmanlı yönetimindeyken toprağından ve çalışmasından Almanya menfaatine çıkarlar temin etmeyi almanlar hesabına çalıştırmayı Türk insanı çok yıllar sonra Almanya’da almanlar menfaatine çalışmak onların istediği ucuz işçi olmak üzere 1961-62’lerde Almanya’ya çağrılmıştır. İşçi bulma kurumu aracılığıyla gönderilen Türk işçileri gittikleri ilk dönemlerde seremonilerle folklor gösterileriyle karşılanmış emeklerini alman patronlarına sunmak üzere iş başı yapmışlardır.

Bu tarihlerden başlayarak uzun süre devam edecek olan bu işçi göçü dalgası Almanya’da azımsanmayacak bir kitle oluşturacaktır. Almanya’ya çalışmak üzere giden Türk işçilerin Almanlarla ve alman toplumuyla uyuşması oldukça uzun sürecektir. Çünkü farklı kültür söz konusudur. Giden Türk işçisi doğu toplumlarına mensup İslam dünyasına mensup ve hepsinden önemlisi Avrupa dünyasının tarihsel kini ve hesaplaşması olduğunu düşündüğü Türk milletine mensuptur. Her ne kadar birinci dünya harbinin sırasında yan yana askerlik dolayısıyla alman erkeği ve Türk erkeği birbirini tanıyorsa da alman aile yapısıyla Türk aile yapısının birbirine yabancı olması bu işçilerin Almanya’da pek çok sorunlar yaşamasına getirmiştir. Zaten almanlar gerek sanayide gerek diğer sahalarda kolay işleri öncelikle Almanlara daha sonra diğer Avrupalı insanlara vermeyi geriye kalan işleri Türk işçilerine gördürmeyi tercih ettiklerinden Türkiye’den giden işçilerin hemen hemen hepsinin vasıfsız işçi olması nedeniyle bütün ağır işler halk tabiriyle tüm pis işler Türk işçisine tahsis edilmiştir. Bu nedenledir ki 1962’lerde başlayıp günümüze gelişmiş bir Almanya ortaya çıkaran alman gelişme atılımının en ağır yükünü Türk işçileri çekmiştir dersek yalan söylememiş oluruz. Buna karşılık aldıkları ücret Avrupa standartlarına göre oldukça azdır. İlk nesil işçilerimiz dil farkı nedeniyle sosyal yaşam farkı nedeniyle oldukça zahmet çekmişlerdir. Ancak buna karşılık yılmamışlar pek çoğu kendi hedefleri olan parayı elde edip ülkelerine dönmüşlerdir. Tabi önemli bir kısmı da gittiği Almanya’da kalmaya devam etmiş orada evlenerek aile kurmayı tercih etmişlerdir. Bu evlilikte genellikle iki yol izlenmiştir. Devam edecek…

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.