güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

Tarih Akışı İçerisinde Türk- Alman İlişkileri ve Kamen-Bandırma Dostluğu

Yazının Giriş Tarihi: 12.01.2022 00:07
Yazının Güncellenme Tarihi: 12.01.2022 00:07

2. Dünya savaşı karşılıklı bombardımanlar nedeniyle bütün savaşa katılan devletlerin yerleşim merkezlerini harabeye çevirmiştir. Ama en fazla yıpranan son ana kadar silah bırakmayan Almanya olmuştur. Savaş sonunda Almanya ve Alman halkı ikiye bölünmüş bir kısmı doğu Almanya olarak Rus kontrolünde kalırken diğer kısmı üçlü kontrol sisteminin ABD, İngiltere ve Fransa’nın kontrolünde ordusu ve donanması olmayan buna mukabil polis kuvveti ile teçhiz edilmiş bir polis devleti özelliğinde federal bir cumhuriyet durumuna getirilmiştir. Bu özelliğiyle İngiltere, Fransa ve bilhassa ABD’nin destek ve korumasına muhtaçtır.

Çünkü tüm batı ve orta Avrupa’yla birlikte SSCB’nin tehdidiyle karşı karşıyadır. Berlin Sovyet kuvvetleri tarafından sarılmış toprakların ortasında bir kısmı ABD, Fransa, İngiltere kontrolünde olmak üzere bir duruma düşmüştür. Bu ABD kontrolündeki saha federal Almanya’ya dahil sayılmış yıllarca dar bir hava köprüsüyle ana Almanya’yla bağlantılı kalmıştır. 2. Dünya savaşını çıkarmakla ve uğradığı yenilgiyle kendisini batıya ve ABD’ye bağımlı hale getiren Almanya bu savaşta kuvvetlendirdiği SSCB’yi Türkiye içinde büyük tehlike durumuna getirmiş, bunun sonucunda Türkiye de batı ve bilhassa ABD şemsiyesi altına sığınmak zorunda kalmıştır.

Sovyetler Birliğinin oluşturduğu demir perde ülkeleri bloğuna karşı ABD başkanlığında oluşturulan NATO teşkilatına federal Almanya’da Türkiye de dahil olmuşlar böylece yıllar sonra iki millet yine bir teşkilatta yan yana bulunmak durumuna gelmişlerdir. Bu NATO ortaklığı Türkiye ile federal Almanya arasında yakınlaşmayı getirmiştir. Her iki ülke de özel anlaşmalarla ABD ile işbirliğine yönelmişler, her iki ülkede de ABD askeri üsleri ve teşkilatları yer almaya başlamıştır. 2. Dünya savaşı sonrasında Almanya’da Nazi partisinin diktatörlüğü sona ererken Türkiye’de de Milli Şef döneminin ve Halk Parti’nin tek başına iktidar olduğu dönemin sonu başlamıştır. Bazılarına göre Mustafa Kemal’in çok partili döneme geçiş arzularını yerine getirmek için, bazılarına göre 2. Dünya savaşı sonunda kurulan Birleşmiş Milletlere üye olabilmenin gerektirdiği çok partili bir demokrasi olma zorunluluğunun sonucu olarak Milli Şef İsmet İnönü çok partili dönemin önünü açmıştır. Kurulan DP’nin 1950’lerde başarı kazanıp iktidar olması ile de Türkiye de tek partili dönem sona ermiştir. Haliyle totaliter diyebileceğimiz, diktatörce diyebileceğimiz idare tarzı sona ererken Türkiye Birleşmiş Milletlere de üye olmuştur. Burada da federal Almanya ile birlikte üyedir. İki devlet arasında normal siyasal ilişkiler ve ticaret sürerken her iki devlet de ABD ile bağlarını kuvvetli tutmaktadır. Bu nedenle ikisinin arasındaki ilişki bir oranda ABD ile olan ilişkilerine bağlıdır. Türkiye tek partili

Dönemin aksine ülkesini dış kredilere ve dış yatırımlara açarken federal Almanya savaştan sonra giriştiği kalkınma seferberliği ile kısa zamanda kendini toparlamış, savaş sanayi dışında bütün sanayi kurulularını tekrar canlandırarak eski haline gelmiştir. Türkiye Kore harbine katılıp buraya katılan tugayının kazandığı başarılarla askeri gücünü ABD’ye ispatlayıp ona güvenilir bir müttefik olabileceğini gösterdikten sonra askeri açıdan da büyük çapta ABD ile iş birliğine gitmiştir. Böylece asker olmadığı için Amerika’nın askeri korumasına ihtiyacı olan federal Almanya ile askeri açıdan ABD’ye çok sıkı bağlarla bağlanana Türkiye aşağı yukarı aynı konuma gelmiştir. Öyle ki Kırıkkale silah fabrikalarını bile kapatıp bütün silah alımlarını Amerika’ya yöneltmiş olan Türkiye, bu arada uçak fabrikalarını da kapattığı için uçak, gemi, askeri araç, silah ve cephane açısından tamamen dışarıya bağımlı bilhassa ABD’ye bağımlı hale gelmiştir.   

 

İkinci dünya savaşı sonrasında Almanya’nın bugünkü düzenine geçmesi birden olamamıştır. Savaşı müteakip Almanya içindeki siyasi akımların karşılıklı mücadeleleri savaşın galiplerinin bilhassa ABD’nin ve Sovyet sosyalist cumhuriyetler birliğinin müdahaleleri ve restleşmeleri Almanya’da batı kesimde bir federal cumhuriyet oluşmasını uzun süreye yaymak lüzumunu hissettirmiştir. Almanya’da bu olaylar olurken ülkemizde de rejim değişikliği gerçekleşmiş tek partili yönetim döneminde çok partili döneme geçilmiştir. Türkiye’de iktidarı uzun süredir elinde bulunduran cumhuriyet halk partisinden devralan demokrat parti iktidarı liberal bir ekonomi sistemine geçmiş ülkeyi yabancılara açmıştır. Bu arada birleşmiş milletler üyesi olmuş ve ülkemizde dış kredilerle görünüşte refah dolu bir ortam yaratmıştır. O zamanki iktidarın tabiri ile her mahallede bir milyoner yaratılmış daha ziyade montaj fabrikaları şeklinde bazı fabrikalar açılmıştır. Köylüye verilen kredilerle köylü desteklenmiş ancak bütün bunlar yapılırken demokrat parti iktidarı karşıtlarının tabiri ile Kemalizm de Atatürk ilke ve inkılaplarında sapmalar yapmıştır. Devam edecek…

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.