güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

Tarih Akışı İçerisinde Türk- Alman İlişkileri ve Kamen-Bandırma Dostluğu

Yazının Giriş Tarihi: 03.01.2022 00:06
Yazının Güncellenme Tarihi: 03.01.2022 00:06

Evet, Versay ve Sevr Antlaşmalarından sonraki dönemde Almanya ile Türk devleti (Osmanlı veya Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti) arasındaki münasebetlerde bir kesilme bir azalma görülmüştür. Gerçi ülkemizden Almanya’ya, Almanya’dan ülkemize farklı şahsi sebeplerle gidip gelen bireyler şirket grupları olmuş olabilir. Hatta iki millet arasında alışveriş, ticaret, şirketler arası faaliyetler az da olsa sürmüş olabilir. Ancak devletlerarasında yani devletin fiili organı olan hükümetler arasında milletler arasında ciddi irtibat ilişki birlikte hareket birliktelik söz konusu olmamış olamamıştır.

Çünkü her iki millet 1. Dünya harbinin bünyesinde ve ülkesinde yarattığı sarsıntıyı atlatmaya ortaya çıkardığı toplumsal yaraları sarmaya uğraşmaktadır.

Almanya yaklaşık 25 yıl sürecek yeni bir evreye girmiş, ekonomisini, sanayi sistemini düzeltmeye yönelmiştir. Tabii bunun için ülkesinde savaş sonrası çıkan ve ülkeye hakim olan Cumhuriyet rejimi çerçevesinde siyasal faaliyetleri de mevcuttur. Türkler ise yani Türk halkı ise Sevr Antlaşmasına müteakip derhal bir var olma savaşına atılmak zorunda kalmışlardır. Mondros ve Sevr Türk ülkesini parçalamış galip devletlerin ve galip devletlerin Osmanlı bünyesindeki iş birlikçileri olan eski Osmanlı azınlığı ırkların paylaşım sahası haline getirmiştir. Türk ülkesi yani Osmanlı mülkü bu duruma gelirken Türklerin son ana yurdu durumundaki Anadolu Yarımadası dahi aynı şekilde menfaat sahalarına ayrılmış İngiliz, Fransız, İtalyan, Yunan ve Ermeni ırklarına tahsis edilen sahalara bölünmüştür.

Tarih içerisinde bazılarının adına Kurtuluş Savaşı bazılarının İstiklal Harbi dedikleri savaşla Türkler dost veya düşman bütün uluslarla karşı karşıya geldikleri dönemde Almanya ile Almanlarla müspet menfi hiçbir ilişkileri olmamıştır. Daha kesin söylemek gerekirse Kurtuluş Harbi yıllarında Almanlarla Türklerin eski düşmanları İtilaf devletleri aleyhine birlikte çalışmaları olmadığı olamadığı gibi bu yolda teşebbüsleri dahi yoktur.

Ancak Almanların Kurtuluş savaşıyla bir ilgilerinden bahsetmek gerekirse o da Kurtuluş harbi sırasında Türk askerinin kullandığı Alman silahları ve bunlara ait cephanesiyle ilgi kurularak dile getirilebilir. Kurtuluş Harbinin kazanılmasında Almanların katkıları bu bahsettiğim dolaylı yol nedeniyle vakidir. Ve bu katkı konu irdelendiğinde oldukça da önemli bulunabilir. Şimdi bu Alman silahlarının kurtuluş harbindeki katkısı ve önemi nasıl gerçekleşmiştir? Sorusunu duyar gibi olmaktayım. Bu nedenle konuyu açarak cevaplamaya çalışayım: 1.Dünya harbi olmakta iken Almanlarla askeri ittifak yapan ve savaşa giren Osmanlı devletinin ordusunun yapısını silah ve cephane durumunu çok iyi bilen 2. Wilhelm Almanya’sı bol miktarda silah ve cephaneyi Osmanlı ülkesine Osmanlı ordusuna iletmiştir. Savaş devam ettiği sürede demir yolu hattının ulaşabildiği sahalara bu silah ve cephane rahatlıkla iletilmiş olmasına karşılık bazı cephelere nakliye ve ulaşım araçlarının eksikliği savaş şartlarının yarattığı imkânsızlıklar nedeniyle ulaştırılamamış, bu silah ve mühimmatlar ordu deposunda kalmıştır. Yine bazı cepheler için o cephelerdeki askerler için gönderilen silah ve cephane daha Osmanlı’nın başkenti yahut önemli ordu merkezi olan bazı şehirlerden daha yola çıkmadan cepheler düşüp ortadan kalktığı için onlara ait silah ve cephanede ordu depolarında kalmıştır.    

İtilaf devletleri ile Osmanlı devletleri arasındaki fiili savaşa son veren Mondros Mütarekesi uyarınca Osmanlı orduları terhis edilip onlara ait cephane ve silahların itilaf devletleri kuvvetlerinin denetim ve kontrolündeki depolarda tutulması kaidesi uygulamaya konduğunda bu silahların çoğu da itilaf devletlerinin denetim ve kontrolündeki depolara konmuştur. Kurtuluş savaşı başlarında Kuvay-i Milliye çetelerinin Kurtuluş Savaşı sıralarında Türk askerinin silahlandırılması söz konusu olduğunda İtilaf devletleri kontrolündeki depolardan diğer mühimmat gibi silah ve cephane gibi bu Alman malı silah ve cephanelerde zor kullanarak çalınarak alınmış ve kurtuluş savaşında kullanım bulmuşlardır. Yine İtilaf devletlerine teslim edilmeyen ve çoğu askerlik şubeleri depolarında bulunan Alman silahları da Kuvay-i Milliye çetelerine düzenli ordu birliklerine dağıtılarak bunlar arasındaki Alman silahları da Kurtuluş savaşı sıralarında kullanılmıştır. Zaten Türk ordusu İtilaf devletleri kontrolüne bir miktar silahını devrederken bir miktar silahı direniş göstermesi için halka dağıtmıştır. Ve bu dağıtılan silahların daha iyi durumdaki silahlar olması arzulandığından genellikle depolardaki kullanılmamış Alman malı silah ve cephane dağıtılmıştır.

İşte bütün bu nedenlerle Alman silah ve cephanesinin kurtuluş savaşında katkısı ve önemi vardır diye düşünmek mümkündür. Bu yoldaki iddiamı ortaya atarken bu düşüncemi esas almış bulunmaktayım. Bu arada bölgemizi yakından ilgilendiren bölgemizdeki Kuvay-i Milliye için önemli bir olay olan Akbaş Baskını sonunda Edremit Kaymakamı Hamdi Bey’in ele geçirdiği silah ve cephane arasında önemli miktarda Alman silah ve cephanesinin de olduğunu hatırlatırım.  Gerçi bu silah ve cephanelerin bir kısmı kurtuluş karşıtı grupların eline geçmiştir; ama yine de bir kısmı diğer alman silahları gibi kurtuluş savaşına hizmet vermiş olmalıdır. Devam edecek…

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.