güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

Tarih Akışı İçerisinde Türk- Alman İlişkileri ve Kamen-Bandırma Dostluğu

Yazının Giriş Tarihi: 31.12.2021 00:08
Yazının Güncellenme Tarihi: 31.12.2021 00:08

 

Alman Genel Kurmayı artık yapılacak bir şeyi kalmadığını 2. Wilhelm’e bildirme durumundadır. Bizde ise Mustafa Kemal ve fikirdaşı birkaç Subay Alman Genel Kurmayı gibi düşünmekte Almanlardan ayrı bir mütareke istenmesini tavsiye ederken hiç değilse Anadolu’nun ve Anadolu’ya yakın eldeki Suriye Mezopotamya topraklarının korunması için gereğinin yapılmasını düşünmektedirler. Ve İstanbul’a bunu tavsiye etmektedirler. Ne var ki Enver başta olmak üzere ittihat terakki yönetimi aynı düşüncede değildir. Daha doğrusu düşünecek durumda değildir. Onların gözündeki o muazzam Alman gücü o sarsılmaz kuvvet nasıl olur da yenilir? Bunu anlayacak durumda değillerdir. İşte bu durumda iken Alman ve Osmanlı dostluğu Osmanlı ülkesinde askeri açıdan Türk ve Alman Subayları arasında gerginliğe yavaş yavaş düşmanlığa dönüşmektedir.

Belki Almanya gibi direkt olarak değil ama ülkemizde de bu 1. Dünya harbi yenilgisi saltanat ve hilafetin sonu olmuş akabinde bir işgal dönemi bir kurtuluş harbi dönemi yaşanarak Almanlar gibi Türkler de Cumhuriyet idaresine kavuşmuşlardır.

Almanlarla 1. Dünya savaşı yıllarında cephelerde cephe gerilerinde asker olarak silah arkadaşı olarak yan yana yaşamak Türk ve Alman insanında acaba karakter yönünden bir değişiklik yaratmış mıdır? Sorusu her zaman kafamı kurcalamıştır. Buna direkt cevap vermeden önce 1. Dünya harbi sırasında Galiçya cephesinde savaşmış onun tabiriyle bu cephede Almanlarla omuz omuza Ruslara karşı tetik düşürmüş bir ihtiyar amcamızla yapmış olduğum geçmişteki bir konuşmayı hatırlıyorum. Konuştuğum sıralarda 75 yaşlarında olan bu zat her fırsatta Almanların disiplinli olduğunu hak ve hukuka hak aramaya bizden daha fazla dikkat ettiklerini söylerdi. Yine böyle bir sözü sırasında amca onlar da askerdi, sen de askerdin onların hak ve adalete bizlerden fazla dikkat ettiğini gösterecek bir hatıranı anlatır mısın dediğimde bana şunu anlatmıştı: “Evlat Galiçya cephesinde savaşıyoruz ama savaş burada da siper savaşına dönüşmüştü. Bu nedenle hep dövüşmüyordu. Savaş bazen ara veriyordu. Bu arada yemek de yiyorduk muhabbet de ediyorduk. Çarpışma sürerken yanımızdaki kendi tahinlerimizi yiyorduk. Ama savaş ara verdiğinde bize yemek dağıtıyorlardı. Yemek dedimse sulu yemek hak getire, çoğunlukla büyükçe bir dilimce ekmek üzerine Almanlara biraz domuz kavurması biz Türklere (margarin) tereyağı koyarak veriyorlardı.

Bu yiyecek dağıtımı işini Alman aşçılar yapıyordu. Yine böyle bir gün yemek vakti dağıtım yapılırken ben de yanımdaki Alman arkadaşımla paylarımızı almış yemeye başlamıştık. Genciz üstelik savaşta insan çokta acıkıyor, çabuk yiyoruz. Alman arkadaşım benden önce bitirmiş olmalı ki bizim bölgede dağıtımı bitiren Alman aşçılar dönerken onu boş oturur görüyorlar. Ona vermeyi unuttuklarını düşünüyor olsalar gerek ki tekrar bir dilim ekmekle biraz kavurmayı ona uzatıyorlar. Arkadaşım ne dese beğenirsiniz. Ben payımı aldım onu payını alamayan diğer arkadaşlara verin dedi. Oysa Allah biliyor ya bana değil bir dilim iki dilim de uzatsalar alıp çatlayasıya yer ben payımı aldım başka arkadaşlara götürün demezdim, sade ben değil bizim Türklerin çoğu da böyle yapardı. İşte ben bu nedenle Almanlar hak ve adalete bizden daha önem veriyorlar diyorum demişti. Ben aynı ihtiyara peki amca bir iki sene ya da 1. Dünya harbi süresince onlarla beraber kaldım diyorsun. Onlardan etkilenerek edindiğim bir alışkanlık etkilendiğim bir yön var mı?

Dediğimde uzun uzun düşündü bulamamış olmalı ki sadece öğrendiğim Almanca dışında herhangi bir değişiklik olmadı dedi.” Bu yaşlı amcanın hatıraları bana göstermişti ki 1. Dünya Harbi sırasındaki silah arkadaşlığı iki ülke idarecilerinin isteği gereği meydana gelen bir yakınlaşma bir birliktelik olduğundan toplumlar tarafından köklü bir kabul görmemişti. Bu nedenledir ki ne Almanlar Türklerden, ne Türkler Almanlardan bu süre içinde etkilenmemiş, aralarında bir etkileşim gerçekleşmemiştir. Yine 1. Dünya harbi yıllarında Alman subaylarla beraber bulunmuş hatta geçici süre onlardan birinin emir erliğini yapmış savaş gazisi bir ihtiyar da Almanlar hakkında aşağı yukarı aynı duyguları dile getirmişti. Bu ihtiyar da şöyle demişti. “Ben Almanlarla beraber bulundum, onların emrinde bulundum bulunduğumuz Filistin cephesinde esir düştüm. Bu esaretim sırasında bizi esir eden İngilizlerle onların ordusunda bulunan Yahudi ve Araplarla karşılaştım.

İyi kötü ilişkilerim oldu, bu kadar millet içerisinde Almanlar gibi kendi hakkına razı olan kendi milletini düşünen insanlar görmedim.” Bu savaş gazisinin sözleri de Almanlar hakkında aşağı yukarı aynıydı. Ona da aynı soruyu yöneltmiş, Almanlarla birlikte yaşamandan üzerinde kalan herhangi bir alışkanlık, etki var mı demiştim? O da bir önceki gibi sadece Almancasından bahsedebildi. Bu ikinci gazinin durumu da az önceki hükmümü koşulsuz doğrular mahiyetteydi. Bu nedenle olsa gerektir ki bir asırı doldurmamasına rağmen bu iki millet arasındaki 1. Dünya harbi öncesi ve sırasındaki birliktelikten ve sözde dostluktan ne Almanya da ne Türkiye de geniş kitleler haber sahibi değildir. Devam edecek…

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.