güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

Tarih Akışı İçerisinde Türk- Alman İlişkileri ve Kamen-Bandırma Dostluğu

Yazının Giriş Tarihi: 27.12.2021 00:04
Yazının Güncellenme Tarihi: 27.12.2021 00:04

Bu görev alacağı ordunun İstanbul yöresini boğazlar yöresini kontrol ve müdafaa etmekle görevli 5. ordu olmasının daha uygun olacağı böyle bir görev aldığında yardımcı olarak kendisini istemesini veliahtta telkin eden Mustafa Kemal ilerde kendisine saltanat nasip olursa ittihat ve terakkiyi etkisiz hale getirip Enver ve Şürekâsını, Almanları iş başından uzaklaştırıp daha ulusal bir hükümeti iş başına getirmesini kendisinin de harbiye nazırı olarak bu hükümette görevlendirilmesini belirtmiştir. Bu tür dostluk ve konuşmalarla geçen Almanya gezisi bittikten sonra Mustafa Kemal ve veliahttın yolları ayrılmış Mustafa Kemal tedavi için Viyana’ya gitmiştir.

Ne var ki bu gezi sırasındaki karşılıklı görüşmeler ve dertleşmeler Mustafa Kemal’le Mehmet Vahdettin’e birbirlerini tanıma imkânı vermiş bu iki zat birbirlerinin hayatı ve kaderi üzerinde farklı da olsa söz sahibi olmak üzere birbirleri hakkında fikir edinmişlerdir. Bu arada şuna da değinmek isterim ki Enver Paşa ve Şürekâsının Almanlarla olan ittifakı Osmanlı devletine ve Türklere fikir cereyanları açısından da etkili olmuştur. Alman birliğinden ve Almanya’dan etkilenen ittihat ve terakki Osmanlı ülkesinde daha önceden başlayan Türkçülük ( Türk Milliyetçiliği) fikir ve oluşumlarına daha ağırlık ve hız vermiştir. Bu dönemde ortaya çıkan ve adına Turancılık denen Türkçülük akımının ortaya çıkışında Alman milliyetçiliğinden etkileşimin payı büyüktür. Hatta bunu o zamanın önemli Türkçülerinden Ziya Gökalp’in yazılarından ve şiirlerinden çıkarmak mümkündür. Ne tuhaftır ki Türkçülüğün kurucularından sayılan Ziya Gökalp bu konuyla ilgili yazdığı şiirinde Türklüğün totemsel önderi olarak bir alageyikten bahsederken Almanların kökeninde yeri olan Atilla ve Batı Hunlarının kendileri için totemsel yönlendirici kabul ettikleri alageyik kültüyle uygunluk göstermektedir. Almanların Turan fikri konusunda Enver Paşa’ya teşvik ve yönlendirme yaptıkları kesindir. Çünkü 1. Dünya harbi sırasında yeterli imkan bulamadığı için başarısız kalan İran ve Türkistan’a yönelik askeri girişimler ve çalışmalar olmuştur.

Nitekim Hamidiye kahramanı Rauf Orbay’ın İran bölgesinde bu yolda çalıştığı hatta Çerkez Ethem’in onun emri altında buralarda çalıştığı yolunda bilgiler vardır. Yine bu amaçla Türkistan ve Kafkasya sahasında bölgesel kuvvetlerle temaslar ve ortak çalışmalar da söz konusu olmuştur. Bütün bu çalışmaların amacı Enver Paşa tarafından adına Turan denilen tüm Türklerin bir arada yaşadığı bir ülke oluşturmaya yönelik icraatları başlatmak ve geliştirmek üzereyken Almanların bu işlerden amacı Turan bahanesiyle 2. Wilhelm’in 7B projesini gerçekleştirmenin zeminini hazırlamaktır. Yine bu plan uyarınca Almanların isteğiyle kutsal cihat ilan ettirilen halife vasıtasıyla dünya üzerindeki İslam birliği de denenmiştir. Bu deneme ile ortaya çıkan İslamcılık ve Ümmetçilik bir oranda Almanların teşvikiyle olduğundan bugün dahi ülkemizde etkisini sürdüren Hilafetçilik, Tarikatçılık, Şeriatçılık çalışmalarının ortaya çıkışı 1. Dünya harbi sırasındaki Almanların İslamiyet’i kullanarak İngiliz’lere üstünlük sağlayıp 7B projesini gerçekleştirmek istemelerinin sonucudur demek hiçte yanlış olmasa gerektir.

Tekrar vurgulamak isterim ki bugün ülkemizde farklı nüanslarda varlığını koruyan Türkçülük ve Turancılık İslamcılık ve Ümmetçilik fikir ve zihniyetlerinin genişleyip Türk halkının geniş kitlesine yayılmasında Almanların 1 Ağustos 1914’te yaptığı askeri ittifak ile Osmanlı ülkesine etkili olmaya başlamalarının payı ve katkısı büyüktür.

Çanakkale harbi başladığı sıralarda Enver Paşa Almanya’dan daha önceki dönemde bir ara Osmanlıda görev yapmış Baron Vondel Golds’u Sultan Mehmet Reşat’a yaver olarak geri getirdiğini görüyoruz. Bu zat Enver Paşa, Cemal Paşa ve Talat Paşa üçlüsünü sevmediği onların Osmanlı ordusunda en yetkili kişi durumuna getirdiği Liman Von Senders ile uyum sağlayamadığı için İngilizlerle yapılan cephe savaşlarında yeterli başarıyı gösteremedi. Bir takım savaş planları üzerinde durduysa da Gelibolu, Kafkasya ve Mezopotamya Cephelerinde etkili olamadı. Bizzat Mezopotamya bölgesine cephe komutanı olarak gönderilen Golds Paşa bu savaşlar esnasında vefat edince Liman Von Senders Paşa Osmanlı ordusunda yeri sarsılmaz önemli bir kişi durumuna geldi. 1918’de kendinden önceki Erich Von Valkenhayn’dan sonra Filistin ve Suriye bölgesindeki yıldırım orduları grup komutanı olan Liman Von Senders ciddi müdafaa tedbirleri aldıysa da bu sahalardaki hezimeti önleyemedi. Kısa zamanda Filistin ve Suriye bölgesi kaybedildi. Megiddo Muharebesi sonunda yenilen ve General Alanby komutasındaki İngilizlere esir düşmekten son anda kaçarak kurtulan Liman Von Senders mütarekeye kadar yıldırım orduları grup komutanlığı ordularında kaldı. Ne tesadüftür ki Çanakkale bölgesinde yetkilerini geçici olarak kendisine devrettiği Mustafa Kemal’e yıldırım orduları grup komutanlığını da devrederek bölgeden ayrılmıştır. Devam edecek…    

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.