güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

Tarih Akışı İçerisinde Türk- Alman İlişkileri ve Kamen-Bandırma Dostluğu

Yazının Giriş Tarihi: 23.12.2021 00:08
Yazının Güncellenme Tarihi: 23.12.2021 00:08

Ağustos 1914 içerisinde gerçekleştirilen Osmanlı asker ittifakı ile Osmanlı Alman dostluğu tabi ki 2. Wilhelm ve Enver Paşa dostluğu bir fiil başlamıştır. Ne var ki Yunanistan İngilizlerle Fransızlarla aynı safta olduğundan Osmanlı Alman kara ittifakı ancak Bulgaristan üzerinden tamamlanabilir sağlanabilirdi. Bu yüzden henüz bi taraf olan Bulgaristan’ın Almanya ve müttefikleri saffında yer alması sağlanmalıydı. Aksi takdirde Alman Osmanlı ittifakı uyarınca askeri açıdan birlikte hareket etmek cephane ve mühimmat ulaşımı sağlamak imkansız olabilirdi.

Osmanlı devletinin maliyesinin bozuk hazinesinin boş olduğunu gerektiğinde bunun takviye edilmesinin lüzumlu olduğunu daha 1898’deki gezisinde tespit etmiş olan 2. Wilhelm o zamandan gerektiğinde Osmanlı maliyesini doldurmayı göze almıştı. Harp esnasında ittihat gerçekleşince bu durumun gereğini yapabilmek için Osmanlıyla karsal bağının olması gerektiğini görmüş ve göstermiştir. Almanya İmparatorluğu Avusturya Maceristan İmparatorluğu gibi müttefiklerinin gerektiğinde Osmanlı devletine askeri malzeme silah ve cephane yardımı yapmaları için yahut ondan asker yardımı alabilmeleri için aralarında karadan bir bağ kurulması bir irtibat olması şarttır. Çünkü Akdeniz başta olmak üzere tüm denizlerde İngiltere müttefikleri hakimdi. Bu irtibatın sağlanması için Bulgaristan’ın bu ittifaka sahip edilmesi gerekliydi.

Bu görev Osmanlı devletinin Sofya büyükelçiliğine yani Sofya büyükelçimiz Fethi Okyar Bey ve askeri ateşe Mustafa Kemal’in çaba ve gayretlerine bırakılmıştı. Nitekim bu şahısların büyük gayretleri ve ittihat terakki fırkası yöneticilerinin elimizdeki dede ağaç ve dolaylarını Bulgaristan’a terk etmeleri kararı ve uygulama karşılığında bu ittifak sağlanmış Bulgaristan ittifak devletleri saffına katılmıştır. Böylece merkezi Avrupa’da ağırlanmış konuçlanmış Almanya İmparatorluğu Avusturya Macaristan İmparatorluğu Bulgaristan krallığı ve Osmanlı Devleti yekvücut olarak birleşmiş karasal ordu açısından büyük bir güç oluşturmuşlardır. Osmanlı devletinin Alman Türk ittifakı yani Alman Türk dostluğu uğruna dede ağaç ve bölgesini Bulgarlara Bulgaristan’a devretmesi Türk vatanperverliği, vatanseverliği ile uyuşmayan bir durum olduğu için hiçbir zaman anlaşılması mümkün olmayan bir davranış olarak tarihte kalmaya mahkumdur. Savaşın ilk yıllarında kara ordusunun güçlüğü sayesinde Almanya ve müttefikleri Avrupa’da başarılı olmuştur. Oysa savaş ilerledikçe durum değişecektir.

1913’de Enver Paşa tarafından Osmanlı ülkesindeki Alman askeri ıslahat heyeti başına getirilen Liman Von Senders aynı zamanda 1. Ordu Komutanı da yapılmıştır. Bu nedenle Von Senders Türk ordusunda oldukça etkili bir kişi olmuştur. Liman Von Senders ve onunla birlikte ittihat terakki fırkasının Türk ordusuna getirdiği Alman subaylar sadece kara ordumuzda değil; savaş başlayınca çekilen İngiliz subaylarının yerine atandıkları donanma ve boğazlar bölgesi muhafazası ile ilgili deniz askeri kadrolarında da etkili duruma gelmişlerdir. Öyle ki boğazlar bölgesinin müdafaa komutanlığı ve donanma komutanlığı bu Alman subaylarının elindedir. Osmanlı ordusunun yönetim kadroları Alman Subaylara geçmiş durumdadır. Önemli askeri mevkilerde direkt olarak Alman subayları komutan bulunmakta yahut ta komutan Türk subayı olsa bile en yetkili subay onun yanındaki Alman subayı olmaktadır.

Bu durum hele Almanların isteği doğrultusunda ve Enver Paşa’nın şahsi hırsı uyarınca gerçekleştirilen ve başarısız olunan sarı kamış harekatı sonrasında; Mısır Fatihliği rüyasıyla hareket eden Cemal Paşa’nın Almanların isteği üzerine Süveyş kanal bölgesine yaptığı başarısızlıkla biten Mısır ve kanal seferi sonrasında Türk ordusundaki inisiyatif tamamen Alman subaylara geçmiştir. Ancak bu inisiyatife rağmen Türkler Asya sahasındaki cephelerde hezimete uğramış geniş topraklar kaybetmişlerdir. Bilhassa Orta Doğuda, Arap yarımadasında açılan cephelerde Osmanlı askeri Kütül Amare gibi zaferler kazanmışsa da bütün cephelerde yenilmiş ve bütün Ortadoğu Arap devletlerini oluşturan ülkelerin topraklarını kaybetmiştir. Bu yenilgide ve kaybedişte Arap halkının Türklere tarih boyunca olduğu gibi 1. Dünya harbinde de ihanet etmeleri İngilizlerle onların ünlü ajanı Lavrens etkisiyle birleşip birlikte hareket etmeleri yattığı gibi Osmanlı ordusundaki Alman subaylarının cephelerde ve savaşlarda olaylar mücadelelere Türk gözüyle değil Alman gözüyle bakıp Alman menfaatlerini ön planda tutmalarının payı da büyüktür. Osmanlı ordusundaki stratejist Alman subayları sürekli saldırı ve zafere yönelik savaş planları yapmışlardır. Zafer kazanılamayıp yenilgi vuku bulduğunda savaş kaybedildiğinde yenilen ordunun yeniden nerede tutulacağı karşı saldırıya geçecek düşman kuvvetleri karşısında Türk ordusunda nerelerde yeni direniş cephesinin oluşturacağı konusunda plan ve programlar yapmadıkları için bu konularda Türk subaylarına hak ve inisiyatif sağlamadıkları için mevzii yenilgiler büyük hezimetlere ve toprak kaybına sebep olmuştur. Devam edecek…

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.