Tarih Akışı İçerisinde Türk- Alman İlişkileri ve Kamen-Bandırma Dostluğu

Osmanlıdan yeni parçalar koparmak, yeni menfaatler elde etmek için çalışmalara başlamışlardır. Mesela İngiltere bu faaliyetler uyarınca Yemen Şeyhi İdris’i ayaklandırmıştır. Yine bu tür çalışmalardan olmak üzere Arap yarımadasında Osmanlılara karşı faaliyet gösteren vehhabi olaylarına destek vermeye başlamıştır.

Bu Vehhabiler hakkında yeri gelmişken şu bilgileri vermek isterim: Vehhabiler bir tür İslami tarikat olup Sünni tarikatlara uymayan bazı kaideleri içerir. Bir sisteme tabidirler. Aynı Vehhabiler bu günkü Suudi Arabistan krallık hanedanının Atalarını oluşturur.

Osmanlıya yani Türk’e baş kaldıran bu kitlenin dünü ve bugünü ortadayken bir kısım insanımız hala Arap Türk kardeşliği peşinde koşmaktadır. Bu insanların Suudileri dost kabul edip göstermeye çalışmaları oldukça tezat teşkil eden bir durumdur diye düşünmemek elde değildir.

Hele ülkemizdeki Tarikatçıların, hilafetçilerin, şeriatçıların evliya dediği 2. Abdülhamit zamanında ona ve onun devletine karşı İngilizlerle birlikte hareket edip isyan eden Vehhabileri, Arapları onların bugünkü nesillerini Türk’e kardeş gösterme çabaları başta kendi mantıkları olmak üzere akıl ve mantığa ters düşen bir çabadır.

İngiltere bu tür faaliyetlere girmişken Rusya’da Osmanlıyla ilgili bozucu faaliyetlere başlamıştır. Almanlara aşırı tavizler verildi diye Osmanlı hükümetini baskı ve tazyik altına almıştır. Bu arada bu devletler şüphesiz ki 2. Wilhelm’le dost gördükleri 2. Abdülhamit’i yönetimden uzaklaştırmaya yönelik Osmanlı içindeki faaliyet ve faaliyet sahiplerine de destek vermişlerdir.

Mesela öncelikle Ermenilere destek vermişler ayaklanmalar çıkartmışlar hatta Abdülhamit’e bombalı suikast bile düzenlemişlerdir. Tabi ki ırklarına bir vatan arayan Filistin’in verilmesini isteyen Yahudiler de desteklenmiştir.

Bu arada 2. Wilhelm Osmanlıya yaptığı bu gezi sırasında Kudüs’e, Müslümanlara yaklaşmak onları kazanmak çalışmalarında da bulunmuş, bu yolda adımlar atmıştır. Osmanlı ülkesinde Osmanlı padişahlarının aynı zamanda İslam dünyasının halifesi sayıldığını bilhassa 2. Abdülhamit’in başarılı hilafet siyaseti sayesinde İslam dünyasında kabul gördüğünü 2. Wilhelm çok iyi bilmektedir.

2. Wilhelm eğer 7B projesini gerçekleştirmek istiyorsa Müslümanlara ve Müslümanlığa Osmanlıya dost görünmesinin şartlığını da bilmektedir. Çünkü Hindistan’ı İngilizlerden almak Osmanlı topraklarından menfaat sahası olarak istifade etmek veya bu toprakları kendine katmak istiyorsa Müslümanlara yaklaşmak onlara şirin gözükmek kendini onlara sevdirmek zorundadır.

Bu nedenledir ki Osmanlı gezisi sırasında Filistin’e, Kudüs’e vardığında Müslümanlar ve Türkler için kutsal ve önemli yerleri de gezmiştir. Ziyaret ettiği Kudüs’teki Selahaddin Eyyubbi’nin türbesinde Müslümanlara yönelik yaptığı hitapta şöyle seslendiğini görüyoruz: “Dünyanın muhtelif yerlerinde yaşayan 300 milyon Müslüman emin olmalıdır ki Alman İmparatoru ilelebet kendilerine dost kalacaktır.”

2. Wilhelm Osmanlı vatandaşlarına Alman Osmanlı nişanesi olarak daha doğrusu çıkarları uğruna dost gözükmeye çalıştığı Osmanlı ülkesi halkına dostluk armağanı olarak kalıcı bir hatıra bırakmayı da ihmal etmemiştir.

Yapmış olduğu bu gezinin hatırası olarak Almanya’da parçalar halinde hazırlanıp Türkiye’de monte edilecek şekilde bir çeşme hazırlatmıştır. Daha sonra bu çeşme Sultan Ahmet Meydanına kurulmuş halk tarafından Alman çeşmesi olarak anılmış ve hala öyle tanınmaktadır. Devam edecek…