güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

Tarih Akışı İçerisinde Türk- Alman İlişkileri ve Kamen-Bandırma Dostluğu

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2021 00:07
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2021 00:07

Nitekim bu durumu bazı kaynaklarda anlatılan şu bilgi çok iyi ortaya koyar:

2 Wilhelm’in gezisi sırasında Konya’nın Çumra ilçesindeki barajı Almanlar yapmaktadır. Bu baraj henüz başlama evresinde yani ilk aşamadaydı. Amele hariç bütün çalışanları bütün müntehasızları Alman’dı.

İmparator Çumra’ya geldiğinde barajı ziyaretinde onu karşılayan Alman müntehasızlar harita üzerinde bilgi vermeye başlamıştı. Müntehasızların verdiği bilgiye göre “Konya bölgesi ilk çağlarda bir deniz sahası idi. Bu nedenle çorak görülen çorak zannedilen bu saha yer altı suları ile sulanırsa dünyanın zahire ambarlarından biri olabilecekti.” 

Evet, Alman mütehassısların belirttiği gibi Konya havalisinin gelecekte bir zahire ambarı olarak takdimi karşısında 2.Wilhelm’in heyecanlanarak Osmanlı topraklarını kendi menfaat sahası hatta kendi toprağı kabulünün heyecanla dile gelmesi olarak şöyle dediğini görüyoruz: “Bu sahadan üretilecek fazla hububatı aç Hindistan’a göndeririz.” 

Tabi ki bu sözlerin arkasında 2. Wilhelm’in 7B projesini son aşamasına ulaşama arzusu da kendini göstermektedir. Çünkü o İngiltere’den Bombay’ın merkezi olduğu Hindistan’ı da almayı kendisine mal etmeyi amaçlıyor olmalıydı ki bunu gerçekleştirdiğinde kendisinin olan Hindistan’ı kendisinin olan veya kendi menfaat sahası olan Osmanlı iç Anadolu’sundan elde ettiği buğdayla beslemeği planlıyordu.

Bir Alman İmparatorunun yıllar önceki hedef ve amacına, bir de bu sahaya bugün hala hakim olan Türkiye’nin başta buğday olmak üzere dışarıdan hububat aldığına bakarak Alman ve Türk insanının düşünce sistemini, yaşayış sistemini değerlendirmeyi düşünen kafalara aklı selim beyinlere bırakmak gerekir.

İlk Çağlarda birlikte yaşayan aynı devlet çatısı altında belki de aynı kökenli olan bu iki insan kitlesini neden bu kadar farklı durumlara geldiğini anlamak için her iki kitlenin de yaşadığı dahil olduğu medeniyet ve kültür sistemlerine bakmak bu sistemleri nasıl anlayıp uyguladıklarında aramak gerekir.

Sadece Osmanlı toprağını değil 2. Wilhelm bu gezisi esnasında Osmanlı insanını da dikkatle incelemiştir. Hocası Moltke’nin hatıratında tanıttığı silah arkadaşı olan Türk askerini Türk kıtalarını dikkatle incelemiş, diğer ülkelerin bilhassa Kudüs çevresinde asker bulunduran diğer devletlerin merasim kıtalarını incelemiş Türk askeri ile bunları karşılaştırmıştır.

Buradaki Türk merasim kıtasını teftiş etmiştir. Bu gezi sırasında haliyle bu teftiş sırasında yanında yer alan Türk Binbaşı (Pertev Paşa) İmparatorun bu teftişi hakkında şu bilgiyi verir: “Merasim Kıtasını dikkatle süzdü, birkaçının yağız yüzünü okşadı, sarstı sonra benden doğum yerlerini öğrenmemi istedi ve öğrendi. Ne tesadüf ki merasim kıtasını oluşturan eratın isimlerini sorduklarımızın hepsi İç Anadoluluydu. Teftişten sonra yalnız kaldığımızda bana dönerek söylediği söz şu oldu.”

“Her şeyden fakat her şeyden evvel Anadolu insanı at üstünde Viyana kapılarından Kafkas doruklarına çöller aşarak Nil kıyısına nasıl dayanıldığı anlaşılıyor.” Bence Pertev Bey’e bunu söylerken 2. Wilhelm hocası Moltke’nin tanıttığı Türk askerini onun tanıttığı gibi bulduğunu dile getirmek istemiş olabilir. Kim bilir belki onun tanıttığından daha iyi bulduğunu da dile getirmiş olabilir.

Bütün bunların dışında merasim kıtasındaki erlerin İç Anadolu’dan olmasını düşünerek ilk çağlarda kendi atalarından olan Galatların da aynı bölgede yaşadığını hatırlayıp Osmanlı zaferlerinde çok eski çağlardaki Galatlar dolayısıyla Germen ve Alman ırkının da katkısı olduğunu vurgulamak isteği de düşünülebilir. 2. Wilhelm gezisinde Anadolu’yu çok iyi bir şekilde incelemiş ve Anadolu onun üzerinde çok iyi etki bırakmıştır. Devam edecek…

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.