Tarih Akışı İçerisinde Türk- Alman İlişkileri ve Kamen-Bandırma Dostluğu

Bu konuda bilgi veren kaynaklara göre sarayda yapılan resmikabulde normaldeki diplomatik kuralları bir kenara bırakan 2. Wilhelm bu kuralları hiçe sayarak Tevfik Paşa’ya ayrı değer verdiğini Osmanlı elçisine daha itibarlı davrandığını ortaya koyar mahiyette Tevfik Paşa’yı yemekte kendi sofrasına kabul etmiştir.

Bu resmi kabulde en kıdemli (duayen) elçi olmadığı halde Osmanlı elçisi Tevfik Paşa’yı kor diplomatik adetin aksine sofrasına kabul edip sağına oturtmuştur. Hatta saray teşrifat nazırının alçak sesle Tevfik Paşa’nın oturduğu yere en kıdemli elçi olan İsveç elçisinin oturması gerektiği hatırlatmasına yüksek sesle verdiği cevap Tevfik Paşa’ya verilen değeri sebebiyle izah etmesi bakımından önemlidir.

2. Wilhelm şöyle demiştir: Tevfik Paşa benim vefakar yol arkadaşımdır, kadim dostumdur. Meslektaşları bu kadar tercihi hoş görsünler muhterem İsveç seferini hariciye nazırı şeref misafiri olarak sofrasına alsın. İmparatorun bu davranışı döndüğü Osmanlı gezisinden memnunluğuna yorumlanabileceği gibi Osmanlı dostluğuna değer verdiğini bu dostluk konusunda yardımcı olacaklara da değer vereceğini gösterir.

Nitekim 2. Wilhelm benzer bir davranışı Harbiye’nin Almanca öğretmeni olan ve ihtisasını imparatorun hassa alaylarında yapmakta olan, Osmanlıya gezisi sırasında görevlendirilmesi nedeniyle yanından ayrılmayan Binbaşı Pertev Bey’e de göstermiştir.

Nitekim 2. Wilhelm’in özel arzu ve isteğine Pertev Bey tekrar Almanya’ya Berlin’e gitmiş 9 ay daha İmparatorun hassa alayında görev yapmıştır. Bu zat bu esnada Almanya’da yaşadıklarını Almanya hatıratı adıyla basılı olarak yayınlamıştır. 2. Wilhelm ve heyeti gezeceği güzergahlarda dikkat ve ihtimamla ağırlanmış onun için Gere’de de deniz kenarında kalması için özel bir köşk bile yapılmıştır.

Konya’ya giden 2. Wilhelm Mevlana’yı ziyaret etmiş bu arada Konya dolaylarındaki bazı inşaat çalışmalarını da (Çumra’daki baraj inşaatı çalışması gibi) ziyaret etmiş bilgiler almıştır. O bu Anadolu esnasında Avrupa’daki diğer büyük devletlerin endişelerini de gidermeyi de ihmal etmemiştir. Bilhassa kendisine yakın yahut yakın olduğunu düşündüğü devlet yöneticilerine mektuplar yazmıştır. Onların şüphelerini giderici bilgilendirmeler yapmıştır.

Rusya çarına Avusturya Macaristan İmparatorluğuna mektuplar yazarak ilgi vermiş olması bu yazıların da onların gururlarını okşaması, okşamayı ihmal etmemesi oldukça dikkat çekicidir. Gerede’den sonra Konya’ya geçen 2. Wilhelm oradan Şam’ı ziyarete geçmiştir. Şam’ı ziyaret edip Şam’da ağırlanan 2. Wilhelm Şam’da onuruna verilen kabulde Arap milli giysisi Maşla giymiştir.

Onun bu şekilde giyinmesi Osmanlı tebaası olan Araplara şirin gözükmeyi, onların gönlünü kazanmayı amaçladığını düşündürecek mahiyettedir. Hele birde Kuveyt Şeyhi ile gizli bir himaye antlaşması imzaladığı hatırlanırsa 2. Wilhelm’in maşla giymesi hiç de amaçsız değildir.

Bir zamanlar Haçlı seferlerine katılan atalarının hedefi olan hatta bazılarının ulaşıp bir müddet yaşadığı şehir olan Kudüs’e yaptırdığı kilisenin açılış töreninde Almanya kraliyet bandosunun çaldığı eski ataları Töytonların savaş havalarını ve Alman milli marşını bu bölgedeki halka dinletmesi de ayrıca manidardır.

Gezisinin son sefasında yaptığı gövde gösterisi uyarınca Herta ve Hela savaş gemileri eşliğindeki kraliyet yatı da Hayfa limanına gelmiş bu gösteride yerini almışlardır. Bu gezisinin sonu İngiltere, Fransa, Rusya gibi rakiplerini hele hele bu gövde gösterilerinden sonra oldukça tedirgin etmiştir. 2. Wilhelm kendi değerlendirmesine göre bu geziye çıkış amacını gerçekleştirmiştir.

Öyle ki gönlünde yatan aslan olan 7B projesi uyarınca ismi B harfi ile başlayan 7 büyük beldeye erişerek dünyaya hakim olma fikri için hiç de azımsanmayacak ümit ışıkları görmeye başlamıştır. Bu ümitler onda adeta Osmanlı topraklarını gelecekte Alman toprağı kabul etme zihniyetini benimsemesini bile vermiştir. Devam edecek…