güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

Tarih Akışı İçerisinde Türk- Alman İlişkileri ve Kamen-Bandırma Dostluğu

Yazının Giriş Tarihi: 04.12.2021 00:09
Yazının Güncellenme Tarihi: 04.12.2021 00:09

Üstelik Avrupa’da Frederik 2 düşmanlarına karşı zaferler kazanan toprak kazandıkça İstanbul halkının sevinmesine sokaklarda “Yaşasın Bradenburg” diye bağırmasına rağmen Osmanlı yönetimi bir türlü Prusya ile bir ikili ittifaka yanaşmadı müracaat dahi etmedi.

Buna rağmen Osmanlıya kırılmayan, kızmasına rağmen Osmanlı devletini ve yönetimini Avrupa’da olan bitenden sürekli haberdar eden 2. Frederik Osmanlıya sürekli dost kalmıştır. Bütün Avrupa devletleri karşısına dikildiğinde mücadele gücü disiplinli ordusu kaderin değişmezliğine sağlam inancıyla ayakta kalmayı başarabilen 2. Frederik hiç ihtiyacı olmamasına rağmen Osmanlının dostluk elini uzatmasına soğuk davranmadı. 2 Nisan 1761 tarihinde Osmanlı Prusya dostluk ve ticaret anlaşmasının imzalanmasını gerçekleştirmiştir. Bu işlem sırasında Prusya’nın başında Büyük Frederik yani 2. Fredereik Osmanlı devletinin başında 3. Mustafa padişah olarak bulunmaktadır. Büyük Frederik’in durumu ortadadır, devleti için başarılı bir yönetici tabiri caizse Osmanlı için Fatih Sultan Mehmet ne ise Prusya için 2. Frederik odur.3. Mustafa Fatih Sultan Mehmet kadar olmasa bile bazı askeri başarılar kazanmış Süveyş kanalını açtırmayı düşünecek kadar ileriye yönelik görüşleri olan böyle büyük tasarılar taşıyan yine de orta seviye diyebileceğimiz bir yöneticidir. Prusya bu antlaşma yapıldığında kuruluş dönemini bitirip genişleme dönemine geçmiş genç bir devlet Osmanlı ise duraklama devrinde hatta gerileme devrine girmiş orta yaşlı bir devlettir. Büyük Frederik ile 3. Mustafa’nın yönetim anlayışını ve düşünce sistemini ortaya koyması babında bir tarihi olayı dile getirmeden geçemeyeceğim. Söz konusu anlaşma imzalandıktan sonra Prusya merkezinde daimi elçi olmak üzere Ahmet Resmi Efendi’ye tayin eden 3. Mustafa onu gönderirken kraldan olan istekleri için şu sözü söylemiştir. Dostum Prusya kralına söyle; ülkesini kalkındırmak için ona akıl verip yol gösteren müneccimlerinden 3 tanesini bana göndersin. Öyle anlaşılıyor ki Ahmet Resmi Efendi bu dileği iletmiş olmalı ki Büyük Frederik’in şu manidar cevabı verdiğini görüyoruz: Dostum padişaha iletin; benim 3 önemli müneccimim var. Onlardan biri tarih, biri para, biri de sulh zamanında hazırlanmış ordu. Elçi bu cevabı şüphesiz 3. Mustafa’ya iletmiş olmalıdır. 3. Mustafa’nın ve Büyük Frederik’in durumlarını ortaya koyan bu olay Reşat Ekrem Koçu’nun Osmanlı Padişahları isimli eserinde dile getirilirken Osmanlı Padişahının daha doğrusu bünyesinde müneccim başılık gibi falcılığa dair çalışma veren bir kurum bulunduran Osmanlı Devletinin durumunu çok iyi ortaya koymaktadır.

3. Mustafa yönetimindeki Osmanlı Devleti ile Büyük Frederik yönetimindeki Prusya devleti arasında başlayan Alman Türk dostluğunu Türk ve Alman siyaseti açısından önemi büyüktür. Çünkü Büyük Frederik’in Alman dış siyasetine belirlemiş olduğu hedefin bu dostluğa dayandığını Alman dış siyasetini bu yöne yönlendirdiğini biliyoruz. Daha sonraki dönemlerde Almanlarla Türkler arasında görülebilecek askeri ve kader birliklerinin Büyük Frederik’in çizdiği Doğu siyasetine Türk ve Müslüman dostluğuna dayandığını rahatça söyleyebiliriz. Onun yapmış olduğu dostluk ve ticaret antlaşması başlangıç olmuş o ve ardılıları Osmanlıya Türklere dost bir siyaset izlemişler izlemek lüzumunu hissetmişlerdir.

Daha önce de belirtmiştim Osmanlı Prusya ile dostluk için çok geç harekete geçmiştir. Osmanlı bu dostluğa rıza gösterene kadar Frederik 2 onun düşmanı yani Osmanlı düşmanı Rusya ile ittifak yapmak doğu sınırlarını emniyete almak lüzumunu hissetmiş ve bunu da başarmıştı.

Buna rağmen Osmanlıyla 2 Nisan 1761 tarihli dostluk ve ticaret antlaşmasını yapmakta tereddüt etmemiş geri durmamıştır.

Tabii ki bu antlaşmayı gerçekleştirirken geç kalındığını da dile getirmeyi unutmamıştır.

Ancak Avrupa’da esen savaş rüzgarları kendisini zor durumlara düşürmesine rağmen Osmanlı devletinden vazgeçmedi. Bunun örneği olarak 3. Petro’nun yerine Çariçe olan Katerina’nın Osmanlıya yüklenip Osmanlıyı zor duruma sokmaması için Katerina’ya kendisi ve Avusturya ile birlikte Polonya’yı taksim etmeyi önerdiğini ve gerçekleştirdiğini söyleriz. Bunu yaparken ana gayesi Osmanlı Devletinin yani Türklerin Rusya karşısında cephe açma zorunluluğunu ortadan kaldırmak yükünü hafifletmek olduğunu söyleyebiliriz. Devam edecek…

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.