güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

Tarih Akışı İçerisinde Türk- Alman İlişkileri ve Kamen-Bandırma Dostluğu

Yazının Giriş Tarihi: 18.11.2021 00:04
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.11.2021 00:04

Bir başka değişle Türk Alman münasebetleri, dostluğu I. Cihan Harbinden çok önceleri hatta tarih öncesi çağlarda başlamıştır dersek umarım fazla abartmış olmayız. Öyle ki Türk Alman beraberliği tarih öncesi çağlarda ve sonrasında yapılan Orta Asya göçleri sırasında ve sonrasında İskit akınları öncesi göçlerde, İskit akınları sırasında, Hunların Avrupa göçleri döneminde Türk Alman birlikteliği başlamıştır demek pekala mümkündür.

Almanların, Keltlerin (Bu kavmin İskitlerle aynı veya İskitlere dahil bir kavim olması muhtemeldir) Germenlerin, Gotların, Almanların, Prusyalıların mirasçısı olduğunu söyleyebileceğimiz gibi Almanların, İskitlerin, Avrupa Hunlarının varisi olduklarını söylememiz de pekala mümkündür. Zaten bu iddialarımız konusunda yalnız da sayılmayız. Yani bu iddia sadece şahsıma ait bir iddia da değildir. Nitekim Avrupa’da bizim gibi düşünenler de yok değildir. Bunu yazılı olarak “Türk Dünyası tarih dergisi” Temmuz 1993 tarih ve 79. sayılı nüshasındaki “Hunların Almanya’da bıraktıkları izler hakkında düşünceler” isimli yazısında H. Ahmed SCHMİEDE’de bizim gibi düşündüğünü ortaya şu satırları dile getirerek koyar; “İkinci Dünya Savaşı sırasında İngilizler, İngiliz Dünya Havadisleri ve Londra Radyosunun haber bültenlerinde sık sık aşağıdaki ifadeleri kullanmışlardır.

- Hunlar bütün cephelerde saldırılarını sürdürüyorlar.

- Le Mans Denizi’ndeki adalarımız bu sabah yine Hunların saldırılarına uğradı ve harbin sonuna doğru.”

-Hunlar bütün cepheler boyunca geri püskürtülüyor

Bütün bu sözlerle belirtilen Almanlar, Fransız ve İngilizlerin gözünde tarih boyunca Hunların torunları idi. Elbette burada köklü kin ve nefret abartmalı surette ifadesini bulmakta ise de bu söyleyiş yine de tamamen esassız değildir. Almanların damarlarında uzun asırlarda iyice sulandırılmış olsa da bir iki katre Hun kanının akmakta olduğu tarihinin öğrettiği bir gerçektir. Avrupa’da nispeten kısa bir süre hükümranlık eden Hunların bu süreçten önce ve özellikle daha sonra Germenlerle en az bir buçuk asırlık bir beraberliği söz konusudur. Bu beraberlik sürecinde Hunlarla Germenler evlilikleri ve iki kavmin karışıp kaynaşmaları olağan hadiselerdendir.

Mesela Batı Roma’yı dize getiren Odaaker, Hun asılzadelerinden Edekon ile bir Germen prensesinin oğludur. Hatta Avrupa Hunlarının büyük kralı Atilla bile böyle bir evliliğin ürünüdür. M.S-375’de ölen Hun kralı Balamber Germen olan Amal Hanedanına mensup Kral Ermanrich’in torunu ile evlenmiş Avrupa Hun Hanedanının temelini atmıştır. Atilla ise bu evlilikten doğan Mumcuk’un oğludur. Yani Balamber ile Germen prensesinin ahfadıdır. Atilla’nın adı da Almancadır. Aslında Latince atavus dan gelen Gotça’daki Atta kelimesi Türkçedeki Ata kelimesi gibi baba demektir. Hırıstiyan olduktan sonra Gotlar duada Atta unsera ( baba bizim) diye Allah’a ( haşa) hitap ederlerdi. Atilla kelimesinin sonundaki –Laeki ise Almanca’daki –Lein- ekinin arkaik şeklidir. Yani Atilla’nın adı Gotlar nezdinde Babacık’tır. Bu –La- edatını Atilla dışında başka önemli kişilerin isimlerinde de rastlıyoruz.

 Gündula, Condula, Rugula, Rugila, Wulfila gibi bilinen odur ki bu –La- küçültme (eki) edatı hem saygı hem de tabi olmayı ifade eder. Bu nedenle Germenlerin bu büyük hükümdara verdikleri bu isim bu lakap ona duydukları saygı, sevgi, hürmet gibi duyguları da belirtir. Atilla’nın isminin Atıl olduğu düşünülürse Germen Edebiyatının ilk yazılı vesikası olan Nibelungenlied (Nibelungen) destanındaki kralın adı da Etzel’dir. Etzel ve Atıl kelimelerinin telaffuz benzerliği de bu tahminimize hak kazandırır. Bazı Hunseverler Atilla adının aslının Atlı olduğunu söylerler. Eski devirlerde isimlerin sahiplerinin özelliğini dile getirmesine gayret edildiği düşünülürse Atlı bir toplum olan Hunlarda hükümdara böyle basit bir isim verilmesi düşünülemez. Aksine Atıl ismi onun atılganlığını dile getireceğinden Atıl isminin kullanılması daha doğrudur. Bazı Hun tarihçileri Türk kabul etmez. Oysa bu Çin ve Roma tarihi kaynaklarınca yalanlanmış Hunların dili türeleri kültürleri sözlü edebiyatları ve isimleri hakkındaki bilgilerle Türk oldukları vurgulanmıştır…

Yeknesak bir millet olarak adlandırabileceğimiz Avrupa Hunları özel durumları nedeniyle Germenlerle karışıp kaynaşmışlardır. Tahminen yüz elli yıl kadar süren beraberlik neticesinde bazı Germen kavimlerinin bazıları Hun potasında erimek durumu ile karşılaşmışlardır.

Marne yöresindeki Katalaun’daki milletler savaşı bunun bariz göstergesi olmuştur. Ostrogotlar ve bazı Germenler Atilla yanında yer alırken Vizigotlar ve bazıları Batı Roma adına çarpışmaya katılan Aetius emrinde bulunuyorlardı. Bu savaşta Atilla galip gelseydi Hun-Germen bileşimi büyük bir etnik yapı oluşacaktır. Devam edecek…

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.