güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

SÜNNİ MEZHEPLERİN KURUCULARINI TANIYALIM

Yazının Giriş Tarihi: 24.07.2021 00:06
Yazının Güncellenme Tarihi: 24.07.2021 00:06

Sünni mezhepler denince Hanefi mezhebi, maliki mezhebi, şafi mezhebi, Hambeli mezhebi akla gelir. Bugün bu mezheplerden şafi ve Hanefi mezhebi daha fazla üye taşır durumdadır. Bu mezhepleri tanıyabilmek için öncelikle kurucularını tanımak gerektiğini düşünmekteyim. Bu nedenle genel kaynaklara bakarak bu 4 mezhebin liderlerinin özgeçmişini araştırdığımızda şu bilgilere rastlarız:

İMAM-I A’ZAM EBU HANİFE

İslamiyet’in Sünni Mezheplerinin en tanınmış olanlarından biri şüphesiz Hanifi mezhebidir. Üstelik bu mezhebin biz Türkleri ilgilendiren yönü yeryüzündeki İslam Türklerin büyük çoğunluğunun bu mezhebe dahil olmasıdır. Sünni mezhep kurucularından İmam-ı A’zam Ebu Hanife’nin getirdiği kuralların biz Türklerin yaşam felsefesine en uygun düşen kurallar olduğu şüphesizdir. Hatta İmam-ı A’zam Ebu Hanife’nin Türk veya Türk kökenli olduğunu iddia eden dile getiren İslami çevrelere de rastlandığını görebilmemiz mümkündür. Zaten bu mezhebin kaideleri incelendiğinde Arap veya Ortadoğu kültür ve çevrelerinin düşünce ve yorum tarzlarından daha ziyade Türk kültürüne uygun düştüğünü görebiliriz.

Aşağıda yaşam süresindeki davranışlarını da göreceğimiz imamı azam Ebu Hanife’nin Emevi ve Abbasi hanedanlarının yönetin ve yaşayış anlayışlarına da pek uymadığını uyuşmadığını göreceğiz zaten bu anlayış uyuşmazlığı İmam-ı A’zam Ebu Hanife’yi ölüme götüren en önemli etken olmuştur. Üstelik İmam-ı A’zam Ebu Hanife’yi ve yorumlarını tam manasıyla benimseyip uygulamamalarına rağmen Osmanlı Selçuklu hanedanlarını ve onların başında oldukları devletleri diğer Sünni anlayışa sahip İslam devletlerinden farklı hale getirdiğini görebiliriz. Son dönemde Hanefi mezhebine dahil olduklarını söyleyen bazı tarikat ve cemaat gruplarının ortaya koyduğu koymaya çalıştığı İslami uygulama veya İslami devlet yönetimi anlayışlarına rağmen Hanefi mezhebinin laik sisteme en uygun İslami mezhep olduğunu da söylememiz mümkündür. Bu değerli mezhebi tanımak için kurallarını tanımak kadar kurallarını ortaya koyan imamı azamın hayat hikayesini yaşam süresini yaşamı sırasında başına gelenleri yaşamı süresince söylediklerini tanımak şeklinde tanıyarak irdelemenin daha doğru olacağını düşünmekteyim. Bu amaçla gerek dini gerek tarihi genel kaynaklardan hatta internet kaynaklardan bilgilere baktığımızda kabaca şu anlatımlara rastlarız:

Ehl-i sünnetin reisidir. Fıkıh bilgilerini, Ehl-i sünnet itikadını topladı. Yüzlerce talebesine öğretip, kitaplara geçirilmesine sebep oldu. Müslümanlar tarafından kağıt imali bunun zamanında başladı.

Derin ilmi, keskin zekası, aklı, zühdü, takvası, hilmi, salahı ve cömertliği yüzlerce kitaplara yazılıp anlatılmıştır. Talebesi pek çok olup, büyük müctehidler, âlimler yetiştirdi. Ehl-i sünnetin yüzde sekseni Hanefi mezhebindedir.

Asıl adı Numan’dır. 80 (m. 699) senesinde Kufe’de doğup, 150 [m.767]’de Bağdat’ta şehit edildi.

Babasının adı, Sabit’tir. Acemistan’ın (İran’ın) ileri gelenlerinden bir zatın soyundan olup, Faris oğullarındandır. Dedesi Zuta, İslam dinini kabul etmiş ve Hazret-i Ali’ye ikramda bulunmuştu. İlim sahibi salih ve kıymetli bir zat olan babası Sabit, Hazret-i Ali ile görüşmüş, kendisi, evladı ve zürriyeti için duasını almıştır.

İmam-ı a’zam, Kufe’de doğup büyüdü ve orada yetişti. Ailesinden çok üstün bir terbiye ve din bilgisi aldı. Küçük yaşta Kur’an-ı kerimi ezberledi ve Arapçanın o zaman tasnif edilmekte olan sarf, nahv, şiir ve edebiyatını öğrendi. Gençliğinin ilk yıllarında Eshab-ı kiramdan Enes bin Malik’i, Abdullah bin Ebi Evfa’yı, Vasile bin Eska’ı, Sehl bin Saide’yi ve hicri 102’de en son Mekke’de vefat eden Ebu’t-Tufeyl Amir bin Vasile’yi görmüştür. Bunlardan hadis dinlemiştir.

O zaman Kufe, Irak’ın büyük şehirlerinden ve önemli ilim merkezlerindendi. Eski medeniyetlerin yatağı olan Irak’ta değişik dinlere ve sapık itikatlara mensup çeşitli kavimler yaşıyordu. Ayrıca itikadı bozuk olan Şia ve Mutezile burada ortaya çıkmış, çölde Hariciler türemişti. Diğer taraftan Eshab-ı kiramla görüşüp onlardan Ehl-i sünnet itikadını ve din bilgilerini nakleden Tabiinin büyükleri de orada bulunuyordu. Burada hükümet güçlerini ele geçirmek isteyen fırkalar arasında da çetin bir mücadele sürüp gidiyordu. İmam-ı a’zam böyle bir muhitte, ilk gençlik yıllarında babası gibi önce ticaretle meşgul olmaya başladı. Bir taraftan da sık sık âlimlerin meclisine gidip onları dinliyordu. Devam edecek…

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.