güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

Sadrazam Mahmud Paşa Fatih’in Büyük Oğlu Mustafa Çelebi’yi Neden Öldürttü?

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:47
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:47

 Hemen saadetle sağ olsunlar ve ricam odur ki yetimlerimi gözetip evkafımı muhafaza buyursunlar. Mahmut Paşa ertesi 10 Temmuz 1474 günü Yedikule zindanında idam edildi. Fatih’in emriyle servetine dokunulmayıp varislerine bırakıldı ve vakıfları muhafaza edildi, İstanbul’da bir cami, medrese

türbe, hamam, mahkeme, çeşme, han, 265 dükkanlı bir çarşı (Mahmut Paşa Çarşısı); Ankara’da mescit, han ve bedesten; Bursa’da mescit ve kervansaray; Edirne’de cami; Uzur.caova Hasköyü’nde medrese ve hamam; Sofla’da cami, medrese sebil ve han yaptırıp

vakıflarını bunların masrafları için kurmuştu. Kendisi, son derece sofu bir Müslüman olduğu için halk tarafından “Velî’ diye anılmıştır. Aynı zamanda iyi bir bilgin ve Adni takma adiyle şiir yazan iyi bir şairdi. Türkçe ve farsça şiirleri iki divan halinde toplanmıştır. Evet, Mahmut Paşa idam edilmiş, ancak mesele bununla bitmemiştir. İlk defa Şehzade Mustafa ile olan macerası yüzünden boşadığı ve tekrar nikâhlamaya mecbur edildiği karısı, bir süre sonra Edirne’den İstanbul’a geldi ve Paşanın mirasından pay almak için başvuruda bulundu. Ne var ki Mahmut Paşa’nın Zağanos Paşa’nın kızı olan ilk karısından doğan oğulları, ikinci nikâhtan sonra babalarının şer’lsttre olan dört ay dolup geçtiği halde onunla hiç buluşup beraber olmadıkları için yedinden boşanmış sayılıp arada nikâh kalmamış olduğundan babalarının mirasında hakkı olmayacağını ileri sürdüler ve bu haklarının korunması için Padişah’a bir dilekçe sundular. Aslı Topkapı Sarayı Müzesi Arşivinde olan bu meşhur maceraya da imada bulunan bu dilekçeyi, dilini sadeleştirerek sunuyoruz: “Padişah hazretlerinin kullarının, onun ayak tozlarına arzları budur ki babama merhum Mahmut Paşa kulunuzun hatunu İstanbul'a gelip merhum umumî vakıflarının dışında kalan mallarını da hayatında evlât vakfı ettiği halde şimdi; mülktür, vakıf değildir... diye arzetmiş. İmdi, Padişah hazretlerine gizli olmaya ki onun aslı budur: Merhum babamız Gelibolu Beyi iken Ağnboz seferine gitmeden evvel umumî vakıfların dışında kalan mülklerini Gelibolu Kadısı Mevlûnâ Siracî ve Davut Hoca huzurlarında Evlât Vakfı haline getirip tescüli vakfiye de yazdırmıştır. Evlât kalmayıca vakıf yine emârete ait olsun demiş. Adı geçen kadı ve şahitler vefat edip vakfiye de vârisler elinde kaybolduğundan ve Hatun da vakfı inkâr ettiğinden Mevlânâ Ahi Çelebi huzurunda durum sabit olup

bir vakfiye daha yazıldı. Şimdi Stanimka Subaşısı olan Ayaş kulunuz ve Novobırdo Emiri Süleyman kulunuz ki bu meseleye şahitlerdir ve Mevlânâ Müderris Manisavîki evvelce Paşa yedi vakfiye yazdırdığı sırada hazır bulunup merhum demiş ki: Yiğit adamsm sen de bu işe şahit ol diye şahit tutmuş ve doğru kişilerden Hızır İlyas adlı bir aziz ki merhum babamız kulunuzun her esrarına vâkıf olmakla meşhurdur, o da aynen böyle şahitlik edip hem de o yerlere adamlarımız gidip inşallah onlar da gelseler gerektir. Padişah sağ olsun, babamız merhumun sadıklarından ve sevenlerindendL Biz fakirler, padişahın yetimleriyiz, ama bizim vakfımıza yapılan bu incelemenin yansı yapılsa vakıflann çoğunda sahip kalmazdı. Bir de, adı geçen Hatun, merhumun karısı olmadığından bizhısım değildir. Şu sebebten ki geçmiş zamanda merhum babamız kulunuz seferde iken adı geçen Hatun, merhum Sultan Mustafa hazretlerinin validesine varıp orda bir gece yattığı sebepten kızıp: “Eğer ben sana bir daha yakınlık edersem üç talâk ile boş olasın... deyip uzun müddet uzak durduktan sonra öğrenmiş ki buna ebedî ayrılık derler ve yakınlık gösterirse üç talâk ile (yani bir daha nikâhlılayamamak üzere) boşanmış olur. Eğer yakınlık göstermezse dört ayda esasen boş olurmuş. Bu sebepten aralarına soğukluk girip ayrıldılar. Bu hususu İshak Paşa (1469-1472/1481-1482 yıllan arasında Sadnâzam)kulunuz da bilirler. Sonra babamız kulunuz Ukzuıı Haşan seferinden gazaba uğramış ve azlolunmuş olarak gelince adı geçen Hatun pek çok yalvardığından kardeşi de Defterdar bulunup Padişah tarafından zorlama olup: Alsın..dediğinden korkup iş bitsin diye aldı ve dedi ki: Buna yaklaşmam imkânsızdır ve yakınlık göstermeden dört ayda yine boşanmış olur; deyip İstanbul'da nikâh ettirip Hasköy’e yanına getirtmeyip doğru Edime ye gönderip yedi sekiz ay sonra kendi ahirete gitti Bu tak dirde bizim hışmımız değildir, bakî kerem ve lütuf ve merhamet ulu katııuzdadır ”Osmanlı tarihinin meşhur vezirlerinden biri de Çengeloğlu Tahir Paşaidi. Cesur, sert, fakat namuslu ve çalışkan bir adamdı. Kaptanı deryalıkta yüz aklığı göstermişti. Eskiden Cezayiri Bahri Sefid’in  idaresine kaptan paşalar bakardı. Rodos adasında tezvirler yapan, Hıristiyan halkı hükümet aleyhine kışkırtan bir konsolos vardır. Tahir Paşa bu adama:-Size buranın havası yaramıyor diye birkaç defa ihtarda bulunmuş ise de konsolos hiç oralı olmamış, bilâkis adaların havası vücuduna çok yaradığını söylemişti. Paşa bu sefer daha esaslı bir ihtarda bulunmuştu: -Siz beni beş yüz beş kuruş zarara sokacaksınız, beş yüz kuruşa bir .köle alacağım, sizi vurup öldürecek, sonra beş kuruşa da bir ip alıp köleyi asacağım. Konsolos daha fazla ısrar göstermemiş, derhal adayı terk mecburiyetinde kalmıştı.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.