güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

PEYGAMBERLER TARİHİ

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:48
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:48

SERTLEŞEN DİN

Fakat Yahudiler, o zamanki konjonktür ve kurallar nedeniyle, başlangıçta daha sert olan Yehova kavramını seçmişler, sürgünde yazılan ve milliyetçi duyguları canlandırmayı amaçlayan Eski Ahit bu yüzden savaş ve kanla dolmuştur. Eski Mısır bilgisi ve Sümer efsaneleriyle süslenen inanç modeli başlangıçtaki din modelini değiştirmiştir. Yine de içerideki kapalı grup tarafından, yumuşak, sevgi dolu Tanrı fikri ve bu Tanrıya sadece arınarak, nefis terbiyesi ve sevgi yoluyla ulaşılabileceği bilgisi korunmuştur.

Bir süre sonra tek Tanrı inancının bozulduğunu gören bir grup Musevi, ayrı bir tarikat kurmuştur. Elbette bu amaçla bir çok tarikat kurulmuştur, ama bu tarikat bizim için daha önemli. Esseniler denen bu tarikat, Tanrının iyi ve güzel yanlarını ortaya çıkarmıştır. Esseniler dindar Yahudiler olarak, bozulduğunu düşündükleri dinin yerine, kavramlarda çok daha yumuşak, ama uygulamada katı yeni bir anlayış kurmuşlardı. Bu gizemli grubun inancının Hint öğretilerinden de etkilendiği, ama aslında eski Mısır’ın temel ahlak yasası olan Maat inancına uygun, yani hakikate göre yaşama prensibinde oldukları bilinmektedir. Bugün bu tarikatın bir çok ezoterik kardeşlik örgütünde çok büyük etkileri olduğu da bilinen bir gerçektir.

HZ.İSA’NIN MESAJLARI

O dönemde Roma devlet sistemi mükemmele yakın kayıtlar tutarken, bu kayıtlarda asla yer almayan, hakkındaki bilgiler gerçek ve tarihi bir kişilik olan Apollonius’la neredeyse aynı olan, Hz. İsa Esseniler’in bir takipçisi olarak ortaya çıktığında mesajı yine budur. Ahlak ve sevgi. Yüce Yaratan’ın bilgi ve sevgisini anlatır ve insanlara sadece seven, müşfik bir Tanrıdan bahseder. Bu tek Tanrıyı mutlu etmek için Mısır’daki Maat yasasına göre yaşamak yeterlidir. Ama Hz. İsa beklenen Mesih olduğunu iddia ettiği ve Yahudi Kralı olmak istediği için, Esseniler, Hz. İsa’nın gizli öğretiyi halka açmasından çok memnun olmazlar. Ve yeraltına çekilirler. Hz. İsa bilinen şekilde mesajlarını verip, Tanrı’nın yanına gittikten sonra, takipçileri de Esseniler gibi sessizleşirlerse de, Saul ya da bilinen adıyla Paul isimli bir Yahudi, aslında İsa’yla hiç karşılaşmamış olmasına rağmen havari kabul edilen bir “aziz”, İsa’nın mesajlarını ters yüz ederek yeni bir din kurar. Buradaki Tanrı yine kızgın da olabilmekte, cehennem ve şeytan gibi kavramlar devreye girmekte, insanlar Tanrı sevgisi yerine Tanrı korkusuna yönlendirilmektedir. Sonra Aziz Peter’in hayali mezarı üzerine Roma’da kilise kurulur. İsa’nın ölümünden 300 yıl sonra toplanan İznik Konsül’ü İsa’nın mesajlarının yanında, onun mesajı olmayan bir sürü kavramı da yeni dinin içine almıştır. Aynı konsül, Apollonius’la ilgili de çok ilginç kararlar almıştır. Hz. İsa’nın gerçek mesajları Kumran’da ve Nag Hammadi’de bulunan ve artık reddedilemeyen gerçek İncillerde mevcuttur. Ve Paul’ün anlattığı dinden çok farklı, aslında sadece Museviliğin sevgiyle bir olunan Tanrı inancı ve Mısır’daki Maat yasasını anlattığı bir Yahudi mezhebi önermiştir.

MEKKE

Bu kez Mekke’de yeni bir din doğar. Hz. Muhammed tamamen putlara taparak yaşayan insanlara tek Tanrıdan bahsetmiştir. Hz. Muhammed’in anlatıldığı gibi cahil olmadığı, bir çok eğitimden geçtiği bellidir. Birçok yorumcu kabalist hocalardan, Musevi öğretilerden de bahseder. Kuran’da en çok adı geçenlerden birinin Hz. Musa olması da zaten tesadüf değildir. Atası Abraham’ın, yani Hz. İbrahim'in tek Tanrı için inşa ettiği eve putları dolduracak kadar kuvvetli inançları olan Mekke’deki insanları tek Tanrı bilgisi ve sevgisine ikna etmek çok zor olmuştur.

Mesajlarını ilk verdiğinde herkes Hz. Muhammed’in Sabi dinine geçtiğini düşünmüştür. Çünkü öğretilerinin büyük bir bölümü Sabilikten etkilenmiştir. Zaten kutsal kitaplardan sadece Kuran Sabileri tek Tanrılı dinler arasında saymıştır. İslam’ın şartları arasında yer alan namaz kılma, oruç tutma, hac, oruç tutmak, abdest almak, kurban kesmek, tavaf, üç aylar  gibi inanç ve ritüeller tamamen Sabi kökenlidir. Bütün bu inançlar, söylendiği gibi, o dönemdeki Arapların gelenekleri değil, Sabi dininin gerekleridir. Hatta namaz, ya da doğru tabirle salat, tamamen Sabilerden alınmıştır. Sabilerin güneşe taptıkları gün bugün Sunday, Aya taptıkları gün Monday ya da Lundi, Merkür için Mercredi, Satürn için Saturday ya da Samedi olarak, Latin kökenli dillerde yaşamaktadır.

Başlangıçta böyle bir kural olmamasına rağmen, Hz. Muhammed bütün ibadetlerini neden olduğu bilinmeyen ama Musevi inancına saygısının bir işareti olduğu reddedilemeyecek bir şekilde Kudüs’e dönerek yaparken, Medine hicreti sonrasında hicret edenlere geri dönüş ve zafer umudu aşılayacak şekilde Kâbe’ye dönerek dua etmeye başlamıştır. Zaten adı huzur ve barış anlamına gelen yeni dinin kırılma noktası da burası olmuştur. Bazı İslam bilginleri Mekke’de gelen ayetlerle Medine’de gelen ayetlerin içerik ve üslup açısından farklarına da dikkat çekmişlerdir. Mekke mesajları yani Mekki ayetler evrensel ve sevgi ağırlıklıyken, Medine ayetleri yani Medeni ayetler yerel ve korku ağırlıklı bulunmuştur. Medeni ayetlerin toplumsal hayattan medeni hukuka, devlet örgütlenmesinden kadınların giyimine kadar birçok konudaki düzenlemeleri, Hz. Ömer’in doğrudan müdahalesi sonrasında gelen ayetlerdir.

Hz. Muhammed, Hz. Musa ve Hz. İsa’ya göre yaşadığı kesin olan, mesajlarını direkt olarak kendisi aktarmış, ve iyi bilinen tarihi bir karakterdir. Fakat Hicretteki sürgünün özel şartları olan Medeni ayetler ve Hz. Muhammed’in ölümünden sonra ortaya çıkan yeni İslam yorumları, sünnet ve hadis kavramları, Kuran’ın ve bizatihi Hz. Muhammed’in uyarılarına karşın, yeni bir din oluşturmuştur. Bunun üzerine, Tanrı sevgisini savunanlar, batıni bir İslam anlayışına geçmiş, ama büyük kalabalıklar, zahiri yani görünen İslam’ın korku dolu mesajlarını benimsemişlerdir.

SONUÇ

Tek Tanrılı büyük dinlerin takipçilerine özel mektuplar da yazacağım. Ama şunu bilmeliyiz ki, Hristiyanlık ve İslam Museviliğin birer türevi olarak ortaya çıkmış iki dindir. Musevilik ise doğrudan eski bir Mısır inancından kaynaklanmıştır. Dolayısıyla aslında bugünkü hâkim dinler, Akhenaton’un dininin takipçileridir.”

Bu nedenle Akhenaton’un Kuran’da ismi geçmese de peygamber olarak kabul edilebilecek bir şahsiyet olduğunu söyleyebiliriz düşüncesindeyim. Bunu yaparken Akhenaton’un tek Tanrılı bir din felsefesi ve sistemi ortaya koymasını ve İslam inancına göre 28’den başlayıp 128 bine kadar peygamberden bahsetmesini, bu esasları kabul etmesini dayanak kabul etmemiz mümkündür kanaatindeyim.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.