İSA PEYGAMBER
Sadece babasız doğmasıyla değil getirdiği Hristiyanlık dinine kutlama, ayin ve seremonilerde ilk çağın çok tanrılı tabiat dinlerine ve onlara dayanan mitolojilere de yer veren bir dinin peygamberi görünümündedir. Nitekim Hristiyanların kutladığı bugün toplumumuzda kutlamaya ağırlık verdiği Hristiyanların noel toplumumuzun yılbaşı kutlamaları adıyla kutladığı noel kutlamaların tarihi ilk çağ İtalya’sında Roma’da kutlanan çok tanrılı tabiat dini tanrılarından güneş tanrısına ait kutlama şenlikleri yaptığı yaptığı mevcut olduğu bilinen bir gerçektir. Üstelik bu çok tanrılı dinin ana tanrıçasının sembolünün Roma’ya Anadolu’dan getirildiği bilindiği malumdur. Ne tuhaftır noel kutlamalarında önemli bir sembol durumuna getirilmiş olan noel baba tiplemeside Anadolu azizlerinden Nikolas’a ait bir tipleme olarak karşımıza çıkmaktadır. Aynı noel baba için Kuzey Avrupa yani İsveç, Norveç bölgeleri çok tanrılı dinlerine ait bir tanrı kültürü değerlenmesi de mevcuttur. Aynı noel kutlamaları dahilindeki süslenen çam ağacı motifi de Türk mitolojilerindeki hayat ağacı efsanesi ve motifini hatırlatmakta. Ne tuhaftır ki bu motifi ilkçağı Mezopotamya, Sümer ve Anadolu mitolojilerinde de görmekteyiz. Aynı noel etkinliklerinde yer aldığını gördüğümüz noel pramidi denilen objenin Türk mitolojilerinde dinsel inanış ve etkinliklerinde yeri olduğu gibi Ortadoğu ilkçağ uygarlıklarından Mısır’da birer mezar olan piramitler Sümerlerde tapınak olan zigguratlarda da hatta Türklerde mezar olan kurganlarında aynı şekli göstermesi İsa’nın getirdiği Hristiyanlık dininin tüm sözünü ettiğim bu mitolojik unsurlardan etkilediğine işaret sayılabilir düşüncesindeyim. Yine İsa’yı temsil eden ikon denilen heykellerin, hacın ve Meryem’i temsil ettiğine inanılan tasvir ve ikonların önüne mumlar yakılmasının da ilkçağda görülen İran ağıt Ahura Mazda, Zerdüşt dinleri ve Anadolu’da görülen Mitra dini ve mitolojilerindeki ateşe ve ışığa tapmaya dayanan seramonilerin etkisi olduğu İsa’nın getirdiği Hristiyanlık dininin o dinlerden veya mitolojilerden etkilendiğine hiç değilse İsa’nın haleflerinin oluşturduğu seramonilerde onlardan esinlendiğine işaret kabul edilebilecek görünüşler oluşturmaktadır kanaatındayım. Yine Hristiyanlık dininin temel seramonilerinden sayılan vaftiz töreninin de Hindistan’da Ganj nehrine girip günahlarından temizlendiğine inan Hindu dini ve buna benzer törenlerin olduğu söylenen diğer Uzakdoğu dinlerindeki seamonilerin bir oranda benzerlik göstermesi İsa dinin bu dinlerden de etkilenmeler ve esinlenmeler aldığına işaret sayılacak değerlendirmelere kapı açacak görünümler ortaya koymaktadır düşüncesindeyim. Yunanistan,Trakya hatta Avrupa ilkçağ çok tanrılı dinlerinde mitolojilerinde başta Anadolu olmak üzere Mısır ve Ortadoğu ilkçağ, çok tanrılı dinlerinde mitolojilerinde, kutsal mahiyet arz eden hatta bazen kendisine tanrılık verilen domuzun ve kutlamalarda önemli olan şarabın önemli obje olarak görülmesi büyük olasılıkla ilkçağ çok tanrılı dinlerinin veya mitolojilerinin etkisine dayanmaktadır. Tabi bu etki de bakımı kolay ve ucuza mal olan bir hayvan olmasının Hristiyanların domuzu daha kolay elde etmesine imkan tanımasının payının olduğu da unutulmamalıdır. Üstelik domuz çok çabuk üreyen bir hayvan olması dolayısıyla tabiattada bulunan bir hayvandır. Zaten ilkçağ çok tanrılı dinlerinde bazen karşımıza tanrı sembolü olarak karşımıza çıkması da bu sebepledir düşüncesindeyim. İsa peygamberin Hz. Muhammed hariç diğer peygamberlerden farklı bir yönü de doğumu kabul edilen tarihin miladi takvim veya güneş yılı denilen takvime başlangıç kabul edilmesidir. Aynı zamanda İsa’nın doğumu milat adı ile tarihi zamanlara da başlangıç kabul edilmekte dolayısıyla İsa’dan önceki zamanlar insanlığın yani tarihin gözünden biraz uzakta kabul edilmektedir. Bir başka deyişle İsa’nın doğumu kabul edilen milat insanlığın yaşam süresini kronolojik olarak milattan önce milattan sonra veya İsa’dan önce İsa’dan sonra ikiye ayıran bir sınır taşı özelliğinde bir tarih oluşmaktadır. İsa peygamberin kutsal kitaplara daha doğrusu biz İslamların gerçek kabul etmediği bozulmuş kabul ettiğin kutsal kitaplara ve bazı ilkçağ tarihi kaynaklarına dayanan yaşam anlatımına geçmeden önce şunu vurgulamak isterim ki İsa peygamberin Hristiyan inancına göre bir insan yönü bir tanrı yönü vardır. Bu kabule göre İsa’nın et ve kemiğinin oluşturduğu beyninin oluşturduğu canlı yönü onun insan yönünü oluşturmaktadır. Onun tanrının ruhundan oluştuğuna inanılan ruhunun da onun tanrı yönünü oluşturduğu önemli miktarda Hristiyan’ın inandığı bir yönünü oluşturduğu düşüncesindeyim. Bu inancı esas kabul edersek İsa’nın insan yönü ona normal bir yönü insan yönüne sahip bir peygamber konumuna getirirken onun Allah yönü ortaya çıktığında onun peygamber vasfı ortadan kalkmak durumu söz konusu olmaktadır. Çünkü normal peygambere Allah vahiylerini Cebrail denilen aracı melek vasıtası ile ulaştırmaktadır ama eğer İsa’da bir Allahlık yönü kabul edilirse vahiye ve onu ulaştıracak Cebrail’e yer ve ihtiyaç kalmayacaktır. Bir başka deyişle her iki yönü kabul edilirse İsa için hem vahiy veren, gönderen hem de vahiyi alan kişi olma durumu gibi İslam inancına hatta Musevi inancına ters düşen bir dini kabul ortaya çıkacaktır. Bu yüzden İsa’nın insanlık ve Allahlık yönlerinin özellikle Allahlık yönünün İslam dinine göre Musevi inancına göre hatta akıl ve mantığa göre kabul ve izahı imkansızdır. Böyle bir inanç doğru olmayıp bir nevi putperestlik düşüncesindeyim.