Toplumumuzun ve toplumumuzu oluşturan bireylerin karşısındaki bireyleri kendi özellikleriyle değil kimi temsil ettikleri kimin yakını oldukları kime ait olduklarıyla değerlendirmesini en iyi açıklayan örnek yıllardır ülkemizde uygulama bulan görevlendirmelerde ve işe almalarda çoğunlukla kesin netice veren “Hamili Kart” yakınımdır uygulamasıdır. Bu uygulama daha ziyade siyasetçilerin uygulamasıysa da genellikle tanınmış şahsiyetlerin mesleğinde itibar sahibi olmuş bulundukları sahada yer ve itibar edilmiş kişilerinde kullandığı bir usuldür. Bu uygulamada esas işe veya göreve talip olan kişi sözünü ettiğim şekilde bu tür kart verebilecek kişiye müracaat eder. Ondan alacağı hamili kart yakınımdır Başlıklı tavsiye ifade eden kartla görevlendirmeyi yapacak işe alacak kişi veya makama müracaat etmektedir.
Çoğunlukla sözünü ettiğim şekilde değerlendirme yapan bireyler bu tür kartla geleni işe almakta veya görev vermekte hakikaten hamili kart usulü işlemektedir. Hamili kartı tesirsiz hale getiren iş verecek kişiyi görev verecek kişiyi ancak ondan daha fazla etkileyecek bir başka hamili karttır. Toplumumuzun bireyi kendi değeriyle değil ona emanet itibar sağlayan çevre ve yakınlarıyla değerlendirme yaptığının örneklerinden bir usulde görevlendirme ve işe alımlarda kullanılan arka veya dayı desteği dediğimiz usuldür. Bütün bunlardan sonra şunu belirtmek isterim ki toplumumuz emanet itibarlı yapılan değerlendirmeler neticesinde gerçekleştirilen görevlendirmelerden işe alma iş vermelerden büyük zarar görmüştür ve görmektedir.
Çünkü bu tür değerlendirmeler neticesinde makam ve mevkilere görevlere o yerleri hak eden o yerlere laik bilgili liyakatli kişiler yerine birilerinin sağladığı emanet itibar sahibi kişiler gelmekte oturmakta kendileri başarısız olurken o koltuk ve sandalyeleri dolduramazken toplumda onlardan istifade edememekte zarar görmektedir. Haliyle bu tür değerlendirme neticesinde bunu ülkemizde bol miktarda emanet itibar vererek uygulamaya sokan siyasetçiler ve yöneticilerimiz sayesinde ülkemizde artık işe adam değil adama iş sağlama uygulaması yerleşmiş bulunmaktadır. Bu uygulama sayesinde ülkemiz adeta emanet itibar kullananlar diyarı olmuştur. Pek çok kuruluşun müdürü yöneticisi pek çok basın organının önemli mevki sahipleri muhabirleri bırakın bu derece önemli mevkileri kapıcıları temizlikçileri bile yakınlarının mensubu bulundukları siyası teşekküllerin dini teşekküllerin spor teşekküllerinin kendilerine sağladığı emanet itibar sayesinde iş sahibi söz sahibi olabilmişlerdir düşüncesindeyim.
Kimi gerçek değeriyle kimin emanet itibarla yer makam iş ve görev sahibi olduğunu anlamak söz konusu kişi hakkında yapılacak özel gözlem ister kanaatindeyim. Çünkü çalışan teşekkül içerisinde çalışan grup içerisinde bunu görmek kolay değildir. Meşhur sözdür “Kavgada yumruk sayılmaz” derler. Bu yüzden siz okurlarıma tavsiye edebileceğim bulunduğu makam ve mevkii görevi kendi itibarıyla mı yoksa emanet itibarla mı elde ettiğini merak ettiğimiz kişileri gözlem altına almanızdır. İnsanları gerçekten değerlendirmeyi biliyorsanız bu tarz yapacağınız kısa bir gözlem gözlediğimiz kişi hakkında merakınızı gidermeye yetecektir. Hak etmediği makam ve mevkilere birilerinin destek ve itibarıyla gelen kişilerin tipik özelliği kendi ukdelerindeki görev ve çalışmaları sürekli olarak emri altındakilere yaptırıp kendilerinin kaytarmaları görevler bitince hele hele görev başarılı olunca da övünüp çalım satmalarıdır. Ne yazık ki ülkemiz ve çevremiz bu emanet itibar kullanıcılarla doludur.
Hele son dönemlerde hatta diyebiliriz ki son 15 20 yılda bu tür değerlendirmelerle iş başına gelmiş yerel veya ulusal görev sahibi olmalar çok olması nedeniyle çevremizde bu tür görevlileri görev almış kişileri her yerde her sahada görmemiz çok olacağı gibi bu gibi kişilerin yüzünden hakkettiği bu tür görevleri alamamış mağdur olmuş kişileri de oldukça sık görmemiz mümkündür. Bu tür görevlileri ve bu tür görevlerin mağdurlarını arttıran bir başka değerlendirme türü de ülkemizde son zamanda etkileri ve tesirleri oldukça artmış olan tarikat ve cemaat dediğimiz unsurlar teşekküller de göz ardı edilmemelidir. Çünkü A tarikatına B cemaatine yahut bu cemaatlerin şeyhlerine, yöneticilerine bu tür cemaatlerin bazı kişilere verdiği dinsel rütbelere isimlere mensup kişilerin yaptığı tavsiyelerle görev verecek kişileri yönlendirmeleriyle kişilere görev veya makam sağladıkları da ülkemizde sıkça görüldüğü söylenen durumlar yaratmaktadır. Gerek ulusal gerek yerel medyamız tarikatların ve cemaatlerin yaptığı görevlendirmelerin anlatımlarıyla doludur. Hatta bu tür cemaatlerin ve tarikatların bırakın teker teker belirli sahalarda belirli görev yerlerinde mensuplarının görev aldığı şeklindeki anlatımlarla ulusal veya yerel basınımızda dile getirilmektedir. Diyebiliriz düşüncesindeyim.
Sonuç olarak şunu da vurgulama isterim ki artık ülkemizde tarikat ve cemaat liderlerinin yöneticilerinin makam ve mevki sağlaması eski dönemlerde geçerli olan hamili kart usulünün daha üstünde daha fevkinde geçerlilik ve uygulama bulmaktadır düşüncesindeyim. Artık bir tarikatın mensubu olmak bir cemaatin mensubu olmak siyasal parti veya bir zenginin yahut itibarlı kişinin yakını olmaktan daha fazla itibar ve çıkar sağlayabilmektedir. Bu nedenledir ki artık toplumumuzda bireyleri değerlendirirken bu yönleriyle de değerlendirmek ve gerçek değerlerinin olup olmadığını tespit etmekte bu tür özelliklerine de yer vermemiz gerekir düşüncesindeyim. Şunu da vurgulamak isterim ki toplum içerisinde görev alan kişilerin emanet itibarla görev alan kişilerin veya görevlilerin artması toplumumuzun devletimizin ve milletimizin geleceğini karartacak devletimizi ve milletimizi hüsran ve yıkıma götürebilecek nedenler oluşturması büyük olasılıkla mümkün olan bir oluşum bir durumdur düşüncesindeyim. Umarım ülkemizde emanet alınan itibarla görev yapan görevliler azalır, gerçek itibarlarıyla hak ettiği değerleriyle görev yapan yöneticilerimiz idarecilerimiz ve görevlilerimiz çoğalır.