Toplum olarak bizler çevremizdeki insanları bireysel olarak değil çevreleriyle yakınlarıyla kimi temsil ettikleri veya kime ait olduklarıyla değerlendirmeyi tercih ederiz. Aslında bu hiçte tercih edilecek tavsiye edilecek bir değerlendirme usulü değildir. Çünkü bireyler hakkında bu usulle yapılan değerlendirme, madde ve madenlerin altın gümüş gibi değerli madenlerle yapılmış kaplamalarının yaldızlanmalarının değerlendirilmesine benzeyen bir durumdur. Nasıl altın veya gümüş kaplamalı yahut yaldızlamalı bir eşya az bir kullanımla altın olmadığını gümüş olmadığını hemen ortaya koyarsa kendine ait olmayan itibar kullanan kişilerde bulundukları ve katıldıkları ortamlarda gerçek değerlerini yani kendilerine verilen değerin sahibi olmadıklarını çok kısa bir zamanda ortaya koyarlar düşüncesindeyim.
Toplumumuz bireyleri değerlendirirken genellikle çevreleriyle yakınlarıyla kimi temsil ettikleri ve kime ait olduklarıyla değerlendirir derken neyi kast ettiğimizi izah etmemiz gerekir düşüncesindeyim. Bunu dile getirirken toplumu veya kişilerin karışındaki bireyleri muhataplarını değerlendirirken kimin oğlu kimin kızı kimin babası kimin annesi kimin dedesi kimin ninesi dayısı halası amcası teyzesi yeğeni veya kuzeni olduğuyla değerlendirdiğini kast etmekteyim. Çünkü hakikaten gerek özel kişiler gerek tüzel kişileri temsil eden gerçek kişiler muhataplarıyla ilişkilerde karşısındaki muhatabın yukarda belirttiğim yakınlarıyla yakınlıklarını hesaba katarak değerlendirdiklerini çok defa açıkça görmekteyiz.
Bunun yanında bireyleri değerlendirirken mensup oldukları veya temsil ettikleri tüzel kişiliklerin içinde bulunma derecelerini de değerlendirdiğimizi bireyi kendi değeri yerine mensup olduğu yahut yakınlığı bulunduğu tüzel kişilik çerçevesindeki yerine göre de değerlendirme gibi bir alışkanlığımız olduğunu söylememiz yanlış olamayacaktır. Bireyi mensup olduğu tüzel kişilik içerisindeki görevine göre de yerine göre de değerlendirdiğimiz çoğunlukla vakidir.
Mesela A partisinin başkanı veya B partisinin başkan vekili veyahut kurumlar içerisindeki görevleriyle de değerlendirdiğimiz çoğunlukta yaptığımız değerlendirmelerdendir. Birey hakkında değerlendirme yaparken yapacağımız bu tür değerlendirmelerde kişilerin gerçek değerleri hakkında yanlış fikirler verebilecek değerlendirmedir. Kaymakam veya vali olması milletvekili veya bakan olması müdür olması genel müdür olması veya benzeri görevlerde yahut daha üst ve daha alt görevlerde bulunması değerlendirmeye alacağımız kişiyi değerli kılmayacağı gibi bu tür kişiliklere sahip kişilerle yakınlıkları da mesela bu tür kişilerin annesi olmak babası olmak kızı olmak oğlu olmak gelini damadı olmak da veya benzeri yakınlığı olmak da kişileri değerli kılmayacak onların gerçek değerlerine değer katabilecek özellikler kazandırmayacaktır.
Bu yüzdendir ki birey olarak veya toplum olarak kişiler hakkında yapacağımız değerlendirmelerde bu tür değerlendirmelerden vazgeçmeli uzak durmalıyız düşüncesindeyim. Şunu tekrar vurgulamak isterim ki toplum veya birey olarak değerlendirmeler yaparken özel kişiler veya tüzel kişileri temsil eden kişiler karşısındaki bireyin yakınlarının meslekleriyle de yakından ilgilenerek maddi konum ve siyasi konumlarıyla da yakından ilgilenerek değerlendirmelerde bulunmaktadırlar. Mesela muhatabın hangi fabrikatörün hangi siyasetçinin hangi ünlü avukatın hangi ünlü savcı veya yargıcın hangi başhekimin hangi doktorun oğlu, kızı, eşi, kardeşi, yeğeni olduğuyla da ilgilenmekte karşısındaki kişinin hakkında vereceği hüküm ve kararı buna göre yapacağı değerlendirmeyle gerçekleştirmekteyiz.
Çünkü gerçek veya tüzel kişilikleri temsil eden kişiler muhataplarını işe alırken görevlendirirken onlara temsil hakkı verirken kendileri veya temsil ettikleri tüzel kişiliğin karşısındaki bireyin yakınlarından da istifade edebileceği oranı dikkate almakta onları o yönleriyle de değerlendirip onlara o yönleri dolayısıyla iş görev veya temsil hakkı verme yoluna gitmektedirler. Bu sebeple kendisi olarak bir fabrika temsilciliğini bir medya kuruluşu temsilciliğini müdürlüğünü muhabirliğini bir firma temsilciğini veya yöneticiliğini alıp sürdürebilmekte babasının zenginliği eşinin tanınmış avukat veya yargıçlığı emniyet amirliği komutanlığı başhekimliği rektörlüğü doktorluğu sayesinde kendisine verilen hak etmediği görevleri yakınlarının sağladığı emanet itibarla elde ettiğini hesaba katmayan bu gibi kişiler çevrelerinde çalım ve caka da satabilmektedirler. Hepsinden önemlisi yakınlarının emanet itibarlarıyla makam mevki ve itibar sahibi olan bu gibi kişiler bulundukları mevki ve makamları hak etmediklerini çok iyi bildiklerinden bir yandan hasetlerinden kıskançlıklarından bir yandan da gerçek değerleriyle bulundukları mevki ve makamın sahibi olması gerekenlerin kendilerini bulundukları yerlerden edebileceği korkusuyla çevrelerini ve astlarını ezmeye baskı altına almaya yönelirler. Üstlerine karşı patronlarına karşı ise tam bir yalaka tam bir emredersiniz efendimci olurlar.
Emanet itibar kullanan kişiler sadece gerçek yakınlarının itibarlarını kullanmazlar. Bazen mensubu oldukları siyası teşekkülün mesela siyasi partinin bazen mensubu oldukları dini teşekkülün mesela mezhep ve tarikatların hatta mensubu oldukları spor kulüplerinin sendikaların meslek odalarının bankaların mensubu oldukları basın yayın organlarının mesela televizyon ve gazetelerin dergilerin itibarlarını da bilerek veya bilmeyerek kullanırlar. Bilerek kullandıklarında kendileri muhataplarının hakkında yapacakları değerlendirmeyi bu yönleriyle yapmalarını isterler. Bazen onların bu yönde değerlendirmelerini istemeleri söz konusu görünmese de sonuç muhatap açısından değişmemektedir. Çünkü muhatapları onu değerlendirirken arkasındaki sözünü ettiğim türden tüzel kişiliklerden kendi hesabına yahut temsil etmekte olduğu tüzel kişilik adına nasıl ve ne oranda istifade edebileceğini düşünmekte onu muhatap alırken o yönüyle değerlendirmektedir. Devam edecek…