güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

OSMANLI SULTANLARI İCRAATLARINI YASAMA VE YARGI DENETİMİNE TABİ KABUL ETMİŞLERDİR

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:47
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:47

Değerli okurlarım Türk tarihi boyunca kurulan bütün Türk devletleri monarşik teokratik olsalar bile yöneticilerinin bütün icraatlarını ülkeye şamil hukukun denetimine tabi görmüşler. Hukukun dışına çıkmamaya gayret etmişlerdir. Bugün ki manada bir hukuk ve yargı sistemi olmasa da yönetsel açıdan bugün ki Anayasa dediğimiz genel hukuk düzeyi de sistemler olmasa bile kendinden önce yaşayan yöneticilerin getirdiği uygulamaları atam dedem kanunudur diye geçerli saymış uygulamış pek çok Türk hükümdarı yöneticisi görülmüş bu tür hükümdarlar yaşam bulmuştur. Daha önceki Türk devletlerinde oğuz Kaan yasası, Mete yasası, Cengiz yasası ki çoğunlukla yasa kelimesi kullanılmadan verilen adla töresi denilen sistemler Türk devletlerine Anayasa olmuş hüküm süren Sultanlar Kaanlar bunlara uymuş bunları uygulamıştır. Hiçbir sultan veya Kaan bu törelere göre verilen hükümleri yapılan icraatleri doğru bulmuyorum uymuyorum dememişlerdir. Bu törelere göre var olan kurumları onların icraat ve hükümlerini geçersiz saydığını reddettiği söylememişlerdir. İslam Türk devletlerinde ise Anayasa Kuran olduğundan onun hükümlerine ve onun hükümlerine göre kurulup karar veren icraat yapan kurumların kararlarını da icraatlarını de hiçbir halife hiçbir sultan veya padişah ret etmemiştir. Osmanlı devletinin ilk anayasası olan Fatih kanunnamesi uyarınca devletin kurumları arasında yer alan kadı askerlik, müftülük ve en nihayet şeyhülislamlık kurumlarının verdiği hukuksal kararları kanuni dahil babası Yavuz Selim dahi hiçbir Osmanlı padişahı reddetmemiş geçersiz saydığını ilan etmemiş hatalı bulma cesaretini dahil gösterememiştir. Öyle ki yavuz sultan gibi kan dökücü asabi mutlak monarşi bir padişah olan zat bile verdiği icraat emirlerini şeyhülislam denetiminde yani bugün ki Anayasa mahkemesi denetiminden geçirmeden uygulamaya koymamıştır. Zembilli Ali cemali efendi gibi dirayetli şeyhülislamlar Yavuz Selim’in haksız uygulamalarını yersiz bulup uygulama dışı bırakmayı başarmış yavuz sultan selim bu kararları tanımıyorum dememiş uygulamıştır. Aşağı yukarı tüm Osmanlı dönemi boyunca tüm Osmanlı padişah ve sadrazam icraatleri anayasa mahkemesi diyebileceğimiz şeyhülislamlık denetimine tabi olmuş kendilerinin atadığı bir görevli olan şeyhülislamların kararlarına hiçbir padişah itiraz etmemiştir. Dirayeli Şeyhülislamlar bugün ki dirayetli anayasa mahkemeleri gibi çekinmeden görev yapıp padişahların sadrazamların icraatlarını yönlendirmişlerdir. Gerçi son zamanlar da dünya üzerinde ve ülkemizde görülebilecek korkak çıkarcı üyelerden oluşan anayasa mahkemelerinin verebileceği tarzda yöneticileri kızdırmaktan çekinen onları memnun etmeyi ön planda tutan kararlar benzeri kararlar veren şeyhülislamlarda görülmemiş değildir. Nitekim Kanuni Sultan Süleyman’ın Nevşehirli damat İbrahim paşayı oğlu şehzade Mustafa ve oğlu şehzade Beyazıt’ı öldürme fermanlarını onayı ile Şeyhülislamlar da Şeyhülislam olmalarına karşılık kendisini tahin edem yöneticinin istediğini yerine getirmek için haksız uygulamalarını onaylamakla günümüzde ki yöneticilerin hukuksuz icraatlarını tasdik edecek olan Anayasa Mahkemesi üyelerinden anayasa mahkemelerinden farklı olmadıklarını ta o zamanlar ortaya koymuşlar bugün ki benzerlerine öncülük etmişlerdir. Bütün bunlardan sonra şunu önemle vurgulamak isterim ki kuruluşundan yıkılışına kadar Osmanlı padişahları kendileri halife sayılmaları nedeniyle ülkede uygulanan İslam hukukunun uygulamalarında rağmen hiçbir zaman anayasa mahkemesi durumun da ki şeyhülislam kararlarına itiraz etmemişler uygun görmediklerini bu karara uymayacaklarını söylememişlerdir. Hatta bu kararlar kendilerini iş başından uzaklaştırmaya ölümlerine cevaz vermeye yönelik olsa bile geçersiz sayma yönelmemişlerdir. Ama ne yazık ki bugün ki yönetimlerde anayasa mahkemelerinin herhangi bir konuda verdiği karara itiraz eden varlıklarını ve görevlerini mevcut anayasaya borçlu olmalarına rağmen anayasa mahkemesinin verdiği kararlara itiraz eden uygun görmeyip ona uymayacağını söyleyebilen yöneticiler bulunabilmektedir. Bence bu görüntü onların hayallerinde Osmanlı padişahı gibi onların sahipsiz sınır ve yetkilerine sahip olma arzusu içinde olduklarını gösteren bir durumdur düşüncesindeyim. Bence onlar demokrasi ile gelmelerine rağmen demokrasinin bekçilerinden olan anayasa mahkemelerine tavır almakla onların kararlarını uygun görmemekle bu kararlara uymak istememekle demokrasiye karşılıklarını açıkça ortaya koydukları düşüncesindeyim. Bence onlar zamanının Anayasa mahkemesi kararlarına itiraz etmeyen Osmanlı padişahlarından bile monarşik ve teokratik bir kafaya sahiptirler diye düşünmek mümkündür. kanaatındayım.  

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.