güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

OSMANLI PADİŞAHLARI NEDEN HACCA GİTMEMİŞLERDİR?

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:46
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:46

Tabi Osmanlı hanedanının kendini Emevi hilafetinin ve bir oranda Abbasi hilafetinin devamı sayması hiç de yadırganacak bir durum değildir. Çünkü Osmanlılar hilafeti Abbasilerden onlarda Emevilerden almışlardır. Bu şartlar dâhilinde Osmanlıları Emevi halifelerinin devamı oluyorlar diye suçlamak normal bir durumdur. Ama Ortadoğu da bilhassa kutsal toprakların bulunduğu sahada haricisiyle Şiisiyle, Sunisiyle karmakarışık bir Arap ağırlıklı İslam toplumu söz konusudur. Kendini Türk kökenli diye göstermeye çalışan aslında çok uluslu bir etnik, biyolojik yapının ürünü olan Osmanlı hanedanının böyle bir etnik yapı içerisine rahatlıkla girip Tanrı’nın katında bile olsa onlarla iç içe hac da birlikte olmayı istemesini bundan korkmamasını düşünmek oldukça zordur. İşte bence bütün bu sebeplerle Osmanlı hanedanı üyeleri Osmanlı padişahları ve halifeleri hac ibadetinden uzak durmuş, uzak kalmışlardır. Bu korku onları peygamber sevgilerine yazdıkları şiirlerle veya gerçekleştirdikleri mimari eserlerle ortaya koydukları peygamber sevgisine rağmen kutsal topraklardan Kâbe’den ve peygamberin kabrinden uzak kalmaya mecbur tutmuştur. Kutsal yapıları, kutsal mekânları güzel mimari unsurlarla sanatsal bezemelerle değerli aksesuarlarla sanatsal hayır eserleriyle süsleseler de fiili olarak bu mekânlara gelip hac ibadetini yerine getirmekten uzak kalmışlardır. Sağlıklarında bu topraklara ayak basmak Cem Sultan padişah Mehmet Vahdettin ve Esmehan Sultan gibi üyelerinin ayak basması kısmet olan Osmanlı hanedanının son halifesi Abdülmecid efendiye de öldükten sonra bu kutsal topraklara gömülmek nasip olabilmiştir. Bugün Medine’deki Cennetül Baki Kabristanına gömülmüş bulunan Abdülmecid efendinin ataları Abbasilerden hilafeti aldıktan sonra kendilerini bu kutsal toprakların halifesi sayanlar kendileri bizzat buraya hac ibadeti için gelmeseler de her hac mevsiminde İstanbul’dan yola çıkardıkları sürre alayları ve tayin ettikleri hac emirleri vasıtasıyla varlılarını ve etkilerini bu bölgede hissettirmeyi Mondros mütarekesine kadar devam ettirmişlerdir. Her sene değiştirilen Kâbe’nin örtüsünü İstanbul’dan gönderen Osmanlı halifeleri kutsal mekânları başta peygamberin kabri ve Kâbe’yi muazzama olmak üzere ihmal etmemişlerdir. Hatta bu bölgeye yaptırılan demiryollarının üzerinde işleyecek lokomotif vagonlarının, tekerlik sesleri rahatsız etmesi diye rayların üzerini keçe ile kaplamayı bile ihmal etmemişlerdir. Kutsak mekânları normal su yerine gül suyu ile yıkayan Osmanlı hâkimiyeti Mondros Mütarekesine kadar askeri varlığını Medine direnişiyle Fahrettin Paşa komutasında sürdürmüş, Mondros mütarekesiyle bu kuvvet teslim olunca bu kutsal topraklar İngiliz yönetim ve denetimine devredilmiştir. Ancak şunu belirtmek isterim ki Medine muhasarası başlamadan önce kutsal topraklar bölgesinde bulunan kutsal yapılardaki Osmanlı hatırası değerli süs eşyaları veya taşınabilir eşyalar, sandıklar İstanbul’a nakledildiğinden Osmanlı kendi zamanında oralara yapmış olduğu pek çok süsleme unsurunu geri almış ve Topkapı Sarayına getirmiştir. Bu unsurlar bugün bir kısmı Topkapı Sarayında sergilenir vaziyette ülkemizde bulunmaktadır. Bütün bunlardan sonra şunu vurgulamak isterim ki Hz. Muhammed’e sevgisinin sonsuzluğunu çeşitli vesile ve yollarla dile getirdiği belirtilen hatta pek çoğunun evliyalığından bahsedilen Osmanlı padişahları bence makam ve saltanat hırsına bağlılıklarından ve ondan ayrılmak durumunda kalmak korkusundan İslam’ın 5 şartından biri olan hac ibadetini yerine getirmek gibi bir görevi yapmadan ahrete göçmek durumuyla karşılaşmışlardır. Bu korku ve hırs onları ellerinde hac ibadeti yapma imkanı varken yapma durumundan yoksun bıraktığı gibi onlara tahta oturmayan hanedan üyelerinin de bu ibadeti yerine getirme imkanından uzak tutma gibi bir külfete de zorladığını bu yükün altına soktuğunu da düşünmekteyim. Değerli Okurlarım, Sayın Cumhurbaşkanımızın Suudi Kralının davetlisi olarak son hac mevsiminde hacca gitmesi olanı nedeniyle toplumda hiç değilse çevremizde bir başka sorunun daha çıkmasını sağladığını belirtmiştik. Bu sorunun da devlet parasıyla yapılan haccın hac farzını yerine getirmeyi gerçekleştirmiş olup olmayacağının oluşturduğunu söylemiştik. Bu sorunun açılımına gitmeden önce şunu da vurgulamak isterim ki şahsi kanaatim devlet parasından veya forsundan istifade ederek yapılan haccı bireyin kendi imkânlarıyla gerçekleştirdiği hacla aynı değer ve derece de olabileceğini düşünmemekteyim. Çünkü devlet parası veya devlet görevlendirilmesiyle yapılan hac da bireysel çaba ve faaliyetle gerçekleştirilen emek ve niyet aynı değildir. Birincisinde kişini çaba emek ve fedakârlığı adeta sıfır olup bir durumu değerlendirilmesi söz konusudur. Bence yiyecek ekmeği olmadığı için Ramazan da günü oruçlu geçirmeye yönelen bir kişinin oruç tutmasında farksız bir durum söz konusudur. Yani kişi gerek örnek verilen oruç durumun gerek izah etmeye çalıştığım hac durumunda olayların akışı gereği o fiili icraatı zaten yapacaktır. Bu nedenle devlet imkânlarıyla yapılan hacla mecburi tutulan orucun fazilet ve değeri niyetlenilip kendi imkânlarıyla gerçekleştirilen hacla yemek imkânı olmasına rağmen bu imkânı bir kenara itip niyetlenerek tutulan oruçla bir olmamalıdır düşüncesindeyim. Kanaatimce Osmanlı halifeleri de belki de aynı düşünce nedeniyle padişah bulunduklarında ellerindeki bütün imkân devlet imkânı olduğu için bu imkânı kullanarak yapacakları bir hacdan istenilen fayda gelmeyeceğini düşünmüşler. Belki de bu nedenle padişah veya halifeyken hacca gitmemişlerdir. Halife Hz. Ömer’in kendi işiyle ilgili bir konuşmayı yaparken devlet parasıyla alınmış yanar durumdaki mumu söndürüp kendi parasıyla aldığı mumu yakarak o işi konuştuğu düşünülürse benim düşüncemi ve Osmanlı padişahlarının böyle düşünüp devletin imkânlarını kullanarak gerçekleştirecek hacdan uzak kalmalarını yadırgamamak gerekir.  Devamı yarın…             

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.