SON DAKİKA
Hava Durumu

OSMAN GAZİDEN MEHMET VAHDETTİN’E KADAR GEÇEN DÖNEME AİT OSMANLI BAŞBAKANLARI VE OSMANLI BAŞBAKANLARI VE ÖZ GEÇMİŞLERİ

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:49

Sokullu’nun tenkit edilebilecek olan yönlerinin başında, 14 yıllık sadrazamlığı döneminde asla serdâr olarak ordunun başında sefere gitmemesi ve Padişahları da bu noktada teşvik etmemesidir. Bu yüzden statükocu, hatta müstebid ve makamını korumakta hırslı bir devlet adamı olarak vasıflandıranlar olmuştur. II. Selim’in tahta çıkışında yeniçerilerin isyanına sebep olan tavırları ve III. Murad’ın tahta çıkışında gösterdiği temellük yani yapmacık tavırlar, onun değerini kısmen düşürmüş olsa bile, bazı araştırmacıların onun hakkında söyledikleri şeyler kanaatimize göre doğru değildir.

AHMET PAŞA HAYATI

Şair Adlî II. Bayezit'ın 'ın v  e Fatih dönemlerinde kazaskerlik, vezirlik, sancak beyliği ve kadılık gibi devlet görevlerinde yükselmiş, Fatih’in öğretmenliğini de yapan, devrin önemli ulemalarından ve 15. Yy ın en önemli şairlerindendir.

XV. yüzyılın en usta şairi sayılan Ahmet Paşa , II. Murat devrinde Kazasker Veliyüddin bin İlyas’ın oğludur. Kaynaklardan şairin doğum tarihi ve yeri hakkında bilgi kesin bir bilgi ortaya konmamaktadır. Ahmet Paşa’nın nerede ve ne zaman doğduğu sorusuna kaynakların sunduğu cevaplar birbirlerinden çok farklıdır. Böyle olunca Ahmet Paşa’nın doğum yeri ve tarihi muallakta kalmaktadır. Latifi' Tezkere'sinde ve Gelibolulu Ali'nin Kühnü'l-ahbar adlı eserinde Bursa'da doğduğu yazılıdır. Sehî Tezkeresi ve Güldeste yazarı Beliğ ise onun Edirne'de doğduğu bilgisini vermişlerdir. Aşıkpaşa Tezkeresinde ise, Edirneli olduğu bildirilir.[1] Buna rağmen şairin Edirne veya Bursa da doğmuş olabileceği rahatça söylenebilir.

Âşık Çelebi, tezkiresinde şairin Edirneli olduğunu yazar. Ayrıca Edirne’de Veliyüddin oğlu adını taşıyan bir mahalle ve mescidin olduğu kayıtlarda geçmektedir. Şairimiz, Kazasker Veliyüddin bin İlyas’ın oğlu olduğuna göre şairin Edirne ’de doğduğu Edirneli olduğu neredeyse kesinlik kazanmış olur

Ahmet Paşa’nın ne zaman doğduğu da bilinmemektedir.[2] Fuat Köprülü, İslâm Ansiklopedisin de “Edirne’de yaptırılan cami ve imaret vakfiyesinin Veliyüddin tarafından tanzim edildiği ve şairimizin memuriyet hayatı hakkındaki kayıtlar düşünülürse, bu tarihten (830/1426) biraz evvel ya da biraz sonra doğduğu” fikrini ileri sürmüştür. [3]
Latîfî ile Âlî’nin onu Bursalı göstermelerinin nedeni, şairin ömrünün çoğunu Bursa’da geçirmesi ve orada ölmüş olması yüzündendir. Şairin Bursa’da çok yaşaması onun Bursalı kabul edilmesine veya zannedilmesine sebep olmuştur.
Ahmet Paşa, II. Murat zamanında Edirne’de okumuş, devrin geçerli bilgilerini Arapça ve Farsça’yı öğrenmiştir. Medrese eğitimini tamamladıktan sonra Bursa’da Sultan Murad Medresesi’nde (Muradiye Medresesi) müderris olarak atanmış daha sonra 855/1451’de Edirne’ye kadı olarak tayin edilmiştir. Fatih’in tahta geçmesinden sonra kazasker olan Ahmet Paşa, Fatih’in musahibi görevine getirilmiş ve Fatih’in öğretmenliğini de yapmıştı.[4] Fatih onu ve vezirliğe kadar yükseltmiş paşalık rütbesine kadar ulaşmasını sağlamıştı. “İstanbul’un fethi sırasında padişahın Ahmed Paşa‘yı gerek askerin maneviyatını yükseltmesi, gerekse her konuda kılı kırk yaran bir kişiliğe sahip olması sebebiyle hemen hiç yanından ayırmadığı görülür. Ken­disine bu devrede “Sipâhî Müftüsü” dendiği bilinmektedir. “   

Paşa unvanını da bu vezirliği sayesinde elde etmiş oluyordu. Fatih’in hocalığını yapmış olduğu gibi onun sohbetlerinin vazgeçilmez simalarından biri haline gelmişti. Kendisi de bir şair olan veAvni Mahlası ile şiirler yazan Fatih Sultan Mehmet ile mutlaka şiirler konusunda da tartışıp sohbet ediyor olmalıydılar. Fakat padişah ile bu denli yakın olması başına felaketlerin gelmesine de sebep olacak pek çok kişinin kıskançlığını üzerine çekecekti.

Vezirlik Rütbesini basit bir olay veya bir iftira ile kaybettiği ve aynı nedenle de Fatih’in gözünden düştüğü hatta Fatih’in gazabına uğradığı anlaşılmaktadır. 

Sehî, Latîfî, Tezkireleri ile diğer başka kaynakların ifadelerine göre; Ahmet Paşa, Fatih’in hizmetkârlarından birine laf atmış veya Fatih’in gözdelerinden birisine göz koymuş; bu olay derhal Fatih’e derhal gammazlanmıştır. Fatih Sultan Mehmed, bu hadiseyi affedememiş, çok sevdiği veziri ve hocası Ahmet Paşa'yı Yedi Kule Zindanlarına veya s arayın kapıcılar odasına kapattırmıştı. 

Fatih’in onu vezirlik makamından azledip onu hapsettirdiği pek çok kaynak tarafından bildirilmektedir.[5]Âşık Çelebi ise Ahmet Paşa’nın birkaç fesatçının iftirasına uğradığı kanaatindedir. Bu olay sonucu hapse düşen şair en meşhur kasidelerinden birisi olan Kerem Kasidesini yazarak padişaha yollar. Kısaca bu hadise onun vezirlikten etmiş olsa da Kerem Kasidesini yazmasına – ihtimal ki- büyük bir vesile olmuştu.
Ey muhît-i keremün katresi ummân-ı kerem 
Bâğ-ı cûd ebr-i kefünden tolu bârân-ı kerem 

Ayağı toprağıdır cevher-i iksir-i hayat
Asitanı tozudur sürme-yi ayan-ı kerem

Kul hata etse nola aff-ı şehinşah kanı
Tutalım iki elim kandayımış hani kerem

Ahmedim gam makası kesti dilim şem' gibi
Sana ruşen diyemez halini sultan-ı kerem


Beyitleri gibi beyitler içeren 35 beyitlik bu meşhur Kerem kasidesini padişaha yollar ve affedilmesini rica eder. Bunun üzerine ölümden kurtulduğu tahmin edilen Ahmet Paşa, üstelik yevmiye otuz akçelik bir gelir ile Bursa’ya tayin edilmiştir. Fakat Ali Nihat Tarlan "Kerem" redifli kasidenin bir başka nedenle yazılmış olduğu, bu kasidenin anlatılan bu olaylarla alakadar olmadığı görüşündedir. [7]

 

Bursa'ya tayin edilen Ahmet Paşa, Orhaniye, Muradiye ve Emir Sultan medrese vakıflarının mütevelliliği ile görevlendirilmiştir.[8]Bundan sonra bir daha İstanbul’a dönemeyecektir. Ama Bursa’daki görevinden sonra sırasıyla Sultanönü (Eskişehir), Tire ve Ankara sancak beyliği görevlerinde bulunur.[9]Şair, Sultanönü (Eskişehir) Tire ve Ankara’da sancak beylikleri vazifelerinin hiçbirinden memnun kalmayacaktır.

 

Fatih'in 1481'de ölümü ve II. Bayezid’ın tahta çıkmasından sonra yeniden itibar kazanıp Bursa'ya sancak beyi olarak tayin edilir. Bu tayin onun son görevi ve son görev yeri olacaktır. Bursa sancak beyi olarak ölünceye kadar Bursa’da kalacaktır. Ahmed Paşa’nın Bursa’da evi edebî toplantı yeri hâline gelir. Harîrî, Resmî, Mîrî, Çağşırcı, gibi şairler evine gidip gelen simalardan bazılarıdır.

 

Şair bu görevindeyken Muradiye Camii yanında bir medrese de yaptırtmıştır. Yaptırdığı bu medrese onun mezarı olacak Bursa Sanacak Beyi iken vefat edecek ve bu medreseye daha sonra ilave edilen türbesinde ebedi istirahatına kavuşmuş olacaktır.

Ahmet Paşa,1496 (hicri 602) yılında Bursa'da ölmüş, Muradiye Camii yanında kendi yaptırdığı medresenin yanına gömülmüş, gömüldüğü yere daha sonra bir türbe yapılmıştır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.