güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

OSMAN GAZİ’DEN MEHMET VAHDETTİN’E KADAR GEÇEN DÖNEME AİT OSMANLI BAŞBAKANLARI, OSMANLI SADRAZAMLARI VE ÖZ GEÇMİŞLERİ -3

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:48
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:48

Divittar Mehmet Emin Paşa

Donanma kaptanlarından olup 1112 H. - 1700 M.'de Basra ile Korna'nın Urban elinden kurtarılmasında hizmeti görülerek vezirlikle Basra valisi olan Aşçızâde Mehmed Paşa'nın oğludur; tahsil görmüş, Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'ya intisab ederek şöhretine sebep olan divittarlık hizmetiyle divan-ı hümâyun kâtipleri arasında bulunmuş ve Damat İbrahim Paşa'nın damadı olan Kethüda Mehmet Paşa'ya damad olmuş ve İstanbul mukataacılığı muhasebeciliği ile hâcegân sınıfına geçmiştir.1143 H. - 1730 M.'daki Patrona vakası ve İbrahim Paşa ile kayınpederi ve diğer bazılarının katilleri üzerine epey müddet devlet hizmetlinden uzak kalmış ve sonraları şehremini, ruznamçe-i evvel, ve 1156 Şevval - 1743 Ocak tevcihatında defter emini ve 1155 - 1742 ve 1743 tevcihatlarında da yeniçeri efendisi ve 26 Zilhicce 1160 - 29 Aralık 1747'de sadrâzam kethüdası olan Yusuf Efendi'nin yerine tersane emini olmuş ve vezir olan sadaret kethüdası Yusuf Efendi'nin yerine de 3 Şevval 1162-16 Eylül 1749 da kethüda-yı sadr-ı âli olmuştur.Divittar Mehmet Efendi üç buçuk ay kethüdalık etti. 23 Muharrem 1163 - 2 Ocak 1750 de Seyyid Abdullah Paşa'nın yerine sadrâzam oldu ve 18 Şaban 1165 - 1 Temmuz 1752 tarihine kadar takriben iki buçuk seneden ziyade sadarette kaldı.Divittar Mehmet Paşa, tab'an haşin olup devlet ricali ile iyi geçinemeyerek azarlama ile maiyyetini gücendirir ve işlerin ahenk içinde yürümesine mâni olurdu. I. Mahmut, şifahen kendisine bu haşin ve kırıcı hallerden vazgeçmesini tavsiye eylemesine rağmen yumuşamamış ve bilâkis sık sık vuku bulan yangınlar esnasında ve halkın yanında yeniçeri ağasını azarlaması ve hakaret etmesi pâdişâhın canını sıkmıştı. Bu sırada İstanbul'da sık sık vukua gelen yangınlar da sadrâzam ile yeniçeri ağasının ihmal ve gevşekliklerine vesile kabul edilerek azli kararı verilmişti. Bunun üzerine sadrâzam 19 Şaban 1165-2 Temmuz 1752 de Babıâli'de kapıkulu süvarilerinin maaşlarını dağıttığı sırada kapıcılar kethüdası bir hatt-ı hümâyunla gelip kendisinden mühr-i hümâyunu almış ve maaş sergisi bozulmayarak defterdarın maaş dağıtımına devam etmesi iradesini de tebliğ ettikten sonra, Divittar Mehmet Paşa'yı da beraberine alarak saraya götürmüş ve Balıkhane mahbesine koymuştur. Sadrâzamin lisanından incinmiş olan Babıâli ricali onun azlinden son derece memnun olmuşlardır.Divittar Mehmet Paşa, azlinden sonra Girid adasının Resmo kasabasında ikamete memur edilmiş ve 1166 Rebiulâhır -1753 Şubat'ta Seyyid Abdullah Paşa'nın yerine Mısır valisi olmuş ise de, Kahire'ye girdiği gün, yani aynı sene Receb (Mayıs) 'ta vefat ederek İmam Şafiî hatiresine defnedilmiştir. Malûmatlı, müdebbir bir vezir idiyse de, Vakanüvis İzzi'nin kaydına göre geçimsiz, hiddetli, kalb kırıcı olduğu anlaşılıyor. Hâdikatü'l-Vüzera zeyli'nde gür sakallı, maarife aşina, müdebbir, vakur ve fevkalâde cömert olduğunu, fakat sadaretinde selefleri gibi müstakil olmadığından iş göremediğini kaydetmektedir ki, hiddet ve asabiyetine sebep bu hali olsa gerek. Şamdanîzâde, yeniçeri ağasıyla arasının açık olmasından dolayı ağanın sık sık yangınlar çıkarmasının uğursuzluğuna hamledilmek suretiyle azledildiğini beyan ediyor. Bunun sadareti esnasında yağmur ve sel felâketleri ve deniz taşmasıyla kayıkların karaya atılması ve kuvvetli fırtınalar ile büyük ağaçların bile devrilmesinden dolayı Divittar Mehmet Paşa'ya Düztaban lâkabı verilmiştir.Boğaziçi'nde Küçüksu Kasrı denilen kasrı 1165 H. - 1752 M. de Divittar Mehmet Paşa yaptırıp Boğaziçi'ni çok seven I. Mahmut'a hediye edip ziyafet vermiştir.Divittar Mehmed Paşa, kayınpederi Kethüda Mehmed Paşa 'nın Süleymaniye'deki konağının bahçesinde bulunup metruk olan mezarını meydana çıkarıp yanına bir sebil ile bir de çeşme yaptırmıştır. Boğaziçi'nde Kandilli deniz kıyısında merdivenli sokağın alt başındaki çeşmenin kitabesi bu zata ait olup tarihi 1179 H. - 1765 M. olduğuna göre vefatından on üç sene sonra yaptırılmıştır.

Köse Bahir Mustafa Paşa

Çorlulu Ali Paşa kethüdalığından vezir olan Sofi Abdurrahman Paşa'nın oğludur. İyi tahsil görerek yetişti ve Damat İbrahim Paşa'nın himmetiyle hassa silâhşoru oldu; kendisine verilen işleri başarmasından dolayı kapıcıbaşılık rütbesiyle yükseltildi; 1159 Ramazan sonlarında (1747 Ekim) ikinci imrahor olup 26 Zilkade 1162 - 7 Kasım 1749'da birinci imrahor Durak Bey'in vezirlikle kaptan Paşa olması üzerine onun yerine birinci imrahorluğa getirildi.Sadrazam Divittar Mehmet Paşa'nın azli takarrür edince Darüssaade ağası Hafız Beşir Ağa'nın tavsiyesiyle Bahir Mustafa Bey sadrâzam oldu (18 Şaban 1165-1 Temmuz 1752). Bunun sadareti zamanında kendisini sadarete tavsiye eden kızlar ağası Beşir Ağa katledilmiş olduğundan, artık sarayda Darüssaade ağalarının perde arkasından devlet işlerine ve sadrâzamların bağımsızlıklarına müdahaleleri görülmedi ve I. Mahmut'un ölümüne kadar Bahir Mustafa Paşa müstakil olarak iş gördü.Bunun sadareti esnasında 28 Safer 1168 - 14 Aralık 1754 te I. Mahmut vefat ederek yerine hanedanın en yaşlı şehzadesi olan kardeşi III. Osman hükümdar ilân edildi. Kararsız bir hükümdar olan III. Osman saltanata geçmesinden iki buçuk aya varmadan bazı aleyhtarlarının telkini ile Bahir Paşa'yı sadaretten azil ile Midilli'ye göndermiştir (5 Cemaziyelevvel 1168-17 Şubat 1755)a. Bahir Mustafa Paşa'nın yerine Anadolu valisi olan Hekimoğlu Ali Paşa, üçüncü defa sadrâzam olmuştur.Bahir Mustafa Paşa affolunarak 9 Ramazan 1168 -18 Haziran 1755'te Mora muhassallığına tayin edilmiş ve 1169 Recebi başında (1 Nisan 1756) Yirmisekiz Çelebizâde Sait Mehmet Paşa'nın sadaretten azli üzerine ikinci defa sadrâzam tayin edilmiştir. Sık sık sadrâzam değiştiren III. Osman, Bahir Mustafa Paşa'yı bu defa dokuz buçuk ay sadarette bırakmış ve azlettiği zaman mallarını müsadere etmeden Rodos adasına yollamıştır. (20 Rebiulâhır 1170- 16 Ocak 1756). Bahir Mustafa Paşa'nın yerine, onun, iktidar ve meziyetlerinden bahis ile Şam valiliğine tavsiye ettirmiş olduğu Halep valisi Ragıp Mehmet Paşa getirilmiştir.Fransa elçisi Verjen (Vergennes) hatıratında Bahir Mustafa Paşa'nın azli sebebinin bilinmediğini ve Babıâli'ye gelen hattı hümâyunda ihmalkârlığından şikâyet edildiğini yazdığı gibi, yine Fransa elçisi, Şehzade Mehmed'in vefatından beri sadr-ı âzamın gayet metin göründüğünü beyan ettiğine bakılırsa, azlinin herhalde şehzadenin ölümü dolayısıyla halkça vaki infialden ileri geldiği zannolunur. Mallarının müsadere edilmemesi de dikkati çekmiştir. Yeni sadrâzam Koca Ragıp Paşa, kendisi hakkında pâdişâha güzel tavsiyede bulunan Bahir Mustafa Paşa'nın sürgünde kalmasını istemeyerek onu bir fermanla taltif ettirdikten sonra bir memuriyete tayin kılınacağını müjdelemiş, ve bundan başka menfasını da Midilli'ye naklettirdikten sonra Ağrıboz muhafızlığı ile Karlıeli sancağına tayin ettirmiştir (1170 Zilhicce - 1757 Ağustos).Bahir Mustafa Paşa 4 Şevval 1171 - 11 Haziran 1758'de Mısır valisi olup 1173 Zilkade - 1760 Haziran'da oradan azlolunarak Cidde valisi olmuş ise de, gitmek istemeyerek Mısır'da oturmuştu. 1175 Cemaziyelâhır'da (1762 Ocak) Halep valiliğine naklolunmuş, fakat katledileceğinden korkarak Halep'e gitmeyip Mısır'da Bulak mevkiine çekilmiş ise de, kendisine teminatı havi gönderilmiş olan 1175 Zilkade sonu (1762 Haziran) tarihli bir fermanla Mısır defterdarını yerine bırakarak ehemmiyeti nedeniyle çöl ağzında bulunan Halep'e hemen hareket etmesi emrolunmuştur.Bahir Mustafa Paşa'nın katlden korktuğu şey, kuvvetli ihtimale göre III. Osman'ın emriyle boğdurulan Şehzade Mehmet'in katline muvafakat etmiş olmasıdır. Bu sırada III. Osman ölmüş ve hükümdarlığa bir takım ilâçlarla kendisini zehirlenmekten koruyan Şehzade Mehmed'in kardeşi III. Mustafa geçmiş bulunuyordu.Bahir Mustafa Paşa 24 Rebiulâhır 1177 - 1 Kasım 1763 de Hâmid Hamza Paşa'nın yerine üçüncü defa vezir-i âzam olarak Haleb'den gelerek mühr-i hümâyunu alıp daha sonra da III. Mustafa'nın kızı Şah Sultan'a namzed olmuştur.Hâdikatü'l-Vüzera zeyli'nin zeyline göre kararsız, cesur, hasut, hiyle ve hud'aya mail olup hakkında pâdişâhın emniyeti kalmadığından üç defa o makamı işgalini çekemeyenlerin tesirleriyle 7 Şevval 1178 - 30 Mart 1765 de mühr-i hümâyun alınarak iki gün saraydaki Topkapı mevkiinde haps ve bazı sual ve cevaptan sonra Midilli adasına sürgün edilmiş ve yerine Muhsinzâde Mehmet Paşa sadrâzam olmuştur.Bahir Mustafa Paşa bu son sadaretinde vezir-i âzamların haslarından olan Kıbrıs varidatına zam yaparak oranın karışıklığına sebeb olduğu gibi paraya olan hırsı sebebiyle gerek İstanbul'da ve gerek diğer vilâyetlerde birer vesile ile suçlandırma suretiyle aldığı paraları bazı binalara sarf eylediği pâdişâh tarafından haber alınması üzerine ahvali teftiş ettirilmiştir. Sadr-ı âzamın bu halleri meydana çıktığı zaman III. Mustafa nazikâne kendisini ikaz ve tenbih eylemesine mukabil bir takım tevillerle yaptıklarını saklamak istemişti. Kendisinden mühür alındıktan sonra azli ile iktifa olunacak iken İstanbul'dan uzaklaştıktan sonra aleyhinde şikâyetlerin yağdırılması üzerine bu halden müteessir olan pâdişâh, arkasından kendisini Midilli'ye götürmeye memur Kelleci Osman Ağa'ya bir bostancı hasekisi ile gizlice hatt-ı hümâyun gönderip katlini emreylediğinden, 1178 Zilkade (1765 Nisan) da Middili'de boğularak kesik başı İstanbul'a getirilip teşhir edildikten sonra Otakçılar tarafında yaptırmış olduğu Nakşibendi tekkesine gömüldü.

 

III. Osman, şehzadelerin büyüklerinin katilleri için bazı sadr-ı âzamları yoklamış ve bu arada Hekimoğlu Ali Paşa'ya fikrini açmış ise de, her şeyi göze alan bu büyük vezir, teklifi red etmişti. Bunun gibi aynı teklif ikinci sadaretinde Bahir Mustafa Paşa'ya yapılmış ve bunun neticesinde 29 Rebiulevvel 1170'de şehzadelerin en büyüğü olup kırk iki yaşında bulunan ve güzide bir şehzade olan III. Ahmet'in oğlu Mehmed acımasızca şehid edilmişti. Bahir Mustafa Paşa'nın Mısır'dan Cidde'ye naklinde kendisine gönderilen fermanda görüldüğü üzere, bazı vesveseye tâb'an oradan ayrılmaması ve Halep'e naklinde de aynı suretle korkması Şehzade Mehmet'in ölümüyle alâkalı göründüğü gibi, Fransa elçisinin de kaydı ve Hadikatü'l-Vüzera zeyli'nde Bahir Mustafa Paşa'nın tercüme-i halindeki mütalea sadrâzam hakkındaki şüpheleri teyid ediyor. III. Mustafa belki biraderi Şehzade Mehmed'in ölümünde rolü olan Bahir Mustafa Paşa'dan bu suretle öc almıştır.Bahir Mustafa Paşa yukarıda adı geçen. Nakşibendi tekkesini birinci sadareti esnasında ve 1166 H. - 1753 M. senesinde yaptırtmış ve yanmış olan bazı mescitleri tamir ettirmiştir. Yeraltı camii'nde Emeviye ordusuyla Bisans'a gelerek burada vefat ettiği rivayet edilen üç kabri meydana çıkarttırarak burasını cami haline koydurmuştur. Bahir Mustafa Paşa'nın nazımla da ilgisi vardı.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.