Ne var ki Lozan anlaşması ile Misak-ı Milliye’nin çizdiği sınırlar içerisinde gösterilmesine rağmen bazı topraklarımız bize verilmemiştir. Bu toprakların başında Kuzey Iraktaki Musul, Kerkük, Süleymaniye bölgesi ile bugünkü Hatay vilayetini oluşturan topraklarımızla Yunanistan’ın elindeki Batı Trakya topraklarıdır.
Hatta bir tuhaflık daha vardır. Oda bir ara elimize geçmesine rağmen Batum’da tekrar bizden alınmış Sovyetler Birliğine dahil Gürcistan’a verilmiştir. Türk halkı bu toprakların sınırlarımız dışında kalmasını bir türlü gönülden kabul edememiş buna gönlü razı olmamıştır.
Hatta bunu türkülerle dile getirmiştir. Mesela;
Musul’u almadan İnmem atımdan
Daha kıymetlidir, O hayatımdan
Hop söyle Musul nerde, Selanik nerde
Hop nerde Musul nerde Atina nerde
Şeklindeki ifade bu türküden aklımda kalan birkaç mısradan ibarettir. Musul ve Kerkük bölgesini Batı Trakya’yı ve onun önemli merkezi olan Selanik’i unutmayı dile getiren Türk toplumu kendinden koparılan Batum’u da hiçbir zaman unutmamıştır. Onu da türkülerle yad etmeyi sürdürmüş,ona özlemini türkülere dökmüştür.Mesela;
Yavuzun direkleri altundandur altundan
Kız nasıl geçeceğum o şereflu Batumdan
Gibi ve ya;
Gideyerum Batu’ma, Batu’mun batağına
Kız Allah’ı seversen al beni otağına
Gibi türkülerle Batum’a hasret ve özlemini bugüne kadar aksettirmiş dillendirmeyi sürdürmüştür. Ne yazık ki Misak-ı Milliye’yi ortaya koyduran Mustafa Kemal o zamanın şartları uyarınca Misak-ı Milliye’yi Lozan’da tam anlamıyla gerçekleştirememenin üzüntüsünü muhakkak hissetmiş ve yaşamış bir liderdir.
Nitekim ilk fırsat ortaya çıktığında ölümünden hemen önceki yıllarda bu eksikliği bu yarım kalmış hedefini gerçekleştirme yolunda ilk önemli icraatına girişmiş bugünkü Hatay topraklarını yani Antakya vilayetini Türkiye topraklarına dahil ettirecek icraatları gerçekleştirmeye yönelmiştir.
Ve nitekim onun çalışmaları sonucunda önce bağımsız olan Türkiye Cumhuriyeti yanında İkinci bağımsız bir Türk Cumhuriyeti haline gelen Hatay Cumhuriyeti kendi meclisinin aldığı kararla Türkiye sınırlarına katılmayı kabul etmiş ve böylece Lozan antlaşması ile sınırlarımız dışında kalan Misak-ı Milliye dahil önemli bir toprak parçası hudutlarımız dahiline katılmak imkanını bulmuştur.
Hatay toprağı sınırlarımız içerisine alınırken diğer sahalar Misak-ı Milliye sınırları içerisinde olmasına rağmen sınırlarımız dışında kalmayı sürdürmüşlerdir. Ne var ki aslında Mustafa Kemal Musul ile Kerkük bölgesini Hatay’dan daha öncelikle halletmek için hazırlıklarını yapmış icap ederse kuvvet kullanmayı bile göze alacak şekilde hareket etmeye hazırlandığı sırada şeyh Sait ayaklanması dediğimiz ayaklanma patlak vermiştir. Devam edecek…