güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

MİLLİYETÇİLİK VE ÜMMETÇİLİK AYNI ŞEY DEĞİLDİR

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:48
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:48

Osmanlı padişahlarının ve diğer İslam devleti yöneticilerinin pek çoğu yaşadıkları dönemde kullanmışlar akılları sıra İslam kitlesini tek bir milletmiş gibi arkalarına aldıklarını desteklerini temin ettiklerini düşünmüşlerdir. Tarihi süreç bu kabulün yani İslam kitlesinin tekbir millet oluşunu kabul etmenin doğru olmadığını her zaman ortaya koymuştur. İslam kitlesini tek millet kabul eden milletler belirli bir zaman sonrasında İslam kitlesini oluşturan milletlerin bir biri ile mücadeleye girişi ayrılmamalarını mevcut devletin parçalanıp yıkıldığını görmüşlerdir.  Endülüs Emevi, Abbasi, Selçuklu, Eyyubi, Osmanlı devleti de bu kabule dayanarak kendilerini parçalanmaktan yıkılmaktan tarih sahnesinden silin metken kurtaramamışlardır. Şunu da belirtmek isterim ki Türk milleti kelimesi yerine benim milletim tabirini kullanan hiçbir kıtasında mısrasında Türk milleti kelimesine rastlanmayan İstiklal marşımız da ulusal marşımız olmasına rağmen ilsem ümmetini bir millet kabul eden bir zihniyetin seridir diye düşünmekteyim. Cumhuriyet Türkiye’sinde ortaya çıkan yeni tarih, dil ve Türkçülük anlayışı akımları sonrasında millet içinde olduğu hatadan uyandırılmış ve bu davranışı yani İslam ümmetini Türk milleti kabul etme anlayışından kurtarılmıştır. Bunun sonucunda İslam dini bayramlarının yanında Türkçülük bayramı gibi bayramlar özel günlerde kutlanmaya başlanmış hatta ülkemizde Türk milliyetçiliğini İslam ümmetçiliğinden ayrı gören bu görüşü kendileri için prensip kabul eden parti veya partilerde siyesi sahnemizde görülemeye başlamıştır. Millet kavramını İslam ümmeti ile aynı görme düşüncesinden kurtulan sadece Türk milleti unsurları olmamış kendisini Türklükten ayrı millet kabul eden gruplarda kendilerine farklı adlarla yeni millet grupları oluşturmaya başlamışlardır. Nitekim Kürt milliyetçilerinin hatta Tatar ve Çerkez milliyetçilerinin İslam ümmetliğini kendi milletleri görme eyleminden sıyrılıp yeni adlarıyla millet olduklarını beyan ettiklerini görmekteyiz. Hatta Kürt milliyetçilerinin bir kısmının suç oluşturtabilecek beyanlar kullanabilecek Kürt partileri diye bileceğimiz partilerle siyaset sahnesinde boy gösterdiklerini görmek mümkün olmuştur düşüncesindeyim. Ne var ki ülkemizde bu gelişmelerin aksine son dönemlerde farklı eski zihniyete yönelik gelişmelerde görülmeye başlamıştır. Bunun sonucu olarak ülkemizde eskiden olduğu gibi İslam ümmetlerini tek millet kabul eden devletimizin kurucusu tekmillet kabul eden düşünce sahibi ve onların oluşturduğu partilerde siyaset sahnesinde görülmeye başlamıştır. Şahsi görüşüme göre diye bilirim ki ülkemizin son dönemlerinde İslam ümmetliğini milliyet gören bireyler hızla artmaya başlamış ve bunlar oluşturdukları partiler ile ülkemizde ki Türk milliyetçiliğini milli görüş adı ile tekrar İslam milliyetçiliği ile aynı görme duruşuna düşüncesine hızla sevk etmeye başlamışlar. Bunun sonucu olarak ta siyaset sahnemizde ümmetçi partiler diye bileceğimiz partiler boy göstermeye toplumumuza hâkimiyet göstermeye başlamışlardır düşüncesindeyim. Ancak bu davranış hatalı bir davranıştır. Çünkü İslam dinini kabul eden bireylerin hepsi Türk milleti mensubu olmadığı gibi Arap acem zenci gibi İslam unsurları da İslam ümmetini oluşturan milletlerdir. Ne tuhaflardır Türkçü olarak kurulan teşkilatlar siyasi oluşumlar bile ortaya çıkan eskiden gelen İslam ümmetini millet kabul eden düşünce tarzlarını gevşetip İslam ümmeti olmayı Türk milleti mensubu olma olarak görmeye başlamışlardır. Bir oranda Türk milliyetçiliği kavramını İslam ümmeti olama anlayışı karşısın korumak amaçlı olarak ortaya atılan Türk İslam sentezi fikrini dahi terk edip ümmetçi zihniyet sahipleri ile aynileşme, birleşme eylemine yönelen Türkçü siyasi oluşumlarda görülmeye başlamıştır. Bunun sonucunda diye biliriz ki artık ülkemizde büyük oranda İslam ümmeti olmayı Türk olma olarak gören bireyler sayısının artığını görmekteyiz. Bu benimseyişin artması hızlanıp ülke halkının tamamına kendini kabul ettirebilir eğer böyle olursa ülkemiz için geçici bir süre için ümmetçi bir zihniyet etrafından bir birleşme söz konusu olsa bile ardından mutlaka karışık olanların görülmesi de söz konusu olabilecektir. Çünkü sosyal ve siyasal, tarihsel gerçeklerin aksine meydana gelen bu birleşme bilimsel gerçeklerin getirisi olan ulusal kimliklerin tekrar ortaya çıkması neticesinde ülkede yeni iç mücadeleler parçalanmalar meydana çıkarması muhtemeldir. Tarih boyunca milliyetçilik, ulusalcılık anlayışına ters olan olarak oluşturulan devletler olarak ister din devleti olsun ister haneden devletli olsun ister birleşik devlet isterse basit devlet olsun mutlaka parçalanıp parçalarından yeni ulusal devletler ortaya çıkmıştır. Nitekim bu gerçeğin en açık göstergesini Osmanlı devleti oluşturmuştur. İslam ümmetini millet kabul etmesine karşılık hayatını devam ettirmemiş bu gün yerinde 30’a yakın farklı devlet oluşmuştur. Sonuç olara vurgulamak isterim ki İslamlık Türklük olmadığı gibi Türklükte her Türk için geçerli değildir. İslamlık farklı Türklük farklıdır. Ülkemiz içinde ve dışında Hıristiyan Türkler mevcut olduğu gibi yakut İslam da olduğu gibi Şamanist Türklerde başka ülkelerde Zerdüşt Türklerde bulunabilmektedir. Bence bizler için Türk milliyetçiliği için esas unsur İslam olmak değil Türk olmak önemlidir. Şunu tekrar vurgulamak isterim ki Türk olmak İslam olmak olmadığı gibi Türk milliyetçiliği de İslam ümmetçiliği ile aynı değildir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.