güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

Kuruluştan Yıkılışa Osmanlı Eğitim Anlayışı

Yazının Giriş Tarihi: 16.04.2021 00:07
Yazının Güncellenme Tarihi: 16.04.2021 00:07

Mesleğe yeni giren gence, şakird (çırak) denirdi. Bu çırak belli aşamalardan sonra başarılı olursa kalfalığa yükselirdi. En az üç yıllık kalfalık döneminden sonra ustalığa yükselmek mümkündü. Ustalığa geçiş töreni görkemli yapılır; usta olan kişi peştamal kuşatma (şed) ile dükkan açma hakkını elde ederdi. Osmanlılarda usta-çırak, usta-kalfa arasındaki ilişki baba-oğul arasındaki sevgi ve saygıya dayalı ilişkiye benzerdi.

Ahilik üyeleri arasında mükemmel bir dayanışma söz konusu idi. Fütüvvetname adı verilen ve kendi aralarındaki düzeni sağlayan yasaları vardı. Buna göre yasaya uymayanlar cezalandırılırdı. Genellikle bu cezalar dükkan kapatma, selam ve yardımı kesme, ikram yapmama gibi cezalardı.

Ahilik teşkilatı, kapitülasyonlar ve Avrupa’da oluşan Sanayi Devrimi sonucu çözülmeye başladı. Aruk el emeği ile üretilen mallar, yerini sanayileşen yabancı mallara bıraktı. Loca teşkilatı varlığını yine de 1912 yılına kadar sürdürdü.

6.Batı Tarzında Açılan Okullar

Osmanlı Devleti’nde XVI. Ve XVII. Yüzyıllarda bütün kurumlarda görülen gerileme, eğitim ve öğretim alanlarında da kendini gösterdi. Eğitim alanında çağın gereklerine uygun düzenlemeler, XVIII. yüzyıla kadar gerçekleştirilemedi. Bu alanda yeniliklere ancak XVIII. yüzyıldan itibaren başlanabildi.

Osmanlılarda Batı tarzında açılan okulların ilk defa askeri alanda kurulduğu görülür. Bunun nedeni Osmanlı Devleti’nin Batının üstünlüğünü ilk olarak askeri alanda hissetmesidir. Osmanlı ordusunun savaşlarda uğradığı başarısızlıklar, askeri kurumların yetersizliğini ortaya çıkardı. Askeri eğitimde düzenleme yapmadan ıslahatların başarılı olamayacağını anlayan bazı devlet adamları da batı tarzı okul açma yoluna gittiler. Bu okulların bazıları şunlardır;

Askeri Amaçlı Açılan Okullar

Mühendishane-i Bahri-i Hümayun (1773): III. Mustafa zamanında Batı tarzında açılan bu okulun amacı, ordu için deniz subayı ve mühendis yetiştirmektir. Bu okulun adı Cumhuriyet döneminde Deniz Harp Okulu olarak değiştirildi.

Mühendishane-i Berri-i Hümayun(1793): III. Selim döneminde açılan bu okulun amacı kara subayı yetiştirmektir. Kurum, I. Dünya Savaşı’na kadar varlığını devam ettirmiştir.

Tıphane-i Amire ve Cerrahhane-i Mamure (1826): II. Mahmut döneminde, ordunun doktor ihtiyacını karşılamak için kuruldu.

Mekteb-i Fünun-ı Harbiye (Harp Okulu)(1834): II. Mahmut döneminde, Asakir-i Mansure-i Muhammediye ordusuna subay yetiştirmek için kuruldu.

Rüştiyeler(ortaokul) ve İdadiler(lise): 1835’te Harp; Okuluna öğrenci yetiştirmek için askeri liseler; askeri öğrenci yetiştirmek için kuruldu.

Sivil Öğretim Kurumları

Darülfünun: Bugünkü anlamda bir yüksekokul olup 1845’te kurulması kararlaştırıldı. 1863’te resmen açılması beklemeksizin konferans şeklinde serbest derslere başladı. 1869’da Maarif-i Umumiye Nizamnamesi ile tekrar açıldı. Öğrenim süresi üç yıl olan bu okula, öğrenciler sınavla alınıyordu. Okul edebiyat, hukuk, riyaziye(matematik) ve tabii bilimler alanında öğretim verdi. 1900’de Darülfünün-ı Şahane’ye çevrilen okulda tıp, ilahiyat ve filoloji bölümleri de açıldı. 1933 yılında okul, bugünkü İstanbul Üniversitesine dönüştü.

Darülmuallimin (Öğretmen Okulu-1848): İstanbul’da açılan okulun amacı, öğretmen yetiştirmekti. İlk müdürü Ahmet Cevdet Paşa’dır. Kız rüştiyelerinin açılması ile 1870'te bayan öğretmen yetiştirecek Darülmuallimat Okulu da faaliyete geçti.

Darülmaarif (1849): Rüştiyelerle Darülfünun arasındaki kademe, bugünkü liselerin dengi sayılabilecek ve aynı zamanda devlet memuru yetiştirmek için kurulan bir okuldu.

Mekteb-i Mülkiye(1859): İstanbul'da açılan okul kaymakam ve nahiye müdürü gibi idari personel yetiştirmeyi amaçlamıştır. Bugünkü Siyasal Bilgiler Fakültesi'nin temelini oluşturmuştur. Devam edecek…

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.