güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

Kurtuluş Savaşı’nın Kahraman Makedonyalıları

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:47
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:47

Kıymetli okurlarım,

Geçirdiğimiz 17 Şubat pazartesi günü Bandırma’mızda ve bölgemizde doğru dürüst herhangi bir anma seremonisine sahne olmadıysa bu bölge halkımızın Kurtuluş Harbi kahramanlarına değer vermemesinin Kurtuluş Harbi tarihini bilmeye, öğrenmeye önem vermemesinin önemli delillerinden birisidir. Bilmiyorum bu gün adını taşıyan Hamdi Bey yerleşiminde onun ölümünün 100. Yıldönümü hatırlanmış İstiklal Harbi başında milletin ve vatanın kurtuluşu için kanını ve canını feda etmiş Köprülü Hamdi Bey anılmış mıdır?

Anılmışsa da kendisine sevgileri dolayısıyla eski adını değiştirip onun adını yerleşim yerlerine veren vefakâr insanların bugünkü torunlarına minnet hislerimi dile getiririm. Ama şurası vardır ki Köprülü Hamdi Bey namı diyar Edremit Kaymakamı Hamdi Bey milletimizin yetiştirdiği ve sahip olduğu kahraman, vatanperver vatanı ve milleti uğruna canını seve seve veren yiğitlerimizin başında gelmektedir.

Çünkü görevde bulunduğu Edremit’te Kuva-yi Milliye denilen teşkilatı meydana getirip harekete geçiren çalışır hale getiren o olduğu gibi Balıkesir Kongresi ile teşkilatlanan Balıkesir’deki vatanın kurtarılışı milletin özgür kılınması yolunda, direnme yolunda, mücadele yolunda örgütlenmeye çalışanlara düzenleyip başardığı meşhur Akbaş baskınıyla büyük oranda silah ve cephane temin etme yoluna giden bu çalışması nedeniyle başta İngilizler olmak üzere işgal devletlerini huzursuz ve rahatsız edip Güney Marmara’da karışıklıklar çıkarmalarına, işgallere girişmelerine fırsat yaratan da odur.

Onun gerçekleştirdiği Akbaş baskınıyla elde edilen silah ve cephanenin Mustafa Kemal ve arkadaşları gibi düşünenlerin vatanın kurtuluşu yolunda çalışmaya yönelenlerin yani Kuva-yi Milliye’cilerin eline geçmesinden korkan İngilizler önce kendi silahlı güçleriyle bu işi takibe yönelmişler. Hatta bu yolda silah kullanarak, asker kullanarak Biga, Bandırma gibi yerleri işgal etmişler. Buralara asker veya harp gemileri yollamışlardır. Nitekim Bandırma 1 Şubat – 11 Şubat 1920 günleri arasında bu sebeple İngiliz işgalinde kalmış, Bandırma ve çevresi halkının direnişi nedeniyle İngilizler Bandırma’yı boşaltmak zorunda kalmışlardır.

Ama İngilizler Akbaş’tan kaçırılan silah ve cephanenin peşini bırakmamışlar. Kendi kontrollerindeki İstanbul hükümetini Damat Ferit Paşa hükümetini ve onun emriyle kışkırtılan isyancıları kullanarak bu silah ve cephaneyi ele geçirmeye yönelmişler, bu şekilde sonuç elde etmeye çalışmışlardır. Onların bu yoldaki çalışma ve istekleri Güney Marmara bölgesinde Anzavur isyanı denilen isyanları ortaya çıkarmış ve bu isyanlar neticesinde İngilizler ve Osmanlı hükümeti Akbaş’tan kaçırılan silah ve cephaneyi ele geçirememişlerse de bu silah ve cephanelerin büyük miktarının imhasına olanak yaratmayı başarmışlardır.

Dolayısıyla Akbaş baskını çok güzel planlanıp başarılsa da Kuva-yi Milliye lehine tam manasıyla yarar sağlayan bir icraat olmaktan çıkarılmıştır. Gerek Kuva-yi Milliye’nin Ege bölgesinde Edremit, Burhaniye sahalarında gerekse Güney Marmara’da oluşmasında, silahlanmasında gerekse İngiliz teşvikiyle bölgede çıkarılan Anzavur isyanları sırasında Anzavur ve onun isyancıları, çapulcularıyla mücadelede öncülük eden hatta bu yolda canlarını veren Makedonya kökenli üç değerli Türk evladı dikkat çekmektedir. Bunlar Kuva-yi Milliye’ci olarak bölgede tanınmış, takdir edilmiş kişiler olmasına rağmen ne yazık ki bugünkü nesillerimiz bu şahsiyetleri gereği gibi değerlendirmekte kusur göstermekte bırakın onları anmayı onlardan haberleri yokmuş izlenimini veren bir görüntüyü sergilemektedirler.

Oysa bu üç şahsiyet yurdumuzun kurtuluşu bugünkü cumhuriyetimizin kuruluşu için sonlarını düşünmeden göğüslerini o zamanın işgal devletleri yandaşlarına Osmanlı hanedanı ve hükümeti yandaşlığına, soyu ve dini inancı bozuk insan kitlelerinin kurşunlarına göğüslerini kahramanca gererek yürümüş idealleri olan vatan kuruluşu yolunda bu milleti hem Osmanlı hanedanına hem onlara hükmeden yahut hükmedecek olan emperyalist Batı’nın büyük devletlerine köle olmaktan kurtarmak uğruna şehadet şerbetini içmişlerdir.

Ne tuhaftır ki onlar biz ölsek de Kuva-yi Milliye ölmez diyerek ölmelerine karşılık bugünün Türkiye’sinde artık Kuva-yi Milliye fikrinde olan insan sayısı oldukça azalmış gözükmektedir. Buna mukabil onlara kurşun sıkıp onları hunharca canice hislerle katledenler gibi düşünenler ülkede çoğunluğu sağlamaya yönelmiş, hatta iktidara sahip olmaya yönelmiş görünmektedirler. Bu durum onların ve onlar gibilerin binlerce kurtuluş harbi şehidinin kemiklerini sızlatacak bir olgudur. Bu üç Makedonya kökenli şahıs Köprülü Hamdi Bey, Dramalı Rıza Bey, bazılarının Bigalı bazılarının Bandırmalı yahut bazılarının sadece Kani Bey dediği Kani Bey’dir. 17 Şubat’ta şehit edilen Köprülü Hamdi Bey’in yaşam hikayesine kısaca bakmak istediğimizde internet bilgilerinde şu açıklamayla karşılaşırız. Devamı yarın…

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.