güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

Kıbrıs Türkünün Zafer Bayramı’nı Gerçekleştirecek Barış Harekatları

Yazının Giriş Tarihi: 09.09.2024 08:13
Yazının Güncellenme Tarihi: 09.09.2024 08:42

Osmanlı Devleti’nin en güçlü dönemlerinde 300 yıl hakimiyet altında kalan ada 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbinden sonra devletin ayakta kalması adına geçici olarak İngiltere’ye devredilmiştir. Fakat I. Dünya Savaşından yenik ayrılan Osmanlı Devleti Lozan Antlaşması (1923) ile Kıbrıs adasını tamamen İngiltere’ye bırakmak zorunda kalmıştır. İngiltere, adanın egemenliğini ele geçirse de ada sakinleri olan Rum ve Türk tarafları aralarında sağlıklı bir iletişim kurulamamıştır.

Ada İngiltere’nin eşline geçtikten sonra İngiltere adadaki hakimiyetini sürdürebilmek için ve adada oluşturduğu üstleri koruyabilmek için adanın tek bir toplum eline geçmesini hele hele de Türk toplumunun adada etkin olmasını istemediği için Rum ve Türk toplumlarının sürtüşmesini hızlandırabilecek farklı davranışalar sergilemeye yönelmişti. Adada çoğunluk gibi gözüken Rumlar İngiliz siyasetine uygun olduğu için İngiltere kendi hakimiyetinde iken ada Rumlarını kendi siyasetine uygun görüyordu.

Tarihler 1931 yılını gösterdiğinde adadaki Rumlar artık Türklerden ayrılmak istiyorlardı. İşte bu tarihten sonra Rumların Yunanistan ile birleşme (ENOSİS) planı devreye sokuldu. Dünya, II. Dünya Savaşıyla yerle bir olurken Yunanistan’ın adayla birleşme gayeleri daha da artarak devam etti.

15 Ocak 1950 tarihinde Rum Kilisesi tarafından yapılan seçimle Rumların %96’sı Enosis’i kabul etti. İngiltere bu birleşme kararını reddetmiştir. Yunanistan birleşme isteğini 1954 tarihinde BM gündemine taşıdı. Yunanistan’ın bu kararının ardından adada Türklere karşı bir şiddet furyası başlatıldı. Yunanistan diplomatik olarak başarıya ulaşamayınca adadaki Türklere karşı adaya Albay Grivas tarafından 1955 tarihinde “EOKA” kuruldu.

Bütün bu ele geçirme planlarının ardından İngiltere, Rum halkı kadar Türk halkının da kendi geleceğini tayin etme hakkının olduğunu açıkladı. 1955-1958 tarihinde EOKA Türklere karşı şiddet eylemlerine devam edince 33 Türk köyü boşaltılmak zorunda kaldı. Artık huzur ve selametten eser kalmayan adada Türkler de “taksim” yapılmasında yana tavır almışlardı. Türk-Yunan tarafları arasında müzakere çalışmaları başlamıştı.

11 Şubat 1959 tarihinde taraflar arasında Zürih ve Londra Antlaşmaları imzalandı. Antlaşmaya göre taraflar ortak bölge, iki toplumun ortaklığı ve bağımsızlık konularında hükümler İngiltere, Yunanistan ve Türkiye tarafından garanti altına alınmıştı. İngiltere tarafından sağlanan antlaşma sonunda 1960 tarihinde Kıbrıs Cumhuriyeti resmen kuruldu. Bu antlaşma ile adada iki taraflı bir hükümet gayesi ile uluslararası hukuk kuralları ile teminat altına alınmış oldu.

Bütün bu çabalara rağmen Rumlar adadaki huzur ortamı ve 1960 Cumhuriyetine yaşama şansı vermiyordu. Dönemin Cumhurbaşkanı olan Makarios 1960 Anayasasının olması gerekenden daha çok Türk tarafına tavizde bulunduğunu iddia ederek 13 maddelik değişikliği Cumhurbaşkanı Dr. Küçük’e iletti. Türk Devleti ve Kıbrıs Türk yönetimi 16 Aralık 1963 tarihinde iletilen 13 maddelik öneriyi reddetti. Teklifin reddedilmesi üzerine Rum tarafı 5 gün sonra sistematik olarak Türklere şiddet uygulamaya başladı.

Bu dönemde uygulanan “Akritas Planı” adayı ele geçirmek değil adayı Türklerden sonsuza dek temizleme ve bir etnik soykırım mücadelesiydi. Plan adım adım uygulanmaya konulduğunda 300.000 ada Türkü adanın toplam %3’üne tekabül eden bir bölgede sıkışmaya başladı. Türklere yapılan zulüm ve mezalim artarak devam ediyordu. 1963’te devam eden etnik temizlik politikası ve Kanlı Noel’den sonra adada üç devletin ortak askerlerinden oluşturulan 27 Aralık 1963 tarihinde “Barışı Koruma Kuvveti” oluşturulmuştu. 30 Aralık 1963 tarihinde adaya müdahale edildi ve İngiliz General tarafından adayı Lefkoşa’dan ikiye ayıran “Yeşil Hat” belirlendi. Buna ek olarak BM Güvenlik Konseyi (4 Mart 1964) tarafından adaya Barış Gücü konuşlandırılması kararı alındı. Tabiî ki tüm bu gelişmelerin ardından Yunanistan adadaki asker mevcudunu 200.000’e çıkarmıştı. Tüm bunlar Rum ve Türk halklarının arasındaki uçurumu derinleştirmişti.

1967 yılında Yunanistan hükümeti tekrar el değiştirince hükümet ENOSİS’e ulaşmak için tekrar harekete geçti. Fakat Türk Devleti ile mutabakat sağlanamayınca Kıbrıs’ta bulunan Boğaziçi ve Geçitkale köylerine saldırmaya başladılar. Saldırıların hemen ardından Türkiye adaya müdahale hakkını belirteceğini açıkladıktan sonra Yunanistan askeri güçlerini adadan çekti. Makarisos adanın Türklerden ancak ekonomik yıpratma ile alınabileceğini savunurken karşı grup ise EOKA lideri Nikos Sampson etrafında toplanarak Makarios’u devirdiler. Devam edecek…

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.