İstanbul dediğimizde ülkemizin en büyük şehri aklımıza gelir bununla da kalmaz ülkemizin giyimden yaşayışa yemekten davranışa en modern görüntülerin sergilendiği bir şehrimiz aklımızda görüntülenir haki katanda yakın zamana kadar biz Türkler için İstanbul demek medeniyet demek olmuştur İstanbul demek yaşamak demek olmuştur öyle ki kibarlığı öğrenmesini istediğimiz arkadaşlarımıza hitaben arkadaş buradan başka İstanbul yok diye vurgu yapmış ve onun medeniyeti ancak burada öğrenebileceğini dile getirmişizdir sadece bu kadar mı? memleketinde çalışma imkanı bulamayan kişilere ise git İstanbul’un taşı toprağı altındır demiştir yaşaması imkan sağlamak üzere yaşamayı öğrenmesi için modernleşmesi için İstanbul’da yönlendirmişizdir hakikaten İstanbul yıllarca bu görevi yapmıştır çalışmak isteyen İstanbul’a gelmiş okumak isteyen İstanbul a gelmiş gezmek isteyen İstanbul’a gelmiştir havadan yaşamak isteyen İstanbul’a gelmiştir İstanbul da bu gelenleri bağrına basmış ağırlamış az çok istediklerini vermiştir. Bende yıllar önce İstanbul’a gelip istek ve arzularıma ulaşmak için onun koynuna atılanlardanım okumak üzerek 1965 de gelip 1980 e kadar İstanbul’un bağrında barınmış onun kucağında yetişmişimdir ama bu dönemde İstanbul un çok farkı özellikleri vardır çünkü o dönem İstanbul’unda yaşayan İstanbullu diyebileceğimiz bir kitle mevcuttur ki İstanbul Anadol’unun bağrından kopuk gelmiş olsa da Trabzon’dan Sivas’tan Erzurum’dan Diyarbakır’dan Antalya’dan Ankara’dan İzmir’den Balıkesir’den Edirne’den kopuk gelmiş olsa da İstanbul’a gelmiş olsa da İstanbul’a yaşamına ayak uydurmuşlar İstanbul’un şartlarını uyduran kendine özgü özelliklerini koruyarak yaşamayı sürdüren bir kitle oluşturmuştur.
Bu kitle içerisinde Ermeniler mevcuttur Rumlar mevcuttur hatta Polonyalılar mevcuttur İranlılar mevcuttur Türk toplumunun alt kült gruplarını oluşturan Osmanlını dağılmasından sonra Türkiye Cumhuriyeti hudutlarında kalmış Arap Yahudi zenci gibi kitlereler hep İstanbul’dadır bunlar İstanbul u İstanbul yapan unsurlardır İstanbul deniz ulaşımı ağırlıklı bir şehir İstanbul tarih kokan bir şehirdir benim dönemimim yüksek okulları bile tarihi binalar içerisindedir en basit örnekte İstanbul üniversitesi bu üniversiteye bağlı enstitülerin ve yüksek okulların bulunduğu yerdir kütüphaneler camiler saraylar meydanlar dikili taşlar hep tarih kokar durumdaydı yıllar geçti hedeflerime ulaşıp İstanbul dan ayrıldım ülkenin değişik bölgelerini dolaşıp eğitim camiası için görevler yaptım ben bıraktığımda İstanbul Türk şehriydi Türklük kokan bir şehirdir bu ramazan bir zorunluluk gereği İstanbul’a döndüm ve burada kaldığım sürece Fatih ilçesinde ikamet ettim bu ilçede öğrencilik yıllarımda nezih bir ilçeydi sokaklarında konuşulan kemeleri herkes anlar kimin ne dediğin herkes rahatlıkla anlardı soruyu sorduğumda adresi sorduğumda soru soranları anlamak mümkün değildi hele esnafı Türk dışın esnaf görmek yerli azında esnaf görmek imkansızdı.
Son kaldığım da Fatih ilçesine baktığımda şaşırmıştım sokaklarda peçeli çarşaflı sarıklı cüppeli bir sürü insanın Arapça Kürtçe konuşan bir sürü insanın dolaştığı hatta aralarında Türkçe konuşan insanın azınlığa düşmüş olduğu bir yerleşim yeri olmuştu şaşırmamak mümkün müydü? Urfa’dan Türkiye’ye Suriyeli suretle fatihe ulaşmış yerleşme imkanı bulabilmiş burada nüfusça çoğunluğu elde edebilme haline gelmişti Arap dediğince sadece Suriyeli akla gelmemelidir. Bunun içinde ıraktan tan gelen Sudi Arabistan dan gelen İstanbul’un her yerinde mevcuttu ne tuhaftır ki İstanbul Suriye’den ıraktan gelen Yezidilerinde Iraklı Kürtlerinde Ermenistan’dan gelen iş çalışan Ermenilerinle hatta ve hatta çeşitli yollara Afrika ülkelerinden gelen bir sürü zenci yaşam sahası durumuna gelmiştir fatihte lokantalar Arap usulü yemekler sunarken belki İstanbul’un başka semtlerinde daha farklı ırkla mevcut lokantaların menüleri sunulmaktadır. sözün kısası İstanbul 1980 sonrası dönemde özelikle son 15 yılda orta doğudan ve Afrika’dan Asya’dan aldığı büyük göçlerle görüntü olarak bile olsa Türklüğü yitirmiş bir görüntü vermeye başlamıştır bence artık İstanbul S.O.S. vermektedir Osmanlıların eski tarihi köşk ve yalıların zengin Araplar alıp yerleşirken fakir Araplarda boş durmamakta özellikle Suriyeliler başta olmak üzere fakir semtleri gecekondu semtlerini ele geçirmekte İstanbul hızlı Araplaşırken bir orta doğu şehrine bürünmektedir. Bu İstanbul’a ne kazandıracak belki İstanbul’a göz yuman yönetimler İstanbul’un geçmiş dönemlerin Beyrut’una şanına döndürmeyi düşündüler. İstanbul onların özellikle Beyrut’un ekonomik açıdan ihtişamlı dönemine ulaşabilse bile kısa zamanda bu yeni nüfusuyla o şehirlerin şimdiki durumuna düşmeye aday bir şehir olacağı muhakkaktır bunun için şimdiden milletçe uyanmalı İstanbul’un Türk olarak kalabilmesi için gerekli tedbirleri alabilmeliyiz sınırlarımızı Afrika ve orta doğu ülkelerine kapamalı İslam kardeşlerimiz adı altında ülkemize girmelerine izin vermeyi haklı sebep olarak görüp göstermeye çalıştığımız bu kitleleri ülkemizde mutlaka tutmaya gerçekleştirmeye çalışmamalıyız. Fatih’in biz Türklere armağanı olan İstanbul’un Türk kalmasını istiyorsak Türk nüfusu azınlığa dönüştürülecek farklı ırkların İstanbul’a göçlerini mutlaka durdurmalıyız yoksa Fatih ilçesinin sergilediği görüntü gibi fatihin adını taşısa bile bu ilçenin Türklüğünü yitirme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu gibi tüm diğer ilçeleri de Türklüğünü yitirmeye yönelecek İstanbul bir Türk kenti değil bir Orta Doğu İslam Kenti durumuna gelecektir.