güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

İSLAMİYETİN İLK MÜDAFAA SAVAŞI

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:48
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:48

Değerli okurlarım, İslam tarihinin ilk müdafaa savaşı 23 şubat 627 tarihinde gerçekleşmiştir. Hz. Muhammed Peygamberliğini ilan ettikten sonra 622 tarihine gelene kadar Mekke’de kalmış Mekkeli kureyşliler İslam dinini yaymak için büyük çaba ve çalışma sarf etmiştir. Hz. Muhammed kureyşin haşimoğulları ailesine mensuptur. Kureyş o devir Mekke’sinin en etkin ve önde gelen kabilesidir. Bu yüzdende Mekke’nin yönetimi haliyle bu kabilenin elindedir. Bütün Mekke zenginliğini ve etkinliğini elinde bulunduran kureyşin en önde gelen aileleri ise siyasal ve ekonomik üstünlüğü elinde bulunduran ümmeyye ailesiyle dinsel ve kültürel üstünlüğü elinde bulunduran haşimoğulları ailesidir. İşte Hz. Muhammed bu haşimoğulları ailesi mensubudur. Haşim oğulları ailesinin başkanı ve Hz. Muhammed’in dedesi olan Abdulmuttelip Mekke’deki Kabe’nin bakımı Kabe’deki putların korunması ve Kabe’nin temizliği konusunda yetkilidir. Bu yüzden Kabe demek bir oranda Abdulmuttelip demektir. Hatta Eblehe olayında ön planda rol oynamış Kabe’yi Allah’ın korumasına havale edecek kadar kendinden emin dirayet sahipliği göstermiştir. Şunu da belirtmek isterim ki İslam inancımıza göre Süleyman çelebinin yazdığı mevlitte de belirttiği gibi Hz. Muhammed’in alnında yer alacak nur İbrahim Peygamberden İsmail Peygambere oradan da belirli aşamalarla Abdulmuttelip’in anlına gelmiştir. Alnında Peygamberin ruhunu taşıyacak vasıf ve özellikteki Abdulmuttelip’in en azından evliya düzeyinde bir kişidir demek yanlış olmayacaktır. Abdulmuttelip’in farklı kadınlardan olan başlıcaları Talip, Hamza, Abdullah, Abbas, Ebulehep gibi çocukları mevcuttur. Bu evlatlarının sayısı kız evlatlarıyla birlikte farklı sayılarla ifade edilmektedir. Hz. Muhammed Abdulmuttelip oğlu Abdullah’ın Medineli evs kabilesinden Amine’nin oğludur. Ayşeoğulları sülalesi İsmail Peygamberden oda İbrahim Peygamberden geldiği belirtilmektedir. İbrahim Peygamber’in Türk Azer isimli babadan olma olduğu söylendiği göz önünde bulundurulursa ondan gelen haşimoğulları haliyle Hz. Muhammedte en tepe köken olarak Türk tür, Turani’dir. Hatta Anne soyu olan soy ile baba soyu büyük dededen birleştiği yolunda ifadeler olduğu hiç olmazsa evs kabilesinin isminin Türkçe Oğuz kelimesinin bozulmasından olduğu yolunda beyanlar bulunduğu düşünülürse Hz. Muhammed Türk kökenlidir. Zaten onun sahabililerin arasında otururken söylediği Türkçe cümleyi duyan sahabelelerin sorması üzerine bu cümle için dedem İbrahim’in lisandır demesi Onun ağzından Türklüğünün dile getirilmesi sayılabilir. Yine çoğunlukla varlığından söz edilen ben Arap’ım ama Arap benden değil. Sözünün de onun Arap olmayıp Türklüğüne delalet kabul edilebilir. Hz. Muhammed Peygamberliğini ilan edip Hz. Hatice ile evlenmesine rağmen 622 yılına kadar Mekke’de kalmış. Bu tarihte Akabe biyatlarıyla Müslümanlığı kabul etmiş Medinelilerin daveti üzerine Ebubekir ile birlikte daha önceden gönderdiği  Müslümanların bulunduğu Medineye göç etmiştir. Bu olaya tarihte Hicret denmiş. Arapların bir başka deyişle İslam Arapların kurduğu ilk devlet Medine’de teşekkül etmiştir. Medine’de bu devletin teşekkül etmesi Mekkelileri rahatsız edince putperest kureyş kabilesi mensupları bir orduyla Medineyi basmak için planlar yapmaya başlamışlardır. Bunun hazırladıkları büyük bir kervanla Şam’a yani Suriyeye gidip mallarını satmaya elde edecekleri karla ordu hazırlamaya yönelmişlerdir. Bunu haber alan Hz. Muhammed Şam’dan dönen kervanın Medine yakınındaki bedir kuyuları önünde ele geçirmek isteyince kervanı kurtarmak için Ebucehil komutasında gelen 900 kişilik kureyş ordusuyla kabaca 300 kişilik İslam ordusu çarpışmış kureyşliler yenilmiştir. Ama değişik yoldan kaçarak Kabeye dönmeyi başaran ebusüpyan yani ümeyye ailesinin başkanı elde ettiği karla 3000 kişilik bir ordu hazırlayıp Medine üzerine yürümüştür. Medineyi terkedip uhut dağı üzerine çekilen Hz. Muhammed kureyşlilerle yaptığı savaşta bir ara bozguna uğrasa da kureyşliler zafere ulaştıklarını sanıp geri çekilince onların peşine düşerek İslamların maneviyatını kuvvetlendirmeyi başarmıştır. Ama Hz. Muhammed’i öldürdüklerini sandıklarından geri çekilip kaçan kureyşliler 627 yılında hazırladıkları büyük bir orduyla tekrar Medine üzerine yürümüşlerdir. Hz. Muhammed bu üstün kuvvet karşısında İslamları ve Medineyi müdafaa etmek için çareler aradığında yeni Müslüman olmuş İranlı sermanı falisi şehrin etrafını hendekle çevirip hendek gerisinde kalarak müdafaa yapmayı tavsiye etmiştir. Aslında bir Türk taktiği olan hendek arasında kalıp müdafaa yapmak sistemi İran’a hakim olan Türklerin İranlılara kazandırdığı bir savaş sistemidir. Hz. Muhammed Medinenin etrafını hendekle çevirirken bizzat kendisi hendek kazmış hatta sökülmesi zor bir kayayı bir balyoz la kendisi kırmıştır. Ve bu taşı kırarken her darbe vuruşunda dile getirdiği şehirlerin fethi bana verildiği dediği şehirlerin fethi daha sonra İslamlar tarafından gerçekleştirilmiştir. İran ve Suriye’nin fethini kasteden Hz. Muhammed buraların fethini görmese de İslamların buralara sahip olacağını dile getirmiştir. Hz. Muhammed’in kazdığı hendek önüne gelen kureyşliler bu hendeği aşamadığınsan medineyi ele geçirememişler. İslamiyet varlığını korumuştur. Ve kureyşin artık saldırı gücü kalmamış. Saldırı gücü İslam kesimin eline geçmiştir. Nitekim bu hendek zaferinden sonra kabaca 3 yıl sonra Mekke fethi edilmiş. İslamiyet Mekke ve Kabe’ye hakim olabilmiştir. Bu hendek savaşının kurtuluş harbindeki sakarya savaşıyla benzerliği mevcuttur. Çünkü nasıl Hz. Muhammed hendek kazıp hendek arkasında müdafaa yapmak şeklinde değişik bir savaş taktiği uygulayarak karşısında Arapları şaşırtmış galip gelmişse Mustafa Kemal’de Sakarya savaşında cephe savaşlarında uygulanan klasik usül hattı müdafaa sistemi yerine sathı müdafa sistemini koyarak yenilik yaparak düşmanı karşısında galip gelmiştir. Üstelik nasıl hendek kazılarak yapılan müdafaa bir Türk savaş taktiği ise bu geri çekilip tutunabildiği yerde tekrar düşmana direnme esasına dayanan sathı müdafaa sistemi de adına kabaca Turan taktiği diyebileceğimiz eski bir Türk savaş taktiğini andırmaktadır. Üstelik her iki savaş sisteminin uygulanması da uygulayanlara rakiplerinin saldırı gücünü ortadan kaldırıp artık saldırma gücünü kendilerine kazandırmıştır. Hendek savaşı dediğimiz savaşta Hz. Muhammed galibiyet kazanırken Medinedeki hemen hemen son Yahudi toplumunuda rahatça diskalifiye etme şehirden sürme imkanı sağlamıştır. Bu yüzden hendek savaşı İslam savaşları içerisinde farklı bir yeri olan önemli bir savaştır. Bugünden 1389 yıl önce Peygamberimizin yaşayıp kazandığı Hendek savaşının şehitleri bugün toprak olmuş gazilerini onunla kıyasladığımız Sakarya savaşının şehit ve gazilerini hürmetle saygıyla anıyor. Hepsine tanrıdan rağmen diliyorum. Hendek savaşının komutanı ve dinimizin Peygamberi Hz. Muhammed’i saygı ve hürmetle, salavatı şerifelerle yad ederek bizleri şefatinden mahrum bırakmamasını diliyorum.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.