Bizler Türk milleti olarak daima iki şeyi karıştırmaktayız bunu ne Avrupa milletleri nede Asya milletleri yapmamakta adeta diyebilirim ki sadece biz Türkler yapmaktayız. karıştırdığımız iki şey daha doğrusu iki konu milliyet ve ümmet kavramlarının maiyetidir. Yeryüzünün bütün milletleri ümmet ve millet kavramlarının birbirinin anlamdaşı olmadığını bilir hemen hemen hiçbir zaman bu iki kavramı kullanmazlar.
Mesela Avrupalılar atıyorum İngilizler kendilerinden bahsederken hiçbir zaman biz Hristiyan milletiz demez yahut bir İngiliz kendinden bahsederken ya da kendisine sorulduğunda sen nesin dendiğinde ben Hristiyan’ım demez. Hemen göğsünü kabartarak ben İngiliz’im der. Oysa aynı şeyi biz Türkler yapmayız. Birisi bize sen nesin diye sorsa hemen İslam’ım veya Müslümanım tabiri kullanır öyle cevap veririz. Bunun sebebi biz Türklerin din duygumuzla milliyetçilik duygumuzu karıştırıp aynı görmemizdir.
Oysa biz, bize nesin diye sorulduğunda türküm veya Türk dememiz gerekir. Bırakın İngiliz’i Fransız’ı Araplar bile aynı soru sorulduğunda çoğunlukla ben Arap’ım demektedir. Zaten bu nedenle olsa gerektir ki Osmanlı devletinde Arap milliyetçiliği bile bizim Türk milliyetçiliğinden önce başlamıştır. Şunu da vurgulamak isterim ki bizi milli şuurumuzdan milliyetçilik duygumuzdan uzaklaştıran yaşantımız Osmanlı dönemindeki yaşantımız olmuştur. Osmanlı hanedan devleti olduğundan Türk milletini milliyetçilik şuurundan uzaklaştırmış Türk olduğunu unutturmaya yönelmiştir.
Öyle ki Türk milletine etrakı bi ıdrak diye hitap eden yönetim Osmanlı hanedanı olmuştur. Bütün bu çabaların ve benzeri çabaların tesiri ile halkımız bugün Türklüğünden önce İslamlığını tutmakta milliyetçilik dendiğinde İslamlığını dile getirip İslam milletindenim demektedir. Bu yanlış bir dile getiriş yanlış bir ifadedir.
Ne tuhaftır ki bugünün Osmanlıcıları da yeni Osmanlıcılar değdiğimiz kitlede aynı amaç peşinde aynı davranış içerisindedir. Bu yüzden halkımızın büyük çoğunluğu Türklüğü yerine İslamlığı övünmektedir. Şüphesiz İslamlık övünülecek bir dindir. Onunla övünürsen aceme Pakistanlıya Hintliğe Malezyalıya Afrikalı zencilere karşı bile kendinde bir ayrıcalık göremez kendini onlardan farklı görüp onlara karşı övünemezsin onlara karşı övünebileceğin tek şey milliyetin değil gerçek İslam’ı uygulayıp uygulayamadığın konusu seni onlardan ayırt edebilir. İşte bu konuda tereddütlerim mevuttur.
İslam’ız diye övünürüz ama bırakın Hz. Muhammed’i 4 halife devrinin İslami yaşantısını bile bugünkü yaşantımıza benzer göremeyiz, aksettiremeyiz çünkü o şahsiyetler olaylar karşısında gerçek İslam’ı davranışları göstermişler bizler ve bizlerden önceki temsilcisi Osmanlıcılar çoğunlukla onların davranışlarını ve hareketlerini gösterememişlerdir.
Bugün bizim İslam Türk tarihinde dünden bugüne hiçbir zaman görmemiz mümkün olmayan olay ve icraatlardan bahsetmek istemekteyim. Bunun için ilk değineceğim olay Hz. Osman’ının hilafet döneminde cereyan eden olaydır. Hz. Ömer’in şehadetinden sonra onun vasiyeti üzerine oluşturulan seçici kurul Hz. Muhammed’in damatlarından Hz. Osman’ı halife seçmiştir. Yaşlı halinde halife olan Hz. Osman emevi soyundan yani Ebu Süfyan sülalesinden bir şahsiyettir. Kendinden önce ki Ebu Bekir ve Ömer dönemindeki adil ve hakkaniyetli yönetimi gösterememiş onlar laik olana laik olduğu görevi verirken Hz. Osman yakınlarını ve Emevi soyundan olanları kayırmaya ön planda tutmaya başlamıştır.
Bunun neticesi olsa gerektir ki ülkede huzursuzluklar başlamış yüksek sesle tepkiler dile getirilme söz konusu olmuştur. Nitekim bu tür icraatlar nedeniyle olduğunu söylenen bir isyanın başlaması söz konusu olmuş 50 küsür kişilik isyancı grubu Mısır’dan devletin başkenti Medine’ye gelmiştir.
Gelen bu grup isteklerini halife Osman’a iletmişler ondan halifeliği bırakmasını istemiştir. Ordu harpler nedeniyle Medine dışındadır. Görünürde halifeyi koruyacak kuvvet yoktur. Bu nedenle istekleri reddeden halife Osman evine kapanmıştır. Gelen isyancı grup evini kuşattığın da Medine ileri gelenlerinden bazıları Hz. Osman’a ya emir emret Medine halkını silahlandıralım bu isyancılarla savaşa çağır savaşalım onları püskürtelim teklifinde bulunmuştur.
Gel gör ki Hz. Osman’ın İslam anlayışının İslam inancının büyüklüğü böyle bir davete onu yanaştırmamıştır. İslam halkı İslamcılarla çarpışmaya çağırıp kendini kurtarmak uğruna Medine halkına yada İslam insanlardan ölümler olmasın diye İslam kanı dökmesin diye Medine halkını isyancılarla dövüşmeye kendini kurtarmaya çağırmayan Hz. Osman Hz. Ali ve oğulları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in büyük gayretlerine rağmen isyancılar tarafından evinde Kur’an okurken şehit edilmiştir.
Halkı yardıma çağırmayarak kendini kurtarmak için İslam kanı döktürmeyen İslam halkı birbirine kırdırmak istemeyen Hz. Osman böylece amacına ulaşmış İslam halk birbirini kırmamış İslam kanı dökülmemiştir. Sadece Hz. Osman’ın kanı dökülmüş ülke birliğini bozmamak uğruna kendisi şehitlik mertebesine yükselmiştir. Onun bu davranışının benzerini İslam tarihinde İslam Türk tarihinde hele hele Osmanlı tarihinde ve diğer Türk tarihinde görmek mümkün değildir. Devam edecek…