güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

İslam Dinine Göre Olmaması Gereken Davranışlar

Yazının Giriş Tarihi: 28.02.2022 00:04
Yazının Güncellenme Tarihi: 28.02.2022 00:04

Bütün bunlara dayanarak diyebilirim ki İslam bireyler bilhassa tarikat ehli kişiler normal yaşamlarında yönetsel ve siyasi tercihlerinde yalan söyleyen yalan söylemeyi alışkanlık haline getiren yalanla kendine çıkar sağlamayı esas alan buna rağmen kendilerini halis İslam göstermeye çalışan yalancılara karşı daha dikkatli olmalı onlara destek olmaktan arka çıkmaktan dolayısıyla onların suçlarına ortak olup bir oranda İslam’ın istemediği özelliğe sahip kişiler durumuna düşmekten uzak durmalıdırlar kanaatindeyim.

Kaldı ki gerek İslam dünyasında gerek ülkemizde yalan söylemeyi olmadıkları gibi görünmeyi başkalarına iştira atmayı bu yolla amaçlarına ulaşmayı İslam’a uygun gören İslam dinine göre mubah sayan siyasetçilerle yöneticilerle liderlerle dolu görüntüler arz edebilecek durumdadır. Öyle ki bazı bireyler amacına ulaşabileceksen Hıristiyan veya Yahudi görünümü bile gösterebilirim.

Onların kıyafetleriyle dolaşabilirim, onlarla aynı safta birleşebilirim diyebilecek bireyler de İslam toplumlarında ve ülkemizde mevcuttur. Bu gibi bireylerde şüphesiz her şeyi amaçlarına uymak için mubah saydıklarına göre yalan söylemeyi, gıybette bulunmayı, iftira atmayı da mubah sayacaklardır. Onlara göre bu suçlar günah olmayacak ve kendilerinin işledikleri bu suçu günah göstermemek için İslam bireyleri bu suçların günah olmadığı yolunda inandırmaya çaba ve gayretleri de görülebilecektir. Bu gibi durumlarda İslam bireye düşen bu gibilerin kandırmalarına sahte hadislerine, sahte hadislerine kanmadan Kuranın hükümlerine gerçek hadislere bağlı kalmak yalanın gıybetin ve iftiranın suç olduğunu kesinlikle bilmek ondan ve onu işleyenlerden uzak durmak olacaktır.

Şurası da bir gerçektir ki daha önce de belirttiğim gibi yalan, gıybet, iftira suçları Yahudi dininde onların on emrinde Tevrat’ında da Hristiyanların İncil’inde de yasak olduğuna göre bu dinlerin inanışa sahip bireyler de aslında bu olgulardan uzak durmak durumunda olmak mecburiyetindedirler.

Büyük oranda aslında bu camialarda bu olgulardan daha uzak durulduğunu gözlemlemek ne yazık ki bugünün dünyasında daha büyük olasılıktır. Bu da gösterir ki yala, gıybet ve iftiradan uzak durmak sadece İslam olmanın gereği değil aynı zamanda insan olmanın gereğidir.

Öyleyse insan olduğunu iddia eden gerek laik gerek dindar İslam hükümlerine sıkı sıkıya bağlı yaşam tercih eden bireylerimiz olsun yalan söyleyenden gıybet yapandan iftira atandan uzak durmalı ona onay ve destek vermek bir yana ona ve onu destekleyenlere selam bile vermekten uzak durmalıyız çünkü bu iç olgu toplumuzu içten parçalayacak dinimizi içten parçalayacak üç kötü alışkanlık, üç kötü uygulamayı getiren davranıştır.

Son olarak şunu vurgulamak isterim ki bugün İslam dünyası bir çok parçalara ayrılmış bir birini yiyen bir biriyle dövüşen gruplar halinde bulunuyorsa ülkemiz de gelecekte bu duruma düşme tehlikesiyle baş başa bulunuyorsa bütün bunların müsebbipleri kendi çıkarları ve menfaatleri uğruna topluma yalan söyleyen toplumda rakiplerinin gıybetlerini yapıp onlara iftira atan gerek siyasal gerek dinsel gerek idari sahadaki yöneticiler ve onların muhalifi olan bireylerdir.

Bilhassa siyasi ve dini sahada üst makamları ele geçirip kendi ve ailesinin çevresinin menfaatini doruğa çıkarmış ulaştıkları bu yeri bırakmamak için topluma her türlü yalanı söylemekten rakiplerine her türlü iftirayı atmaktan çekinmeyen dinsel ve siyasal liderler İslam’daki İslam dünyasındaki bölünmüşlüğün en önemli müsebbipleridir.

Umarım artık İslam toplumları ve milletimiz uyanır. Kendilerine din adına demokrasi adına ekonomi adına yalan söylemekten çekinmeyen yalan söyledikleri belgelerle ortaya çıkmasına rağmen toplumu hala yalanlarıyla kandırmaya çalışmaktan vazgeçmeyen siyasetçilere yöneticilere rağbet etmekten uymaktan onlara destek olmaktan kuvvet vermekten vazgeçmeyi öğreniriz.

Bu durumun aslında bizim insanlığımızın gerektirdiği bir durum İslamlığımızın gerektirdiği bir durum olduğunu umarım artık kavrarız. Tekrar önemle vurgularım ki gerek siyasi sahada gerek dini sahada gerek sosyal sahada gerek ekonomik sahada topluma yalan söyleyen kendi çıkarlarını sağlamak kendi yerlerini korumak için yerlerini alabilecek rakiplerine iftira etmekten onların gıybetini yapmaktan çekinmeyen yönetici ve liderlerden siyasetçilerden kurtulmamız şarttır.

Bence bu hem demokratik açıdan hem İslam diyebilmemiz açısından zaruri bir durumdur. Çünkü yalan da yalan söyleyen de, gıybet de gıybet eden de, iftira da iftira eden de İslamiyet’in istemediği sahalara çıkma durumu veya çıkma olgusudur. Tabi aynı durum bu olguları yapanlar kadar onlara destek verenler içinde geçerli olan bir durumdur düşüncesindeyim.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.