güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

II. Mahmud Devrini ve Islahatlarını Tanımanın Önemi

Yazının Giriş Tarihi: 04.08.2022 00:08
Yazının Güncellenme Tarihi: 03.08.2022 17:22

Yeniçeri Ocağının İlga Fermanı muhteva itibariyle üç bölümden meydana gelmiştir. Fermanın birinci bölümünde Yeniçeri Ocağı’nın ve yeniçerilerin içinde bulunduğu durum dile getirilerek örneklerle bu ocağın fonksiyonunu yitirdiği ortaya konulmuş, bu haliyle ocağın doğuracağı sonuçların tehlikelerine işaret edilmiştir. Yüz seneden beri yeniçeriler görevlerini yapmamakla, düşman karşısında “fırar ani’z-za’flarıyİa” direnmeden kaçmışlar, İslam topraklarının düşman eline geçmesine ve Müslümanların esaret altına girmesine sebep olmuşlardır.

Yeniçerilerin içinde bulunduğu bu durum, gittikçe büyük bir tehlike olarak bütün İslam beldelerinin düşman hâkimiyetine girmesine kadar varabilecek bir noktaya ulaşmıştır. Ayrıca fermanda; yeniçerilerin tarihi süreç içinde sebep oldukları isyanlara değinilmiş, bu isyanlar neticesinde tahttan indirilen padişahlarla devlet zafiyete uğratılmış, bazı padişahların canına kıyılarak cinayet işlenmiştir. Bu ifadelerle, bir bakıma, yeniçerilerin hükümranlık erkine karşı takındıkları asi tavır tel’in edilmiştir. Hal böyle iken, yeniçerilere, yine eski ihtişamlı günlerindeki ocak nazarıyla bakılmış, şu ana kadar yeniçeriler, canlarının istediği gibi hareket ederek isterlerse itaat, isterlerse isyan etmişlerdir.

Bu duruma milletçe tahammül edilmişse de, düşman bu hali gördükçe fırsat kollamış, yavaş yavaş ülke toprakları elden çıkmış, İslam ahali ayaklar altında kalmıştır. Bu haliyle Yeniçeri Ocağı artık bir eşkiya gürühu olmuştur. Serkeşlikleriyle devleti zafiyete uğrattıkları gibi, imparatorluk topraklarının ve Müslüman ahalinin düşman ayakları altında kalmasına sebep olmuşlardır. Bu ise, bu ocağın tamamen lağvedilmesini, ocağı ifsad edenlerin idamlarını gerektirdiği için, bundan böyle yeniçerilik nam ve nişanları ortadan kaldırılmış, ocağı ifsad edenler idam edilmişlerdir.

İdam edilenler arasında, kolunda Yetmişbeş Nişanı işareti ve üzerinde “kefere haçı” bulunanlar çıkmıştır. Bu da gösteriyor ki yeniçeri Ocağında İslam kıyafetinde daima casuslar bulunmuştur. Ferman ikinci bölümünde, düşman ordularının galibiyet sebepleri üzerinde durulmuştur. Bu sebeplerin başında, “küffarın kolaylıkla nail olduğu galebe, mücerred ve muallem asker i malinden neş’et eylediği tebeyyün eylemiş” olması gelmektedir. Bu açık durum karşısında, bilhassa binikiyüz iki (1787-1788) seferinin bitiminde ve daha sonraları, iki defa böyle bir askeri sınıfın tertibine teşebbüs olunmuşken, yeniçerilerin kendileri işe yaramadıkları gibi, böyle bir askeri de istememişler ve isyan etmek suretiyle, ülke için hayırlı neticeler verecek olan bu teşebbüsleri akim bırakmışlardır.

Fermanın üçüncü bölümünde, olayın, “Vak’a-i Hayriyye”nin tafsilatı üzerinde durulmuştur: Devletin zayıf kalması ve kendini savunamaması tehlikesi karşısında, Şeyhülislamlıkta yapılan toplantıda, bütün devlet erkânı” ilmiyye sınıfı mensupları, Ocağın bütün yönetici subayları hazır bulundukları halde, konu müzakere edilmiş ve herkesin ittifikıy1a, düzenli bir askeri sınıfın oluşturulması ve düşmana karşı çıkılması kararlaştırılmıştır.

Bu düzenli asker, bir defa dinin gereklerini yerine getirecek ve devlete itaat edecektir. Ondan sonra, düşman ordularının başarısını intaç eden ta’lim ve savaş tekniklerini öğrenmeyi gaye edinecekti. Bunlar olursa bu askerin başaramaması için bir neden yoktur. Bu maksatla, Yeniçeri Ocağının eski usul ve kanunlarının hiç birine halel gelmemek üzere, her Yeniçeri Ortası’ndan yüzellişer kişinin ulüfeli, ta’lim edecek “Eşkinci” asker yazılmasına yine ittifakla karar verilmiş ve her kim bu karara karşı gelir, muhalefet ederse tecziye edileceği ilan edilmiştir.

Bu hayırlı işe teşebbüsle Eşkinci yazılan neferlere yeni elbiseleri dağıtılarak dualarla ve nasihatlerle talime başlanmış fakat yeniçerilere bu nasihatlerin hiçbiri fayda etmemiş, tekrar ayaklanmışlardır. Önce Ağa Kapısı’na, sonra Bab-ı ali ve sair mahalleri basarak yağma etmişler, ele geçirdikleri Kur’an-ı Kerim’i bıçakla parçalayarak devletin kendilerine vermiş olduğu silahlarla devlete başkaldırmışlardır. Fermanın sonunda da, bundan böyle yeniçeriliğin kaldırıldığı, bu adın artık anılmayacağı, Yeniçeri Ocağı yerine yeni bir kanun ve nizamla “Asakir-i Mansure’i 45 Muhammediyye” ünvanıyla yeni bir askeri sınıf oluşturulacağı ifade edilmiştir.

Yüzyıllarca Osmanlı’nın şan ve şevketini sağlamış olan, fakat sonunda bir çete şekline girerek devleti çıkmaza sokan Yeniçeri Ocağı bu suretle hatalarının ve kabahatlerinin ağırlığı altında birkaç saat içinde ezilmiş oldu. 1329 yılında Orhan Gazi’nin eliyle kurulan Yeniçeri Ocağı 497 yıl yaşadıktan sonra, 1826 yılı Haziran ayının on beşinci gününde tarihe karışmış oluyordu. Yeniçerilerin ortadan kaldırılması, devlet mekanizmasında gerekli bir düzenlemeye gidilmesinin ilk adımını oluşturdu. Devam edecek…

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    logo
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.