güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

II. Mahmud Devrini ve Islahatlarını Tanımanın Önemi

Yazının Giriş Tarihi: 27.07.2022 00:10
Yazının Güncellenme Tarihi: 26.07.2022 17:50

Fakat yeniçeriler yapılmak istenen düzenlemelere karşı çıkarak, bildikleri talim usulünü ve kullanageldikleri silah ve araç gereçleri yeni olanlarıyla değiştirmeye yanaşmamışlardır. Bunun sonucunda Yeniçeri Ocağı; bozulmayı düzeltmek, zamanın askeri harp tekniklerini ve araç gereçlerini ocağa tanıştırmak için gayret gösteren padişah ve devlet adamlarına karşı muhalefet eden ve onlarla zaman zaman silahlı mücadeleye girişen bir fitne yuvası haline dönmüştür. II. Mahmud uzun zamandır Osmanlı Devleti eğitim görmüş askeri kuruluşlar tasarlıyordu.

Sultan I. Mahmud buna başlangıç olsun diye Usul-Ül Hikem Fi Nizam-İl Ümem adlı risaleyi yazdırarak bastırmış ve yayınlamıştı. İtalyan dilinde askerlik sanatı ile ilgili bazı risaleleri bile tercüme ettirmişti. Sonra Sultan III. Mustafa, eğitim görmüş askerin tertibiyle ilgili gerekli raporları kaleme aldırmıştı. Tophanede bazı yeni düzen tertibine girişmişti. O sırada Rus savaşı çıkmış ve tasarladığı işi yapmayı başaramamıştı. Sultan I. Abdülhamid zamanında bile sürat 28 topçularının çoğaltılmasına uğraşıldı ise de asıl amaç olan eğitim görmüş askeri tertip işi yerine getirilememişti.

Çünkü askerin disiplin altına alınması ve eğitim. Yeniçeri subaylarının çıkarlarına dokunuyordu. Yeniçeriler iyiyi kötüyü ayırt edemez kimselerdi. Yeni bir askeri düzene girişilirse bir kargaşalık çıkaracakları belliydi. Bu yüzden cesaret olunamamıştı. III. Selim dönemine gelindiğinde, devlet ricalinin önünde iki seçenek bulunuyordu: Ya askeri ıslahatların ya da bu yüzyılda güçlenen mahalli güçlerin, yani ayanların merkeze bağlanmasına öncelik verilecekti. Nitekim askeri ıslahatların aciliyetinden dolayı Nizam-ı Cedit askeri kurulduysa da 1807’de yaşanan Vaka-i Selimiye üzerine Nizam-ı Cedit kaldırıldı. II. Mahmud devrinin ilk yı1larında Alemdar Mustafa Paşa’ nın yaptığı askeri yenilikler yeniçerilerin isyanıyla hedefine ulaşamadan ortadan kaldırılmıştı. Padişah tekrar bu konuda ıslahatlar yapmayı planlarken imparatorluğun çeşitli ‘bölgelerinde ortaya çıkan ayaklanmalar, onun bu düşüncesini ertelemesine neden olmuştu.

Uzun süredir Arap yarımadasına egemen olmak isteyen Vahabiler, Mekke, Medine ve Kerbela’yı ele geçirmişlerdi. Bu sorunu kökünden çözmeye karar veren Sultan Mahmud, Mısır Valisi Mehmed Ali Paşa’ yı bu işle görevlendirdi. 1812— 1816 yılları arasında İbrahim Paşa komutasındaki Mısır kuvvetleriyle Vahabiler arasında şiddetli çarpışmalar meydana geldi. 1816 yılında Deriye’yi ele geçirerek Vahabileri ortadan kaldıran İbrahim paşa, böylece babası Mehmed Ali Paşa’nın da konumunu oldukça güçlendirmişti. Bu arada Rize ve Hopa dolaylarında ortaya çıkan Tuzcuoğulları isyanı ile Yanya mutasarrıfı Tepedenli Ali Paşa ayaklanması devleti çok zor duruma düşürmüştü. Osmanlı ordusu bölgesel kuvvetlere karşı bile üstünlük sağlayamıyor ve aciz duruma düşüyordu. Zaten padişah. 1809—1812 yılları arasında Rusya ile yapılan savaşta da ordunun durumunu çok açık bir şekilde görmüştü.

Osmanlı ordusu artık manasız bir insan kalabalığı halini almıştı. Harpten anlayan yoktu. Ayanlar, işe yarar askerlerini yanlarında alıkoyarak, esnaf ve çiftçileri kırık tüfek ve süngülerle asker diye harp meydanına gönderiyorlardı. Bu nedenle üç yıl süren savaşta Ruslara karşı sadece savunma yapılmış, ancak herhangi bir başarı kazanı1amamıştı. 29 Osmanlı Ordusunun iyice zayıfladığını gören Yunanlılar, 1821 yılının Mart ayında ayaklanma çıkarttılar. Aslında uzun süredir hem Rusya, hem de Avrupa devletleri Yunanlıları ayaklandırmak için uğraşıyordu. Tam bu ayaklanma bastırılırken bu defa da Mora’daki Rumlar ayaklandılar. Kısa sürede genişleyen ayaklanma adalara kadar yayılmıştı. Ayaklanmaları mevcut orduyla bastıramayacağını anlayan II. Mahmud, Mısır Valisi Mehmed Ali Paşa’ dan yararlanmaya karar verdi.

Mehmed Ali Paşa’nın ordusu, Avrupa usulüne göre kurulmuş eğitimli ve disiplinli bir orduydu. Bu ordu, gerek ‘‘ Vahhabi gerekse Kıbrıs ve Girit isyanlarının bastırılmasında ne kadar başarılı olduğunu ispat etmişti. Mehmed Ali Paşa Padişah II. Mahmud’a Girit ve Mora valiliklerinin kendisine verilmesi şartıyla ordusunu Yunanlıların üstüne göndermeyi kabul edeceğini bildirdi. Mehmed Ali Paşa teklifinin kabul edilmesiyle, oğlu İbrahim Paşa’yı ordusuyla birlikte Mora’ya gönderdi. İbrahim Paşa ve düzenli ordusu hükümetin dört yılda bastıramadığı isyanı kısa sürede bastırdı. Ancak İngiltere, Rusya ve Fransa’nın kışkırtmasıyla Yunanlılar tekrar isyan etti. Navarin limanında demirlemiş bulunan Mısır kuvvetlerine ait donanmanın İngilizler tarafından batırılmasıyla da Yunan isyanı başarıya ulaşmış oldu. Bunun üzerine 1822 yılında Yunanistan bağımsızlığını ilan etti.

Padişah II. Mahmud iç isyanların bastırılmasında ordunun ne kadar yetersiz kaldığını bir kez daha görmüştü. Zaten 1768 yılından beri yapılan savaşların hiç birinde başarılı olamayan Osmanlı ordusu. Eğitimsiz ve disiplinsiz bir yığın haline gelmişti. Yeniçeriler zorbalıklarını arttırdılar. Kadın ve erkeklere sarkıntılık, birbirleriyle kavga, odaları arasında savaş, tüccar esnaf ve ameleyi kesime bağlama veya kazançlarına ortak olma, tüccar gemilerine balta asma gibi hareketlerine harpten kaçma ağalarını öldürme, reayaya her türlü zulüm ve işkence yapma gibi zorbalıklar ekleniyordu. Devam edecek…

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    logo
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.