Kıymetli okurlarım,
Artık önümüzdeki 7 Haziran seçimleri için partilerin yapacağı propaganda çalışmaları gerek partilerin gösterdiği adaylar açısından gerekse partilerin yöneticileri açısından tam manasıyla başlamış görülmektedir. Öyle olmalıdır ki başta iktidar partisinin lideri olan başbakanımız olmak üzere tüm siyasal parti liderlerimiz propaganda amacıyla gittikleri yurdun çeşitli yerlerinden, yörelerinden seslerini yükselterek seçim vaatlerini içeren mesajlarını dile getirmektedirler. Onlar seçime katılacak partilerin liderleri olarak bu tür vaatlerle dolu konuşmalarında seçmenlerinden oy istemekte haklıdırlar.
Ancak ülkemizde daha önce yaşanan seçimlerde görülmeyen bir olgu da yaşanmaktadır. Daha önceki hiçbir seçimde ülkemizde yürütmenin başı olarak kabul edilmesine karşılık siyasal partiler ve siyasal görüşler açısından tarafsız olduğu kabul edilen hatta bu özelliği anayasa hükümleriyle tespit edilen devlet başkanlarımız yani cumhurbaşkanlarımız seçimlerde halk karşısına çıkıp seçmenden oylarıyla destek vermesini milletvekili vermesini isteyen beyanlarda bulunmamış bu tür konuşmalar yapmamışlardır. Ne var ki bu seçim öncesinde tarafsız olması gereken ve susması gereken bir pozisyonda olduğunu düşündüğüm Cumhurbaşkanımızın aynı tavrı göstermediğini gerek yazılı gerek sözlü medyadan görebilmekteyiz. Gittiği yerlerdeki gezileri sırasında vatandaştan seçimde destek istemekte 400 milletvekili istemekte olduğunu yine yazılı ve sözlü medya vasıtasıyla öğrenmekteyiz.
Ben dahi insanımız kafasında Cumhurbaşkanımız yaptığı bu konuşmalarla kim için oy, kim için 400 milletvekili istemektedir sorusu uyanmaktadır. Ama Cumhurbaşkanımız tarafından bu konuda açıklık getirilmediğine göre bu soruyu kafasında hisseden her insanımız bu soruya kendince cevap bulmak ve vermek durumunda kalmaktadır. Cumhurbaşkanımızın köken itibarıyla bulunduğu makama gelme itibarıyla Adalet ve Kalkınma Partili olduğunu düşünen önemli bir kısım insanımız Cumhurbaşkanımız anayasadaki tarafsızlık ilkesini ihlal edip eski partisi ve halen gönül ve ideal birliği içinde bulunduğu Adalet ve Kalkınma Partisi hesabına seçmenden destek, oy ve 400 milletvekili istemektedir diye düşünmektedirler.
Bu fikrin medyada dile getirilmesine karşılık Cumhurbaşkanımızın ağzından verilen bazı cevaplar Ben 400 milletvekili isterken, oy isterken parti adı zikretmiyorum. Bu nedenle tarafsızlık ilkesini ihlal etmiyorum yolunda iddialar dile getirilmektedir. Evet hakikaten Cumhurbaşkanımız oy ve milletvekili isterken direkt olarak kendi içinden çıktığı iktidar partisini isim olarak zikretmemektedir. Ama şurası da bir gerçektir ki isteklerinin ardından devam ettiği konuşmasında iktidar partisi dışındaki bütün partilere çatmakta o partilerin liderlerini ve yöneticilerini farklı farklı yönlerle suçlamalara muhatap tutmayı ihmal etmemektedir.
Cumhurbaşkanımızın suçlamalarından nasip ve pay almayan tek parti iktidar partisi olduğuna göre zımnen de olsa bir başka deyişle isim zikretmeden dolaylı olarak adres göstererek oy ve istediği 400 milletvekilini Adalet ve Kalkınma Partisi adına istediği bence açıkça ortaya çıkmaktadır düşüncesini taşımaktayım. Gerçi bazı muhalefet partisi liderleri özellikle HDP liderleri Cumhurbaşkanımızın uyguladığı taktiğe benzer bir taktikle hareket edip Cumhurbaşkanımız oy isterken 400 milletvekili isterken isim belirtmediğine göre büyük ihtimalle bu oy ve milletvekili isteğini bizim partimiz adına gerçekleştirmektedir deme pişkinliğini gösterseler de aslında bence kamuoyumuz Cumhurbaşkanının bu isteği kimin adına yaptığını bilmektedir diye düşünmekteyim.
Bu yüzden iktidar partisinin bu seçimlere sözünü ettiğim bu durum nedeniyle devlet başkanı destekli olarak daha avantajlı girdiğini düşünmekteyim. Bu avantaj durum bir yana iktidar partimiz kanunlar gereği devletten en büyük oranda seçim yardımı alan parti olmakla da avantajlı durumdadır. Karşısındaki muhalif partilerin bir kaçı ona oranla düşük miktarda devletten seçim yardımı alma imkânına sahip olurken pek çok muhalif parti de bu yardımı alma imkânından yoksul durumdadır. Yine iktidar partimizin ümmetçi zihniyeti ve laikliğe zede verecek olduğu ileri sürülebilen icraatları nedeniyle teşkilatında yer alan İslamcı muhafazakar düşüncede olduğu kanaati taşınan şahsiyetler nedeniyle radikal İslamcı ve ılımlı İslamcı kesimlerin desteğini alabilecek görüntüde olan tek parti özelliği de bence onu seçimlerde avantajlı duruma getirmektedir. Tabi bu son belirttiğim konular benim şahsi düşüncemdir. Toplumdan ne oranda katılınır bunu bilemem. İktidar partisini karşısındaki partilere göre seçimde, seçim çalışmalarında daha şanslı duruma getiren bir husus daha vardır ki bu nokta da oldukça önemlidir. Ülkemizde son yıllarda artan kadın cinayetleri kadına yapılan haksızlıklar ve baskılar konusunda bunların suçlularını cezalandırma konusunda ağır müeyyideler içeren kanunlar ve bu kanunların uygulanmasında ciddi takipler gerçekleştirmeyi yapmakta gevşek davrandığını düşündüğüm iktidar partisi seçimlerde kadın oylarına talip ve sahip olmada başrolü oynamaya soyunmuş gözükmektedir kanaatini taşımaktayım. Her ne kadar muhalefet partilerine özellikle ana muhalefet partisine oranla gösterdiği kadın milletvekili aday sayısı düşük olsa da teşkilatında yer verdiği özellikle seçim faaliyetlerinde ve çalışmalarında önemli oranda görev yüklediği kadın üyeleri vasıtasıyla kadın seçmenleri kendi lehine elde etme noktasında iktidar partimiz bütün partilerden fazla çaba ve gayret içerisinde bulunmaktadır.
Bu partinin kadın kolları üyeleri ev ev gezip kadın seçmenleri kendi partilerine oy vermeye ikna etme çalışmalarında insan üstü gayret göstermektedirler diye düşünmekteyim. Hatta kadın seçmenlerin kendi partileri lehine kazanılması için büyük oranda İslami propaganda, tarikat propagandaları ve bunların yanında ihtiyaç duyulan malzemelerin temini veya hediyelerin kullanımı şeklinde çalışmaların gerçekleştirdiğini de bu yolla seçmen kazanılmasına gayret gösterildiği yolunda iddiaların olduğunu da görebilmek mümkündür diye düşünmekteyim. Şahsi olarak zaten iktidar partisinin bu günkü seviyelere ulaşmasında kadınların, kadın üyelerinin özellikle tarikat grubu kadın üyelerinin gerek normal zamanlarda gerekse özellikle seçim dönemlerinde yaptıkları parti lehine propagandaların payının büyük olduğu kanaatini taşımaktayım. Bence iktidar partisi karşısındaki muhalif partiler de yazının başında belirttiğim iktidar partisinin elinde bulunan ve elinden alınması hemen hemen imkansız olan seçim avantajlarını ortadan kaldıramayacaklarını çok iyi görüp onun elinden alabilecekleri tek avantaj olan seçimde kadın üyelerine onların propaganda çalışmalarına büyük oranda yer verme konusunda harekete geçmeleri lazımdır. Kadın üyelerini seçim propagandalarına dahil edip aynı iktidar partisi gibi ev ev dolaştırıp kadın seçmenlere ulaşmalı fikirlerini onlara aksettirip en azından İslam olmanın tekelinin sadece iktidar partisinin elinde olmadığını üstelik onun taşıdığı ümmetçilik zihniyetinin iflas etmiş bir zihniyet olup milliyetçilik ve ulusalcılık zihniyetini ondan daha geçerli olduğunu kadın seçmenlere anlatmalı onları ikna etmelidir.
Daha değişik söylemek gerekirse iktidar partisinin karşısında seçime muhalif partiler olarak giren partilerimiz kadın kollarını kadın teşkilatlarını derhal faaliyete geçirip seçim propagandaları gerçekleştirmede en ön safa geçirmek zorundadırlar. Çünkü kanaatimce bugüne kadar bu partiler seçim propagandalarına hep genel anlayışla hareket ederek girmişler, miting alanlarında, gazinolarda, kahvehanelerde, toplantılarda erkek, kadın, genç, ihtiyar tüm seçmenlere topluca hitap ederek onları kendi lehlerine kazanmaya çalışmışlardır. Bu çalışmalarıyla aldıkları sonuçlar ortadadır. Oysa iktidar partisi bir yandan onlarla aynı seçim çalışmalarını, propagandalarını yürütürken bir yandan da kadın kolları ve teşkilatları vasıtasıyla site site, apartman apartman, bina bina, ev ev, daire daire dolaşıp seçim propagandası gerçekleştirmiş miting alanlarına, kamusal alanlarına gelmeyen seçmenlerine özellikle kadın seçmenlerine bu yolla ulaşmayı onların ikna etmeyi başarmıştır. Bunu yapmakla Adalet ve Kalkınma Partisi iki cinsten oluşan toplum yapısının sadece bir kısmına değil her iki cinse de ulaşmayı gerçekleştirmiş bir siyasal parti olma özelliğine ulaşmıştır. Adalet ve Kalkınma Partisi kadınlara ulaşma konusunda gençlik kollarını da kullanmayı ihmal etmemiştir. Gençlik kolları bünyesindeki genç kızları kendi propagandalarına görevlendirirken hem onları hem onlar vasıtasıyla yaşıtları olan hem cinsleri ve karşı cinsi kendi hesaplarına oy verecek seçmen olarak kazanmayı da gerçekleştirmişlerdir. Oysa muhalif partiler bu yönde çalışma göstermemişlerdir. Özellikle ana muhalefet partisi kadın kolları ve kadın teşkilatları bu yönde iktidar partisi yanında seçim propaganda çalışmalarına katılma ve katkıda geçmiş seçimlerin hemen hemen tamamında yaya kalmışlardır.
Özellikle geçmiş dönemlerde ana muhalefet partisinin kadın teşkilatı mensupları seçim propagandalarında hitap edecek grup olarak kendilerince aydın grup gördükleri kadın gruplarını hedef seçmişler ve onları kazanmaya ağırlık vermişlerdir. Hiçbir zaman bu partinin kadın teşkilatlarının propaganda hedeflerinde evinde oturup kendi halinde yaşamını sürdüren kadın seçmenlere ulaşmak onlarla konuşmak onlara bir şeyler anlatmak yer almamıştır. Ne yazık ki aynı durum MHP için de geçerli olmuştur. Gerçi bu parti kadın teşkilatları, ana muhalefet partisi kadın teşkilatlarına oranla biraz daha kadın seçmenlere yönelik çalışmalarda ağırlıklı çalışma göstermiş yer yer evinde oturup normal yaşamının dışında seçim ve siyasetle ilgilenmeyen kadın seçmenlere ulaşmayı denemişlerdir ancak onlar da hiçbir zaman iktidar partisinin gösterdiği sistemli ve sürekli kadın seçmenlere yönelik propaganda çalışmasını gösterememişlerdir. İktidar partisi dışında kadın seçmene ulaşma noktasında geçmiş seçimlerde halkımızın kabaca Kürtçü partiler dediği partiler gösterebilmiştir.
Onlar da bu çabalarını temel felsefelerini dayandırdıkları ırkçılık yahut Türkçülük karşıtı milliyetçilik çalışmalarına destek sağlamak için yapmakta oldukları faaliyetlere katkı nedeniyle gerçekleştirdiklerinden onların bu yoldaki çalışmaları da iktidar partisinin çalışmaları kadar sistemli ve kadın seçmenden seçimde istifade etmeye yönelik olamamıştır. Bu nedenle önümüzdeki 7 Haziran seçimleri gibi çok önemli bir genel seçimde muhalefet partilerimizin de iktidar partisine karşı seçim mücadelesinde onun silahı olan seçimlerde kadınlara görev verip, onlara propaganda yaptırıp kadın seçmenlere ulaşma onları ikna edip kazanmak sistemine mutlaka yönelmeleri ve onun bu sahadaki avantajını elinden almaları şarttır diye düşünmekteyim. Bence bu tarzda çalışmalara ağırlık verecek siyasi partiler mutlaka seçimden kazançlı çıkacaklardır. Çünkü hiçbir kuşun tek kanatla uçması nasıl mümkün değilse seçim çalışmalarında kadına rol ve yer vermeyen kadına yönelik seçim propagandalarına ağırlık vermeyen siyasal partilerin de seçimden başarıyla çıkmaları imkansızdır düşüncesini taşımaktayım.