güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

Gazilik Ve Gazilerimiz Hakkında

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:46
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:46

Türk toplumunda şehitlik yani vatan uğruna çarpışırken ölmek mertebelerin en güzeli ve üst aşamasıdır. Bu mertebeye ulaşan birey yaşamdan uzaklaşıp Allah’ına kavuşurken dinimize göre ebedi yaşamına da kavuşmuş olur. Çünkü dinimize göre şehitler ölmezler kaidesi mevcuttur. Yine toplumumuzda meşhur sözdür. Asker vurulduğunda değil unutulduğunda ölür. O yüzdendir ki şehitlerimizi unutmamak daima hatırlatmak onları yaşatmak görevimiz olmalıdır. Onları yaşatmak bugün birilerini söylediği gibi şehitler ölmez vatan bölünmez demekle gerçekleşmez onların ölmezliği sevenleri ve milleti tarafından unutulmayıp daima hatırlanıp hatıralarının yaşatılmasıyla mümkündür. Şehitlik kadar değerli bir mertebede gaziliktir. Kültürümüze göre gazilik milleti adına girişilen bir savaştan sağ çıkmayı başarmakla elde edilir. Girişilen savaşta veya savaşlardan çarpışmalardan sağ çıkmayı başaran her Türk askeri gazidir. Gazi olmak için savaşta yara almış olmak şart değildir. Savaşa katılmış olmak fiilen savaşı gerçekleştirmek ama savaştan sağ çıkmış olmak gazi olmak için yeterlidir. Fakat eskiden beri bu gazilik konusunda farklı kullanımlarda görülmüştür. Farazi gazi sayılan kişilerde olmuşlardır. Mesela orduları sadrazamların ve yahut vezirlerin komutasında savaşa girmiş Osmanlı padişahlarına da yahutta zafer kazanmasa da orduları savaş görmüş yenilmiş olsa da savaş geçirmiş Osmanlı padişahlarına da gazi denilmiştir. Örneğin 2. Abdülhamit’e gazi denmesi böyle bir uygulamanın eseridir. İşte bu gibileri için nazari veya farazi gazi demek mümkündür. Ama Osmanlı padişahlarının özellikle kuruluş ve yükselme dönemi padişahlarının hemen hepsi hakikaten gazidir. Çünkü çoğu pek çok savaşta bulunmuş fiili olarak ok atmış kılıç sallamıştır, yaralanmışlardır. Hatta Yıldırım Beyazıt gözünü kaybetmiş kör olmuştur. Ancak duraklama devri padişahlarının gerileme dönemi padişahlarının hemen hemen hepsi hiç savaş görmemiştir. Tabii bazı istisnaları yok değildir. Ancak Türk milletini Osmanlı öncesinde ki devletlerinde ve Osmanlı devletin de erkek nüfusu büyük çoğunluğu harplere katıldığından gazi sayısı biz Türklerde her devirde oldukça bol olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında yani kurtuluş harbinde gerçekleştirilen muharebelerden çıkan başta Mustafa Kemal olmak üzere tüm Türk subayları ve onların komuta ettiği erler hep gazilik unvanını hak etmişlerdir. Bu yüzdendir ki Cumhuriyetimiz kurulduğu ilk devrede âdete bir gaziler memleketidir. Bunun etkisiyle olsa gerektir ki ülkemizde bol miktarda olan bu gazilere verilen değeri vurgulayabilmek onlara kendilerine bir değer verildiğini gösterebilmek için 19 Eylül tarihi gaziler günü olarak tahsis edilmiştir. 19 Eylül tarihini gaziler günü olarak tahsis edilmesi tesadüfî değildir. Çünkü ülkemizde ki Yunanlılarla itilaf devletlerini temsil eden onlar adına dövüşen Yunan kuvvetleriyle yapılan mücadeleler yerel sahalarda bile 18 Eylül de son bulmuştur. Hemen hatırlatmak isterim ki. Edincik ve Erdek 18 Eylülde Yunan işgalinden kurtarılmıştır Yani artık Anadolu da Yunan askeri kalmamıştır. Savaş bitmiştir. Öyleyse şehitler gömülmüş, kalan askerler gazi olmuşlardır. Bu iş 18 Eylül de bitmiştir. İşte bu nedenle buna dayanarak mücadelenin sona ermesini takip eden ordunun silahlarını bırakıp rahata kavuştuğu ilk gün sayılabilecek olan 19 Eylül tarihi gaziler günü olarak kabul ve tahsis edilmiştir. Gaziler gününün tüm gazilerimize kutlu olmasını temeli ederim. Ancak şunu belirtmek isterim ki kendilerine kurtuluş savaşı madalyası verilip gazilik beratı verilen kurtuluş savaşı gazilerimiz den bugün hayatta kimse kalmamıştır. Ne 1. Dünya harbi gazilerinden ne ondan önceki Balkan ve Trablusgarp gazilerinden ne de 1. Harbi gazilerinden bugün aramızda yaşayan tek bir gazi mevcut değildir. Tabii ölmezliğini kabul ettiğimiz hala kalbimizde yaşıyor dediğimiz Mustafa Kemal’in manevi yaşamını sürdürdüğünü kabul edersek onu bir istisna kabul etmemiz mümkün olabilecektir. Ancak gazilik bu savaşlara has değildir. Cumhuriyet döneminde katıldığımız savaşlarında gazileri de vardır. Bunların ilk örneklerini Kore harbi gazilerimiz ikinci örneklerini Kıbrıs harekâtı gazilerimiz oluşturmamaktadır. Son grup gazilerimiz ise iç düşman olan PKK’nın ona yandaş diğer terörist grupların yahut radikal İslamcı terör grupların örneğin IŞİD’ın karşısında girişilen çatışmaların gazileri olarak söylenebilir kanatındayım. Üstelik bu üç grup gazinin de çoğunluğunun gaziliği giriştikleri mücadelelerde aldıkları yaralarla tescil edilmektedir. Çünkü bu gazilerin çoğu kol, bacak, göz kaybetmişler mağlül duruma gelmişlerdir. Bugün 19 Eylül de gaziler gününü kutlarken millet olarak elimiz deki bu son üç grup gaziye bütün şefkat, muhabbet ve sevgimizle sahip çıkmamız gerektiğini hatırlatalım. Devlet olarak ve millet olarak onlara karşı olan minnet ve vefa borçlarımızı mutlaka yerine getirmeli onlara ve yakınlarına sahip çıkmalıyız düşüncesini dile getirmekteyim. 19 Eylül gaziler günü önce gazilerimize sonra onların bağrından çıktığı Türk silahlı kuvvetlerine ve Türk milletine kutlu olsun diyorum. Bugün toprak olmuş başta Mustafa Kemal olmak üzere tüm Türk gazilerine Tanrıdan rahmet diliyor, gaziler gününün gazilerimize ve milletimize bir bayram havası içerisinde geçen kutlanan bir gün olmasını temelli ediyorum.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.