güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

EOLYA VE MEZYA BÖLGESİ ESKİ YERLERİNİ TANIYALIM

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:47
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:47

Bu iki hâkimiyet döneminde bu imparatorlukların sıkı temas ve yönetimi neticesinde Tesalyalı yok olma derecesine gelmiştir. Lidya hâkimiyeti dönemindeki serbestlik nedeniyle İon dünyasını tekrar bu kentle ilgilendiğini görmekteyiz. Pers imparatorluğu da bu uygarlıktan etkilenmiştir. Pers devletini yıkıp bölgeye ve kente hâkim İskender dönemi, onun ölümünden sonra generalleri Perdikas, Antigonas ve Lüsimakhos dönemlerini yaşamıştır. Bitinyanın kendini toplayıp bir devlet olarak ortaya çıkması üzerine bu devlete bağlanmıştır. Bu devletten sonra bölgeye hâkim olan Roma imparatorluğu ve onun devamı olan Bizans İmparatorluğu hâkimiyetlerini geçirmiş olan bu kent bu dönemde önemini yitirmiştir.

Bizans dönemini takip eden ve bölgeyi ele geçiren Türk hâkimiyeti şu devreler göstermiştir. Kent önce Anadolu Selçuklu sonra Karasi beyliği hâkimiyetlerini yaşamıştır. Bu sonuncusunun parçalanması ve Osmanlı Devletine bağlanmasıyla kent Osmanlı yönetimine girmiştir. Bizans dönemlerinde başlayan, önemini yitirme hızlanmış ve şehir terkedilmiştir. Hatta şehrin Bizans döneminde veya Türklerin eline geçişi sırasında terk edildiği rivayetleri de bulunmaktadır. Kentin Osmanlı hâkimiyetinde 14. yüzyıllarda kurulduğu yani yeniden kurulduğu bilinmektedir. Bu kuruluş Bolu havalisinden gelen Akçali, Rüstem ve Malkoç beylerin aşiretleri tarafından, Hicri 728 ve miladi 1310 tarihlerine tarihlenecek bir zamanda, eski Artems şehrinin harabeleri üzerine gerçekleştirilmiştir. Bu nedenle buraya verimli veya rutubetli anlamına gelen Gönen ismi verilmiştir. Şehrin ilk çağdan günümüze pek bir kalıntısı kalmamıştır. Bunun sebebi yani Gönen’in kuruluşundan, Artems kasabasının malzemelerinin yapı malzemesi olarak kullanılmasıdır. Ayrıca eski kent yeri de yeni kent yerinin altında kalmıştır. Eski Artems’den günümüze, Gönen Müzesinin iftiharı olan Mozaikli saha nasılsa iskan nedeniyle bozulmadan kalmıştır. Bu yer bugün Açık Hava Müzesi olarak kullanılmakta ve çevreden toplanan, daha çok yeni dönemlerine ait eser ilk çağdan kalan eserlerle iç içe sergilenmektedir. Bunların içinde Kibele kabartması önemlidir.

Kent tüm bölge kentleri gibi, 1. Dünya Harbi sonrasında Mondros Müzakeresine dayandırılan bir Yunan işgali yaşamıştır. Bu işgal sırasında Yunanlı ve yerli işbirlikçilerin halka pek çok zulüm yaptığını görmekteyiz. Milli Mücadele döneminde çok hareketli günler yaşamıştır. Tüm vatan ve bölge ile birlikte Kurtuluş Harbi sonunda burası da kurtulmuştur.

ASSOS

Eolis Bölgesi’nde kurulmuş, eski bir Anadolu yerleşim yeridir. Edremit Körfezinin kuzeybatı kıyısında, denizden 235 metre yükseklikte, volkanik bir tepe üzerindedir. Harabeleri, Behram Köy isimli küçük bir köyün yakınında yer almaktadır. Bu harabelerde M.M IV. yüzyıl yapı tekniğini gösteren şehir surları, tiyatro, Gimnation, Agora ve Athena Tapınağı yer almaktadır. Her nasılsa günümüze ulaşmayı başaran bu eserler, şehrin Eol kuruluşunu da izah ederler.

 Şehrin ilk olarak M.Ö II binde Lesbos ( Midilli) Adası’ndaki Methymnalı Eolislerce,Aiolia kolonisi haline sokulduğu bilinen bir gerçektir. Bu kent M.Ö IV.yüzyılda önce Lidyalıların, daha sonra onları yıkıp kendine bağlayan Pers Devleti’nin hakimiyetine girmişlerdir. Bu sonuncu hakimiyetten gerek siyasi,gerek kültürel sahada oldukça etkilenmişlerdir.

Kentin Perslerden sonra, onlara son veren İskender’in hâkimiyetini yaşadığını söyleyebiliriz. Onun ölümü üzerine kent sırasıyla Perdikas,Antingonas,Lüsimakhov gibi generallerin yönetimini görmüştür. Daha sonra M.Ö 241-133 yılları arasında Bergama Krallığına bağlandı. M.Ö 133 yılında tün Bergama Krallığı topraklarıyla beraber Roma İmparatorluğuna bağlanmıştır.

 Roma idaresinden sonra Doğu Roma yani Bizans idaresine girmiştir. Bizans idaresinde küçük bir şehir haline gelmiştir. Küçülen Assos, bu dönemde Makhramion (Makremion)ismini almıştır. Makhramion 1330 yılında Karesi Beyliği egemenliğine girmiştir. Bizanslılardan alınan bu kent, Karesi Beyliğinin Osmanlı egemenliğine geçmesiyle Osmanlı Devleti’ne ait olmuştur.

Önemini yitiren kent Harab olmuş ve terk edilmiştir. Daha sonra çevre yerleşimlerce de Harab haline gelmesine yardımcı olunmuştur. Çevresindeki insanların tahribi ve doğanın tahribi nedeniyle bir ören yeri durumuna gelmiştir.

 Bugün kazılarla meydana çıkarılmış bir ören yeri durumundadır. Buradaki kazılar Amerikalı bilginler tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu kazılar 1881–1883 yılları arasında yapılmış ve antik Assos ortaya çıkarılmıştır. İlk kazı T.Clarke ve F.Barıcın tarafından yapılmıştır. Bulunan kent suru M.Ö 4.yüzyılda tarihlenen kent suru, diğer birimlerine göre oldukça iyi koruna gelmiştir. İki yanı kuleli iki yanı ana şehir kapısı ve yedi adet küçük sur kapısı vardır.

Bu özelliği ile surlar Helenistik devrin Üvtün savunma tekniğini yansıtmaktadır. Geç Roma döneminde bu ortaçağda tamir görmüş olduğu anlaşılan su surlar içerisinde, şehrin Akropolis’i yer alır. Bu kent Ion,Dor ve Pers mimarı unsurların karışımı veya ayrı ayrı temsil edildiği bir ören yeridir. Akropolisteki arkaik Athena Tapınağı (M.Ö 540-530)Dor nizamındaki Anadolu tapınaklarının tek temsilcisi, tek örneğidir. Stilobat düzeyine kadar ayakta kalmış olan bu tapınağın (baştaban) Arşitrav kabartmaları da kazılarda ele geçmiştir.

Bu Arşitav üzerindeki Metoplar üzerinde alçak kabartmalar mevcuttur. Bu kabartmalarda mitolojik hayvan figürleri ve kompozisyonları yer almaktadır. Bu hayvan figürleri pers sanatının ve uygarlığını etkisini göstermektedir. Çünkü hayvan figürleri Pers kültür ve sanat öğesidir. Devamı yarın...

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.