DİNLER TARİHİNDE ŞEYTAN KÜLTÜ VE ŞEYTANLAŞAN İNSANLAR

Aynı şekilde peygamber efendimizin bütünleşmiş bir kitle olarak bıraktığı İslam kitlesini önce Emevi taraftarları hariciler ve hazreti ali taraftarları diye üçe bölünüp iktidar savaşlarına girmeye sevk eden İslam görünüşlü ama şeytana taş çıkartacak icraatlar peşinde koşan kişilerde bence şeytanlaşmış kişilerdir.

Daha sonraki dönemde İslam dünyasını Sünni-Alevi, Sünni-Şii, halefi-selefi gibi isimlendirdikleri bölümlere ayırıp karşılıklı cephelerde tutup aralarında çatışmaların çıkmasını kan dökülmelerin, katliamların, cinayetlerin işlenmesini azmettirenlerde teşvik eden ve yönetenlerde şeytanlaşmış insanlar sayılmalıdır düşüncesindeyim. Dünden bugüne Musevi, Hristiyan ve İslam dünyalarını mezheplere ayırıp tarikatlara ve cemaatlere bölüp böldükleri bu grupların çatışmasından birbirinin kanını dökmesinden istifade ederek şahsi hâkimiyetlerini şahsi maddesel çıkarlarını genişletmek çoğaltmak uğruna insanlara bu gibi kötülükleri çekinmeden işleyen, işletmeye yönelenler de bence şeytanlaşmış insanlardır.

Yine şunu da vurgulamak isterim ki kurdukları veya yönetimini ele geçirdikleri partileri, dernekleri, kooperatifleri bünyesinde görev aldıkları kamusal kuruluşları, üyesi oldukları veya lideri oldukları tarikatları, cemaatleri kendi siyasal veya şahsi menfaatleri uğruna yanlış veya hatalı kullanıma, bu yolla çıkar ve hakimiyet elde etmeye yönelenlerin de şeytana alet olup şeytanlaşmış insanlar olduğunu düşünmemiz de yanlış olmaz düşüncesindeyim. İslam dininin kitabı olan kuranı kerimin sure ve ayetlerinin kesin hükümlerini kendi çıkarları ve menfaatleri uğruna yanlış yorumlayıp, yanlış hükümler çıkararak hatta çıkar ve menfaat uğruna bu hükümleri görmezden gelip onların yasakladığı icraatları mubah kılmak yapılabilir hale getirebilmek için peygamberimize mal ettikleri yanlış, yalan yahut sahih olmayan hadisler ortaya atıp kuranın yasakladığı işleri mubah kılmaya yönelen din adamları görünen kişilerde bence şeytanın iş birlikçileri dolayısıyla şeytanlaşmış kişilerdir kanaatındayım.

 Medyadan duyduğumuz kadarıyla yanmaz kefenler satanlar kendi kafalarına göre düzenledikleri Türkçe yakarışları Arapçaya çevirip dua şekline sokup bunlardan oluşturdukları kitapları satarak ceplerini şişirenlerde yaptıkları büyü ve sihir ritüelleriyle insanları kandırıp sözde onların hastalıklarına şifa bulduklarını, bazı sorunlarını hallettiklerini iddia edip onlardan menfaat temin edenlerde cemaatleşmek, tarikatlaşmak adı altında tarikat mensuplarından, cemaat mensuplarından çevreden elde ettikleri sözüm ona yardımlaşma paralarını siyasal menfaat temin etmek, siyasal hâkimiyet kurmak uğruna kullananlar da bence şeytanın iş birlikçileridir.

Kanaatıma göre cemaatlerin ve tarikatların var oluş sebepleri ve faaliyet sahaları siyaset değil ibadet olmalıdır. Sözün kısası farklı yorumlarla farklı anlayışlarla şeytanın iş birlikçisi olmaya yönelmiş şeytanlaşmış insanların türlerini çeşitlerini arttırmak mümkündür ancak en doğru ifade insanların kötülüğüne, zararına İslamiyet’in kaidelerini birlik ve beraberliğini bozmaya yönelecek her türlü faaliyeti gerçekleştirmeye yönelmiş yönetici, dini lider yahut sade vatandaş bence şeytanın iş birlikçiliğine soyunmuş demektir.

 Dolayısıyla şeytanlaşmış insan demektir düşüncesindeyim, buna insanlara bile bile yalan söyleyenler İslamiyet’in men etmeye çalıştığı faiz alıp vermeyi kuramsallaştırmaya mübahlaştırmaya çalışanlar rüşvet alıp verenler kayırma ve kayrılma peşinde koşanlar, adalet mekanizmasında olup kasıtla birilerini kurtarmak amacıyla yahut haksız olarak birilerini cezalandırma yolunda karar verenlerde bence şeytanın iş birlikçileridir. Biz İslamlar olarak kuranın sure ve ayetlerinin hükümleri peygamberimizin sahih hadisleri ışığında şeytanı ve şeytanlaşmış insanları tanıyıp onların bizleri suça, kötülüğe bu uğurda hata ve yanılgıya düşmemeye özen göstermemiz şarttır bence şeytandan ve şeytanlaşmış insanlardan uzak durmak imanımızı ve dinimizi korumanı temel esası olmalıdır.