güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

Çanakkale Zaferinden Önce İstanbul’un İşgal Edilmesini Değerlendirmek Gerekir

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:47
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:47

Değerli Okurlarım,

Çok yakın günlerde kutlayacağımız Çanakkale Zaferi Türk tarihinin müdafaa konusunda yaşanmış en büyük zaferidir. Gerçi ondan önce de Kanije, Silistre, Plevne gibi müdafaa zaferleri görmüşsek de bu zaferler yerel çaplı müdafaalar olup yerel zaferler getirebilmişlerdir. Oysa Çanakkale uluslararası mahiyette kuvvetler karşısında kazanılmış bir zaferdir. Üstelik sadece bir kara zaferi değil bir deniz zaferi evresine de sahiptir.

Çanakkale Zaferi’nin özelliklerine değinmeyi bir başka yazıma bırakırken bugün bu büyük zaferin bile ortadan kaldıramadığı büyük bir yenilgiden bahsetmek istemekteyim. Bu yenilgi aslında bir ordunun, bir askeri teşkilatın yenilgisi değil bir hanedanın ve kaderini ona bağlamış bir milletin yenilgisidir.

Bu yenilgi bu teslimiyet 1. Dünya Harbi ile ve bu harbe son veren Mondros mütarekesi ile yenilgiyi kağıda dökmüş olan Osmanlı hanedanının, Osmanlı Devleti’nin Türk yenilgisinin teorik olmaktan çıkıp pratik olarak, fiili olarak gerçekleşmesidir.

Değerli okurlarım, bugün bizler 18 Martlarda Çanakkale Zaferini kutlarız, kutlarız da nedense ondan 2 gün önceki tarihle gerçekleştirilmiş olan teslimiyetimizi başkentimizin yani İstanbul’umuzun işgalini hiç kale almaz, hiç değerlendirmeyiz. Unutmayalım ki 16 Mart 1920 İstanbul’umuzun itilaf devletleri temsilcisi asgari güçlerce fiilen işgal edilip meclisi mebusanımızın dağıtıldığı milli iradeyi temsil eden milletvekillerimizin tutuklanıp daha sonra Malta’ya sürgün edilmek üzere hapsedilmelerinin tarihidir.

Mondros Mütarekesi ile orduları dağıtılan, toprakları işgale başlanan Osmanlı Devleti başkentteki özgürlüğünü meclisinin ve hükümetinin çalışmasını 16 Mart 1920 işgali ile kaybederken fiili olarak tarih olmuştur. Ne yazık ki Osmanlı’nın ortadan kalkışını övünerek göklere çıkardığımız Çanakkale Zaferi bile engelleyememiştir. Bu yüzden Çanakkale Zaferi, zafer olmasına rağmen devletini ayakta tutabilecek bir zafer olamamıştır.

Nasıl bugün birileri Çanakkale Zaferini ve yaratıcısı Mustafa Kemal’i küçültmek için, itibarsızlaştırmak için övdükleri Kut-ül Amare Zaferi Arabistan, Mezopotamya, Suriye ve Filistin sahalarını kurtarmaya yetmemişse Osmanlı Devleti’nin zaferi olarak övülmesine karşılık onu ayakta tutamamışsa Çanakkale Zaferi de İstanbul’un işgalini engelleyememiştir.

Bu yüzden Çanakkale Zaferi’ni İstiklal savaşı açısından değerlendirmek, kutlamak gerekirken Kut-ül Amare için bu açıdan da bir katkıdan bahsetmek mümkün değildir. Kut-ül Amare tamamen neticesiz bir zafer, faydasız bir zaferden ibarettir. Ne yazık ki bugün bizler onu bile değerlendirmeye alıp, ondan kendimize övgüler yaratmaya çalışırken 16 Mart İstanbul’un işgali olayını nedense ulusça değerlendirip, ulusal etkinliklerle değerlendirip bundan ders çıkarmak, ders almak yönünü hiçbir zaman gerçekleştirmemekte hatta düşünmemekteyiz.

Oysa bu olay Çanakkale Zaferi’nden de Kut-ül Amare zaferinden de daha önemli bir olaydır. Çünkü bir devletin sona erişi bir milletin fiilen esir edilişinin gerçekleştiği tarihtir. Devamı yarın…

 

 

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.