güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

Çanakkale Cephesinin Unutulmaya Terk Edilen Unutturulmaya Çalışılan Kara Savaşları

Yazının Giriş Tarihi: 25.05.2021 00:06
Yazının Güncellenme Tarihi: 25.05.2021 00:06

“Berrak ve güzel bir bahar günü sabahı, daha şafakla beraber kulakların her gün işitmeye itiyad ettiği (alıştığı) top gürültüleri arasında duyulan ve yakından bir muharebenin vukuunu ifham eden (anlatan) tüfek sesleri ve sahil tarassut (gözetleme) kıtaatından gerideki fırka (Tümen) karargâhlarına telefon ve emirberlerle gelen raporlar, vaziyetin pek ciddi olduğunu ilan ediyordu. Artık kıtaat bir zamandan beri olduğu gibi talim ve manevra maksadıyla yaptıkları silah başına hareketi, bu gün o manevra ve talimlerde istihdaf (amaç) eyledikleri hakiki hedefi karşılamak üzere yapılıyordu. Binaenaleyh (bunun üzerine) her tarafta başlayan mesai daha ziyade ateşli ve heyecanlı idi. Çünkü bilhassa 18 Mart Deniz Muharebesinden sonra intizar olunan (beklenilen) İtilaf kıtaatının hareketi başlamıştı…”

 19. Tümen Kurmay Başkanı Binbaşı İzzettin Çalışlar, 25 Nisan 1915 gününü anlattığı Erkan-ı Harbiye Mektebindeki konferansına bu satırlarla başlıyor…

 13 Mart 1915 günü Çanakkale’deki birliklerin Kara Kuvvetleri Komutanlığına getirilen İngiliz General Ian Hamilton’u Londra’dan cepheye hareket ederken uğurlayan Lord Kitchner şöyle diyordu: “Eğer donanma Çanakkale boğazını aşar İstanbul teslim olur ve siz böyle bir başarıya ulaşırsanız bu bir muharebenin kazanılması değil bir savaşın kazanılması olacaktır.”

 Aynı gün Kitchener Hamilton’a şu talimatı verdi: “Donanma, Çanakkale boğazını zorlayarak geçmeyi üstlenmiştir. Bu önemli anda, büyük ölçekte herhangi bir karaya çıkış harekâtı için askeri kuvvetlerin istihdamı, ancak donanmanın boğazdan geçmek konusunda sarf edeceği her türlü çalışmaya rağmen başarı kazanılmadığı takdirde, tasarlanmıştır.”

 Oysaki Hamilton, 18 Mart günü Gelibolu yarımadasında çıkartma yapılabilecek her yerde henüz kazılmış topraklar, yeni çekilmiş tel örgüler görerek Lord Kitchener’e yazmış olduğu mektupta şöyle diyordu “Buradan Gelibolu yarımadasının kırılması dairenizdeki harita üzerinde göründüğünden daha çetin bir fındığa benziyor.”

18 Mart günü yapılan deniz muharebelerinde, İtilaf devletleri Çanakkale Boğazı’ndan geri dönmek zorunda kaldılar. Fakat Çanakkale Boğazı’nı geçmek fikrinden vazgeçmediler…

  18 Mart yenilgisinden sonra İtilaf devletleri şu gerçeği anlamışlardı. Donanmanın boğazdan geçebilmesi için önce boğazdaki mayınlar temizlenmeli idi. Mayınlar temizlenmedikçe donanma Marmara’ya giremezdi. Mayınları temizleyebilmek için de boğazın Anadolu ve Rumeli yakasındaki bataryaların susturulması gerekliydi. Kıyı topları ve set bataryaları tamamen susturulmadan mayınlar temizlenemez, Karadan operasyon yapılmadan kıyı topları susturulamazdı. Bunun için de Gelibolu yarımadasının ele geçirilmesi gerekmekteydi.

 18 Mart yenilgisinden sonra 19 Mart günü toplanan Harp meclisinin toplantısında, kayba uğrayan gemilerin yerine muharebe gemisi gönderilerek uygun görüldüğü takdirde taarruzun tazelenmesi konusunda Amirale müsaade edilmesine karar verildi. Fakat Sir Ian Hamilton’un boğazın gemiler ile zorlanabileceğine artık kani olmadığı konusundaki raporu Lord Kitchener’e ulaşması ile denizden kazanılacak başarı konusunda ümitler sarsıldı.

 Lord Kitchener, Hamilton’a verdiği cevapta söyle diyordu: “Çanakkale boğazının mutlaka zorlanmasına ve yolu açmak için Gelibolu yarımadası üzerinde büyük ölçekte askeri harekât yapılmasına lüzum görüldüğü takdirde bu harekâta mutlaka başlanılması ve bunun başarılması hakkındaki görüşlerimi bilirsiniz”.

22 Mart 1915 günü saat 10’da Queen Elizabeth’te bir deniz – kara konferansı yapıldı. Oturumda şu şahsiyetler bulunuyordu. Amiral de Robeck, Amiral Wemyss, General Birdwood, General Braithwaite, Albay Polen ve Hamilton.

 Hamilton toplantıyı şöyle anlatıyor: “Oturum açıldığı zaman kara harekâtı veya amfibi çıkartma harekâtı hakkında denizciler bize soru soruncaya kadar şu veya bu şekilde beyanda bulunmadık, sustuk ve “sadece filoya Çanakkale boğazını zorlayıp geçeriz” iddialarını terk ettikleri ana kadar bekledik. Amiral de Robeck bize hitaben “ artık kara birliklerinin desteği olmadan Çanakkale boğazının aşılamayacağına” kesinlikle kanaat getirdiğini söyledi. Buna karşı hiçbir itiraz sesi yükselmedi.

  “Amiral de Robeck’in itirafından sonra tartışmayı gerektirecek bir hal kalmadı. Derhal kara haritası açıldı. Dikkatler o yöne çevrildi. Baştanbaşa planlardan şemalardan müteşekkil bir çalışmaydı bu. Hakikatte pek çok ihtimalleri düşünmüştüm. Benim karakterimde olan birinin içinde güç zapt edilen bir his “ilerle ve batan harp gemilerimiz intikamını hemen al” diye kaynıyordu. Yarın gece Alçıtepe’de olmalıydık. Bir gün yerine on gün niye bekleyeceğim? Fakat bir harekâtın en muğlâk ve ince hesap isteyen yönü karaya asker ve malzeme nakli noktası idi.” Devam edecek…

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.