güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

Bizans-Sasani Etkileşiminin Anadolu’nun Türkleşmesindeki Öncülüğü ve Etkileri 

Yazının Giriş Tarihi: 17.07.2023 00:10
Yazının Güncellenme Tarihi: 16.07.2023 17:00

İmparator konsilde istediği neticeyi elde edebilmek için konsile başkanlık yaptı.  Bizans İmparatoru Markianos gerek protokol zarureti açısından ve gerekse imparatorluk açısından, Başkent kilisesinin patriklik statüsüne çıkarılmasını zaruri görüyordu. Kadıköy Konsili’nde İmparatorun bizzat verdiği önergeyle 28. maddeyle İstanbul Kilisesi “Umumi Patrik” olarak kabul edildi.  Kutsal kilise kanunlarına aykırı bu tasarrufu Apostolojik Ekümenik Kiliseler (Kudüs, Roma, Antakya, İskenderiye) hiçbir zaman kabul etmedi.

İmparator Markianos ülkede dini birliği temin etmeye çalışırken Hıristiyan âleminde bir daha birleşmemek üzere büyük parçalanmalara sebep oldu. 7 Şubat 452 tarihinde imparatorun emriyle başkent halkına ve ruhanilere son bir tamim yayınlandı. Bu tamimde Kadıköy Konsili kararlarının imparatorlukta titizlikle uygulanacağı ve hiçbir kimsenin ilahiyat tartışmalarına girmemesi gerektiği vurgulandı.

Bununla beraber Kadıköy kararlarına uymayanların ise şiddetle cezalandırılacağı belirtildi.  Devletin Kadıköy kararlarını uygulamak için kuvvete başvurması Mısır, Filistin ve Antakya’da kanlı olaylara sebep oldu. Başkent Kilisesi ile Hıristiyan doğunun Monofızit Kiliseleri arasındaki zıtlık Kadıköy Konsili kararlarından sonra erken Bizans Devleti’nin kilise ve devlet sorunlarından birisi oldu.

Bizans Devleti, resmi dini (Ortodoksluk)’ni baskıyla kabul ettirme yolunu denemesiyle Anadolu’da ve Suriye bölgesindeki Monofızit Hıristiyanlar Sasani bölgesine göç ettiler. Anadolu’nun içinden ve Suriye bölgesinden göç eden Hıristiyanlar, asla İran kültürünü kabullenemediler. Aynı zamanda inançları onları istenmeyen adam yaptığından bir çeşit ülke dişilik durumunu her iki ülkede de koruyorlardı. Bizans’tan göç eden Hıristiyan toplum ile Sasani toplumu sıkı bir ilişki içerisindeydi ve Anadolu’nun doğusundaki akademilerden elde ettikleri bilgiyi paylaşıyorlardı.  Sasani Kralı I. Şapur’un 363 yılında Nisibis kentini ele geçirmesinden sonra, Osrhoene eyaletinin başkenti Edessa (Urfa)’ya giden Mor Afram burada Urfa Akademisi’ni kurdu. Orada on yıl yaşadıktan sonra Urfa Akademisi’nde Nasturiliğin yayılması nedeniyle okul Bizans İmparatoru Zenon tarafından 489 yılında kapatıldı. Bu tarihten sonra Bizans Devleti’nin doğu Hıristiyanlarına karşı uyguladığı baskı sebebiyle Urfa Akademisi Bizans bölgesinden Sasani bölgesinde bulunan Nisibis (Nusaybin)’e geçti. Nusaybin Akademisi, Urfa Akademisi’nin kapatılmasıyla Doğu Süryanileri’nin -Nasturilerin- en önemli kalesi haline geldi ve bu durum Bizans’ın doğusunda bulunan Nusaybin Akademisi'ni diğer akademilerden ayrıcalıklı kıldı.

Kadıköy Konsilinden sonra Anadolu’nun doğusunda artan baskılardan dolayı Sasani bölgesine göç hareketi başladı. İnançlarından dolayı göç eden bu Hristiyanlar, I. Hüsrev (Anurşirvan, 531-579) tarafından hoşgörü ile karşılandılar ve onlara yurt verilerek himaye edilmeleri sağlandı. Bununla beraber bu dönemde Bizans İmparatoru Justinianos (527-565), 529 yılında Atina Akademisi’ni kapattı ve pagan filozoflar Atina’dan gönderildi.

Sasani Kralı I. Hüsrev Hıristiyanlara karşı uyguladığı hoşgörüyü pagan filozoflara da göstererek bu filozofları Sasani şehirlerine yerleştirdi. Sasani şehirlerine yerleştirilen bu filozoflar, Grekçe kitapları tercüme etmek için yerel okullar kurdular. Benzer şekilde Gundişapuf da Nasturi mülteciler tarafından meşhur sağlık okulu kuruldu. Böylece Anadolu’nun doğusunda yaşayan Bizans toplumuyla bağlar sağlamlaştı ve İran bölgesinde yaşayan Hıristiyanlar da Sasani yönetimine sadakatle hizmet ettiler. Bizans bölgesinden gelen Monofızit Hristiyanların İran da hoşgörüyle kabul edilmesiyle beraber bu Hristiyanların kralın kralına sadık kalması, Sasanilerle beraber yaşamalarını sağladı. Böylece Sasani yöneticileri de yanlış düşünceden kurtarıldılar. Bunun yanında Sasani Krallarından I. Yezdigirt, I. Hüsrev (Anurşirvan) ve özellikle II. Hüsrev, Sasani Devletine sığınan Hıristiyanlara hoşgörüyle yaklaşmaları sebebiyle İran’da Monotheizm’e doğru karşı konulmaz gidişi sağladılar; fakat bu olay İslamiyet’in yayılmasının kaderini tayin etti.

En yüksek resmi seviyede karşılıklı temaslar kapsamlı diplomatik protokol aracılığıyla korunuyordu. Elçilikler sadece barış görüşmeleri ve antlaşmalarda karşılıklı gidip gelmelerde aynı zamanda savaş zamanlarında bile resmi bildiri getirmeye devam ettiler. Bizans-Sasani elçileri normal olarak çok kapsamlı olarak ağırlandı. Hatta normal bir merasim kasıtlı meydan okuma olarak algılanabilirdi. Görüşmeler sıklıkla sınırda yapılırdı. Ama 561 barış antlaşmasının bir maddesi elçilerin iki krallık tarafından sağlanan kamu posta sistemi vasıtasıyla yolcu edilmeleri şartını koşuyordu ileri gelen I. Hüsrev’in büro amirleri, Patrik Peter gibi şahsiyetler eşliğine verilen yüksek makamlarla sivrilmiş kişilerdir. Devam edecek…

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    logo
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.