güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

BATI VE DOĞU DÜNYASINDA KADIN HAKLARININ TARİHÇESİ

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:47
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:47

Değerli okurlarım,

8 Mart tarihi ülkemiz dâhil dünya kamuoyunda dünya kadınlar günü olarak değerlendirilip kutlanılan bir gündür. Bugünün kutlanışının kökeni Amerika’daki bir fabrika grevinde yaşanan olumsuzluklar esnasında hayatını kaybeden 129 kadın işçinin ölüm günü olan 8 Mart tarihinin irdelenip yıl dönümlerinde kutlanmasında yatmaktadır. 1857’de vuku bulan bu olay 1900’lü yılların başlarında Avrupa da gerçekleştirilen sosyalist nasyonal toplantılarında da değerlendirilmiş ve Avrupa bugünü Dünya Kadınlar Günü olarak değerlendirip kutlamaya yeltenmiştir.

 Bu kadınlar günü kutlaması bize Cumhuriyet dönemine geçmemize müteakip aksetmiş Mustafa Kemal inkılaplarıyla Batılaşmaya Batıya yönelen ülkemiz pek çok kutlama günleriyle birlikte bugünü de alıp kutlamaya başlamıştır. Bilhassa Mustafa Kemal’in Türk kadınına verdiği başta seçme ve seçilme hakkı olmak üzere haklar gerçekleştirildiğinden başlayarak bugünün kutlanması toplumumuzda yavaş yavaş ama artarak kutlanması taraf bulan bir gün olmuştur.

Dünya Kadınlar Günü bugünde ülkemizde özellikle kadın örgütleri, işçi örgütleri, sendikalar bilhassa da kadın camiasını kendileri için hazır bir oy deposu olarak gören siyasi partilerimizin kutlanmasına önem verdiği bir gündür. Bir yandan iktidar bir yandan muhalefet partileri aslında gerekli önemi vermedikleri dertleriyle yakından ilgilenmedikleri kadınlara sorunlarının halli yolunda pek çok vaat içeren propagandalarla bugünde özellikle hitap ederler. Gayeleri büyük oranda kadın oylarının kendi safına çekilmesi olan siyasi partiler seçim sonrasında kadınları da kadınlara yaptıkları vaatleri de unutmayı tercih ederler.

Belki kendilerine oy kazandırsın diye aralarına alıp kendi partilerinden meclise soktukları kadın milletvekilleri vasıtasıyla görümlük bazı kadın hakları ve sorunları konusunda icraatlar yapmaları söz konusu olsa bile bu siyasi partilerimizin çoğunun kadın sorunları ve kadın haklarıyla ilgili düşünme ve fikir beyan etme süresi 8 Mart gününden fazlasıyla söylemek gerekirse 8 Mart’ı içine alan haftadan öteye geçemez düşüncesindeyim.

Hele hele batı kültürü düşmanı kitlelerin ve görüş sahiplerinin Türk kadınını hala Emeviler devrindeki en yakın ihtimalle Osmanlı dönemi kadını durumunda görmek isteyenlerin oluşturduğu kitleler hem 8 Mart dünya kadınlar gününe hem bugünü kutlayıp hak ve hükümlülük sahibi olmak isteyen bu amaçla bunu dile getiren Türk kadınına onlara destek veren Türk toplumuna düşman gözüyle bakmaktadırlar. Bu gibilere göre Türk kadını konusundaki bu çalışmalar Türk kadınına önem vermek, onu erkekle eşit statüde görmek Batıya has bir düşünce tarzıdır. Doğu toplumlarına göre Türk ve İslam toplumlarına göre İslam toplumlarına göre kadın erkeğin arkasında onun gölgesinde kalmak zorunda olan bir şahsiyettir.

Oysa onların bu görüşü ne Türk törelerine ne İslam dini kurallarına uygun değildir. İlk çağlardan başlayarak Türk toplumu kadına değer veren bir toplum olmuştur. İlk dinsel inanış kavramına baktığımızda çok Tanrılı tabiat dini denilen dinlerin Türk ve Asya toplumları dinlerine özellikle Ön Asya ve Anadolu dinlerine baktığımızda kadının doğurganlığı nedeniyle yaratıcı görülüp tanrıça olarak en tepe noktada yaratan kuvvetin sembolü kabul edildiği görülür. Hindistan’da İran, Arabistan, Irak, Suriye ve özellikle Anadolu’da hatta Girit adasında en üst yaratıcı kuvvet Tanrıçalardır. Ki bunlardan Anadolu’daki Kübele, Ortadoğu’daki kadın Tanrıların en tanınmışıdır. Türkler de Apimaye diyenlerinde bulunduğu toprak ana yahut ak ana denilen Tanrıçada doğu kültüründe ve Türk kültüründe yaradılıştan itibaren doğu toplumlarında kadına verilen önemin işareti olmuşlardır.

Oysa aynı dönemde batıda mesela Yunanistan’da Zeus gibi bir erkek şeklinde kitlenen baş tanrı söz konusudur. Bu Roma’da da onu takip eden Avrupa devletlerinde de aşağı yukarı aynı olmuş. Sürekli olarak Avrupa’da dinsel sahada erkek üstünlüğü söz konusu olmuştur. Avrupa’da daha sonraları görülecek mesela Roma’da vücut bulacak Baş Tanrı statüsüne ulaşacak Tanrıça tiplemeleri Anadolu’dan gelmiştir. Bu nedenledir ki Batı’da dinsel hayatın başında daima erkek din adamları olarak rahipler ilk sırayı teşkil etmiş, kadınlar ikinci sırada kalmıştır. Kadınlar rahibe olarak manastırlarda dua etmeye itilirken erkekler Rahip ve Papaz olarak hatta Papa olarak ön plana çıkabilmişlerdir. Doğuda ise durum farklı olmuş Tanrı olarak kadınlar ön plana çıktığı gibi din hizmeti sayılan sihir fal ve büyü uygulamalarında Türk toplumunda görülen Alangova gibi efsanevi kadın tiplemeleri ortaya çıkabilmiştir.

Din hayatı dışında Avrupa’da kadın sosyal yaşamın ikinci sınıf vatandaşı olarak yaşamını sürdürürken çok ender durumlar dışında yönetim işlerinde rol oynamadan erkeğin gölgesinde varlığını sürdürürken doğuda özellikle Türklerde Türk yöneticilerin hanımları yönetimde söz sahibi olabilmişler, saltanatın buyrukları halka “Hakan ve Hatun buyurur ki” diye ilan edilmişlerdir. Hele Anadolu devleti olan Hititler ’de Tavananna ünvanlıyla anılan kraliçelik makamı krallığın yanında kraldan bağımsız bir yöneticilik olarak görülebilmiştir. Mesela ölen Hitit kralının hanımı ölmedikçe yeni kralın hanımı kraliçe olamamış, kraliçelik hak ve hukuku ölen kralın sağ kalan eşinde kalmıştır. Bu nedenle kadınlar günü kutlamasını batıya mal eden görüş sahipleri geçmiş dönemlerdeki tarihlerinden bilgi sahibi olmayan kişilerdir demekte mümkündür. Bu durum doğu açısından her yerde aynı olmasa da İslamiyet’e kadar gölgede kalmaktan kurtulmuş, gerektiğinde oğlunun eşinin yanında siyasal yöneticilikte yapabilmiştir. Ama İslamiyet doğuya hakim olmaya başlayınca durum değişmiş Asrı Saadet devri sonrasında İslam kadınına vurulan bağlayıcı zincir onu kafes ve peçe arkasına itmeler nedeniyle yerleşmeye başlamıştır. Devamı yarın…

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.