Bu detaylı bilgi gösterir ki Balıkesir sadece bünyesinde yapılan kongrelerde yani Balıkesir kongreleriyle değil Kuvayi Milliyeyi oluşturup fiili olarak ilerleyen Yunan kuvvetleriyle ciddi ve düzenli mücadeleye giren bir vilayet olma özelliğini taşımaktadır. Bu yüzdendir ki Balıkesir’imiz lakap olarak ön tanıtıcı ad olarak Kuvayi denmesinin ve Balıkesir’imizin İstiklal Madalyası verilmesi halinde adının önüne Kuvayi kelimesi eklenerek Kuvayi Balıkesir şeklinde adlandırılmasının en uygun adlandırma olabileceği düşüncesindeyim.
Şunu da vurgulamak isterim ki yukarıda sözüne ettiğimiz bilgiler dışında Balıkesir ilçelerinden elde edilecek kurtuluş harbinin ilk dönemine ait bilgiler de gösterir ki Balıkesir ili ilçelerinin pek çoğunda Reddi İlhak veya Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri kurulmuş, bu cemiyetlerin oluşturduğu yerel çeteler bölgeyi işgal eden Yunan kuvvetleriyle yerel olarak kendi çaplarında mücadele etmişlerdir. Zaten Yunan işgalinin ilerlememesi için İvrindi ilçesinde bir korucu cephesi oluşturulmuş, Yunan’a bir müddet direnen bu cephe kuvvetli işgal gücü tarafından dağıtılınca Yunan kuvvetlerinin Balıkesir çapında ilerlemesi mümkün olmuştur. Bütün bu oluşumlar üzerine yerel direniş çeteleri yunanla mücadelelerine vur kaç taktiği yaparak baskınlarla mücadeleyi sürdürmüşlerdir.
Bu yüzdendir ki Balıkesir en az Antep, Maraş, Urfa, Adana gibi işgal kuvvetlerine karşı direnmiştir. Bu nedenledir ki Balıkesir’imizin istiklal madalyası hakkı yenmiştir dememiz mümkündür. Ne var ki Balıkesir’imizin istiklal madalyası alma hakkını zedeleyecek hareketlere de iç çatışmalara, isyanlara sahne olduğunu söylemenin yerinde olduğunu da bilmemiz gerekir.
İlk anda Balıkesir kongreleriyle korucu cephesi gibi direniş göstermesi dikkat çeken Kuvayi Milliyenin ilk kurulduğu saha olan Balıkesir’imiz peş peşe iki defa sahne olup yaşadığı Anzavur isyanlarıyla ve akabinde yaşanan Çerkez Ethem isyanıyla istiklal harbi başlarındaki gösterdiği mücadeleyi zedelediğinden pek çok direniş kahramanının kanının dökülmesine Kuvayi Milliyeci kuvvetlerin şehit edilmesine sebep olması nedeniyle ve Çerkez Ethem’in ailesinin Manyas ve Bandırma bölgesinden olması dolayısıyla milli mücadele açısından Balıkesir milli mücadeledeki önem ve itibarının azalmış olabileceğini düşünmekteyim.
Gönen, Manyas, Susurluk, Bandırma havalisinde faaliyet gösteren Anzavur Ahmet Gönen’i iki üç defa işgal etmesi sırasında Manyas ve Bandırmayı, Susurluk’u işgali sırasında milli kuvvetlerle hatta daha sonrası kendisi de isyan edecek olan Çerkez Ethem Kuvayi seyyaresiyle çatışmış, milli kuvvetlere mensup askerlerin kanını dökmüştür. Bugün Gönen’imizde kurtuluşu müteakip askeriye tarafından yapılan şehitler anıtında isimleri yazılı olan başta ilçe müftüsü olmak üzere Anzavur tarafından yapılan katliam şehitleri bilinmektedir.
Aynı şekilde Manyas ilçesinin Börülceağaç bayırları veya Tavşan tepe denilen sahada bizzat resmi Türk askeriyle yapılan çatışmada Anzavurcu çetelerinin pek çok askeri kırdığı önemli bir kısmını esir edip hakaretlere tabi tuttuğu görülmüştür. Bu Tavşan tepe hadisesini yaşatan Anzavurcu kuvvetleri Manyas bölgesi Kafkasya göçmenlerinden oluştuğunu dile getiren ihtiyarların anlattığı geçmişe dayalı anlatımlar mevcuttur. Yine belirtmek gerekir ki Manyas Maltepe denilen yerde bu Tavşantepe şehitleri için yapıldığı söylenen bir şehitler anıtı mevcuttur.
Şunu da belirtmek gerekir ki başta Kuvayi Milliyenin kurucusu olarak değerlendirdiğimiz Edremit kaymakamı Hamdi Bey Gönen’de şehit edilen ve bugün ismi Gönen’de bir okula verilen Yarbay Rahmi Bey akbaş baskınından ele geçirilen cephaneyi ve silahları Anzavurculara karşı müdafaa ederken şehit edilen Dramalı Rıza Bey ve Gönen’i Anzavurculardan kurtarmak için yapılan askeri harekat sırasında şehit düşen Kırkağaç belediye reisi emin bey gibi şahsiyetler Anzavurcuların katlettiği kişilerdir. Anzavur kuvvetlerinin çoğunu Biga, Gönen, Manyas, Susurluk hatta bandırma bölgesindeki Kafkasya göçmenleri ve balkan göçmenlerinden oluşan kitlelerdir.
Bu nedenledir ki Balıkesir’imizin Güney Marmara bölgesindeki kesiminde cereyan eden bu tür hadiselerin Balıkesir’imizin istiklal madalyası alma hakkını engellemiş olabileceği düşünülebilir kanaatindeyim. Bu engellemenin iki sebepten olduğu düşüncesindeyim. Birinci sebep olarak yukarıda sözüne ettiğim ihanet denilebilecek davranışları gösterenlerin arda kalan nesillerinin istiklal madalyası talebinde bulunmayı kendilerine hak görmemeleri hatta bu tür ihanetleri yapan atalarının unutulması için mümkün olduğu kadar o dönemin olaylarını dile getirmemeyi tercih etmeleri olarak düşünülebilir kanaatindeyim.
İkinci olarak da bölgede yetişen siyasetçilerin böyle bir madalyayı istemeyi talep etmeyi hiçbir zaman düşünmemiş olmalarıdır. Ne var ki şunu da belirtmek isterim ki gerek gönen ilçesi gerekse Manyas ilçesi askeri yardım almadan kendi bölgesinin çetecileri tarafından Yunan işgalinden kurtarılmış ilçelerdir.
Şurası da bir gerçektir ki Balıkesir’in Kuvayi Milliyeci olduğunu ispatlayan bir oluşum da istiklal harbi sırasında İbrahim Ethem akıncı kuvvetlerine mensup yıldırım müfrezeleri denilen müfrezelerin gönen ve çevresi ilçelerinden olduğunun bilinmesi olarak değerlendirilebilir. Bütün bunlara rağmen Balıkesir ili yöneticileri ve halkı olarak istiklal madalyası konusunda oldukça gevşek davranılmış, harekete geçilmemiş olduğunu söylemenin yerinde olacağı kanaatindeyim. Devam edecek…