güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

Adalet ve Adalet Teşkilatı Yürütme Karşısında Bağımsızlığını Korumalı, Koruyabilmelidir

Yazının Giriş Tarihi: 27.06.2024 08:23
Yazının Güncellenme Tarihi: 27.06.2024 08:53

Buna binaen şunu hatırlatmak isterim ki 15 Temmuz darbesi denilen yahut kalkışması denilen harekat sonrasında da hukuk ve hukukçular açısından benzer bir kıpranış benzer bir hareketlenmenin başladığını başlatıldığını da milletçe yaşadığımızı unutmamamız gerekir. Kanaatimce o zamana kadar bu kargaşanın temellerini yaratan birey ve kitlelere mevcut hukukun koruması altında iken, bu hareketlerin patlamasıyla hareketlerin sonunda hukukun hedef alıp cezalandırdığı birey ve kitleler durumuna gelmişlerdir. Bu olgu ve görünüş ülkemizde hukukun, yöneticilerin ve yöneticileri yönetenlerin en yakın en açık seçik örneğini oluşturmuştur kanaatini taşımaktayım.

Bu durumu birileri talihin cilvesi veya tarihin tekerrürü diye değerlendirebilirler. Ama bence bu düpedüz adalet teşkilatının hukukçuların bir başka deyişle yargının, yürütmenin her zaman etkisinde olduğunun açık ve net ispatından başka bir şey değildir.

Bu yeryüzünde olduğu gibi bizde de geçerli olmuştur. Bence yıllarca da geçerli olabilecek bir olgudur. Tabii ki her dönemde az çok olan bir olgu olarak devam edecektir. Ama hukuk sisteminin özelliği ve yürütmenin özelliği bu etkileşimin derecesini tayin edecek bir durumdur. Ne var ki bu durum insanların ve insanlığın idealine hukukun ana prensiplerine bence aykırıdır. Çünkü hukukta ideal örnek her mekânda her zamanda her şartta tarafsız ve etkilerden uzak bir adalet teşkilatı ve hukuk sistemidir. Zaten adaletin terazi ve kılıç tutan bir tanrıça ile temsil edilmesi de bu ideali sembolize etmeyi amaçlamaktadır.

Ülkemiz gibi sık sık anayasa ve hukuk kuralları değiştirilen ülkelerde hele hele sık sık genel aflar çıkarılan ülkelerde adalet mekanizması yürütmenin etkisinde kalmaz da ne yapar? Çünkü yürütme zaten çoğunluğu elinde olan yasama organıyla gerçekleştirdiği yasal düzenlemelerle bir yandan yargının yani adalet mekanizmasının aldığı tarafsız karaları verdiği cezaları ortadan kaldırır, etkisizleştirirken bir yandan da adalet mekanizmasının yani yargının teşkilat yönetmeliklerini istediği gibi ayarlayıp onu kendi etki ve kontrolüne sokmayı gerçekleştirmeyi yerine getirmektedir.

Çaresiz adalet mekanizması ister istemez bu durumda yürütmenin etkisinde kalacaktır. Bu kaçınılmaz bir durumdur. Bu dün adaletin yürütmenin elinde olmasından padişahlar, sultanlar, sadrazamlar, vezirler vasıtasıyla krallar nazırlar vasıtasıyla gerçekleştirilmişse, bugün devlet başkanları, başbakanlar, bakanlar vasıtasıyla sürdürülecek ama hakikat değişmeyecektir. Çünkü bence yargı hiçbir dönemde yürütmeden, onun etkisinden kendini yeryüzünün hiçbir ülkesinde kurtaramamıştır. Ancak ülke zaman ve yöneticiler değiştikçe nüans farkı görülmüştür, görülebilmiştir.

Tekrar ediyorum bence yeryüzünde mutlak adalet hiçbir ülkede söz konusu olmadığı gibi bizde de söz konusu olmamıştır, olamamıştır. Tabii ki hiçbir zamanda olmadığı gibi bugün de olması mümkün değildir. Bu nedenle şahsi kanaatim bugün ülkemizde adaletle tarafsızlık ilkesinden söz etmek oldukça zordur. Hele yürütmenin taraf olduğu davalarda adalet mekanizmasını anlamak hiç de kolay değildir. Ama bence bütün bunların sebebi yürütmenin adalet mekanizmasına etkileri olabilir. Tabii ki adalet sisteminde reform gerektiren durumlar olup bunların yapılmamış olmasının etkileri de böyle sonuçları getirmiyorsa…

Bütün bunlardan sonra şunu önemle hatırlatmak isterim ki adalet mekanizmaları çok eski tarihlerden beri hep yürütmenin yani iktidardakilerin etkisinde kalmış hüküm ve kararlarında bu etkinin dürtüsüyle karar vermişlerdir. Bu nedenle tarihimizde Şehzade Korkutlar, Şehzade Mustafalar, Padişah 2. Osman gibi padişahlar hep zamanın yargılarının onayı alınarak zamanın iktidarlarınca idam edilmişlerdir. Yine Mithat Paşa ve arkadaşları bu nedenle aldıkları cezalarla Taif Zindanı gibi yerlerde hayata veda etmişlerdir. Ulu önder hakkında Mustafa Paşa mahkemesi bu durum nedeniyle Mustafa Kemal ve arkadaşlarını idama mahkum etmiştir.

Aynı neden daha yakın tarihlerde Menderes ve arkadaşlarının Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını Türk adalet mekanizmasınca idam edilmesini getirirken yine o nedenledir ki Abdullah Öcalan’ın idamı hak eden suçlarına rağmen Menderese mezarlık etmiş İmralı’da hiçbir şeyi eksik olmadan millet kesesinden yaşamasını getirmiştir. Kim bilir daha gelecekte ne benzeri durumlar tarihe geçecektir. Bunları zaman gösterecektir. Şurası bir gerçektir, tarih hiçbirini affetmeden yazacak gelecek nesillere aktaracaktır.

Nasıl daha önce ki iktidarlar döneminde yapılanlar yazıldıysa önemli olan adalet teşkilatının en az seviyede yürütmeden etkilenmesi karar ve icraatlarından tarafsız bırakılması tarafsız kalmayı başarmasıdır. Ama ne yazık ki nasıl tarihte adalet mekanizması hiçbir dönemde yürütmenin etkisinden uzak kalmamışsa şimdi de gelecekte de bu böyle olacaktır. Yine de öyle olmamasını ummak beklemek durumundayız. Devam edecek…

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    logo
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.