23 NİSAN’I KAPSAYAN HAFTANIN YAKIN TARİHİMİZDEKİ ÖNEMİ

Şüphesiz bu uygulama bir kısım ermeni vatandaşlarımıza ölüm getiren bir uygulama olmuştur. Ancak bu ölümlerin hesabının sorulması gereken müsebbip Türk milleti değildir. Çünkü bu fikirde bu uygulama da bu uygulamayı yaşatan düşünce de Türk milletinin değildir. Olması da mümkün değildir. Bu uygulamanın yapıldığı sırada mevcut olan devlet uygulamayı sahneye koyan devlet Osmanlı devleti olup çok uluslu bir devlettir. Bir imparatorluk bir halifelik olan bu devlette yönetim hakkı çok uluslu bir yapısal özelliğe sahip Osmanlı hanedanının mensubu bir padişahın ve çok uluslu bir meclis olan Osmanlı Meclisi mebusanının elindedir. Bir başka değişle yönetim yasama ve yargı sadece Türk milletinin elinde olmayıp Osmanlıyı oluşturan bütün milletlerin elindedir. Bir an için düşünelim bu tehcir kararının alındığı Osmanlı Meclisi mebusanı en azından Osmanlı hükümetini iş başına getiren Osmanlı meclisi mebusanı Ermenilerden de bünyesinde barındırmaktadır. Hal böyle iken neden Ermeniler Osmanlı hanedanını mazi olmuş Osmanlı devletini değilde Türk milletini kendilerini soykırıma tabi tutmakla suçlarlar acaba Osmanlı hanedanının yapısında padişah annelerinin bazılarının ermeni kökenli olması dolayısıyla ermeni kanı vat mı diye Osmanlı hanedanını suçlamazlar belki de ermeni kanı bulunan hanedanı suçladıklarında bir oranda kendilerini de suçlamış olacaklarını düşündüklerinden böyle davranmaya yönelmiş olmaları mümkündür. Bir başka sebep olarakta Türkiye Cumhuriyeti suçlarlarsa muhatap bulacaklarını taleplerinin karşılığını ondan alabileceklerini bir devleti olmayan Osmanlı hanedanını ve mevcut olmayan Osmanlı devletini suçladıklarında bu imkanlardan mahrum kalacaklarını bilmeleri de biz Türkleri suçlamalarının sebebi olmaktadır. Ermenilerin bu davranışlarını onların çıkarları açısından düşünürsek onları destekleyen devletlerin ülkemiz üzerinde ki emellerini gerçekleştirmeleri açısından haklı bulmak mümkündür. Ama Türk olup da Ermenilerin iddialarını haklı bulan kitle ve bireyleri anlamak onların Ermenileri destekleyen faaliyetlerini beyanlarını çabalarını anlamak mümkündür. Sonra her zaman dile getirmişimdir. Biz Türklerin ermeni soykırımı karşısında her zaman müdafaaya çekilip biz Ermenileri katletmedik beyanlarıyla kendimizi haklı göstermeye çalışmamızı hiçbir zaman anlayamamışımdır. Yapmadığımız bir şeyi, yapmadığınızı ispata niye biz mecbur olalım ki böyle davranalım. Onlar bizim yaptığımızı ispat etsinler şüphesiz ispat etmeleri mümkün olmayacaktır. Ama bizde boş durmayalım onların iddialarına karşı haklı olduğumuz ve gerçekten onlar tarafından tabii tutulduğumuz Ermenilerin Türklere yaptığı katliamları dile getirip ortaya koymaya onların yaptıklarını hesabını sormaya yönelelim. Tabi bu hesap sorma işini aynı onların bize uyguladığı usul ve yöntemlerle yollarla gerçekleştirmek için elimizden geleni yapalım nasıl onlar bu şekilde davranarak dünya kamuoyunu yanlarına alıyorlarsa bizde öyle davranalım ama nedense biz Türkler nedense bu yolda hiçbir çalışma yapmadığımız gibi yapmaya da gözükmemekteyiz.

Onlar Osmanlı hanedanın Osmanlı devletinin öldürdüğünü iddia ettiklerini aslında olmayan ermeni ölümlerininhesabını biz Türklerden sorarken neden biz Türkler tarih boyunca doğu Anadolu’da ve güney doğu Anadolu da tüm Anadolu da çıkardıkları isyanlarla yaptıkları katliamlarla hesabını ermeni milletinden sormamaktayız. Üstelik onlar bir devlet sahibi olarak değil başıbozuk çeteler komiteler sözüm ona millet adın hareket ettikleri ettiklerini iddia eden çevrelerin sırf Ermenilerden oluşturduğu silahlı gruplarla bu katliamları gerçekleştirmişlerdir. Güneydoğu Anadolu’nun pek çok yerleşim yerinde tespit edilmiş onların katliamlarını ispatlayan toplu mezarlar bugün ortada iken kurtuluş harbi sırasında haçın da, karsta Ermenilerin yaptığı Türk katliamları ve en son günümüzde hocalık Karabağ gibi Azerbaycan Türkünü hedef alan katliamlar ortadayken acaba neden biz Türkler Ermenileri soykırıma tabi tutmakla suçlamaz sadece onların suçlamalarına kendimizi müdafaa etmekle yetiniriz. Bence bu bizim ulusal hatamızdır. Mustafa Kemal Kars, Moskova anlaşmalarıyla devletimiz açısından ermeni sorununu çözmüşken Ermenileri tekrar muhatap alıp ulusal sahada kendimize yeni bir ermeni sorunu yaratmamızı yaratmış olmamızı da anlamak mümkün değildir. Hele son zamanlarda Mustafa Kemalin Ermenilerin nisan tarihiyle kendi iddialarını dünya kamuoyuna tanıtmalarına engelleme de biz Türklerin o iddialarda dile getirilen faaliyetleri yapmadığımızı ispata yarayacak bir bayram olan ulusal egemenlik ve çocuk bayramını bazı çevrelerin kutlanmaktan uzak bırakma çalışmasını anlamak mümkün değildir.

Bütün bunlardan sonra şunu belirtmek isterim ki 24 Nisan tarihi bize Mustafa Kemalin 23 Nisan tarihini meclisin açılış tarihi olarak ve ulusal Bayram tarihi olarak tespit edilişin de ne kadar ileri görüşlü olduğunu ve ermeni milletinin biz Türkler için ne kadar dikkat edilmesi gereken bir millet olduğunu vurgulayan bir tarih olarak önemli bir tarih olarak karşınızdadır. Devamı yarın...