güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

20 Temmuz Kuzey Kıbrıs’ın Türk Yurdu Olmasının 47. Yıldönümü Günüdür

Yazının Giriş Tarihi: 12.07.2021 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 12.07.2021 00:05

Temmuz ayı içerisinde son dönem milli Türk ordusunun ve onlara yardımcı olan Kıbrıs Türklüğünün yarattığı milli ordusu olan Mücahit ordusunun gerçekleştirdiği şanlı zaferlerin en önemlisi olan bu harekat bu askeri icraat 20 Temmuz 1974 tarihinde gerçekleşmiştir. Daha doğrusu başlamıştır. Asırlar önce atalarının 1571 tarihinde fethedip biz Türklere ikinci bir yaşam sahası, ikinci bir vatan olarak bıraktığı Kıbrıs adası bu fetihten 400 sene sonra tekrar biz Türklere kesin olarak vatan olması niyetiyle Türk Silahlı Kuvvetleri ve Mücahit ordusunun can vererek, kan dökerek Kıbrıs'ın kuzey kesimini Rumlardan temizlemesiyle mümkün olmuştur.

Bu Kıbrıs Barış harekatları Kıbrıslı Rumları ve onların hakimiyetlerini Kıbrıs'ın kuzey sahasından çıkarması sayesinde gerçekleşmiş bugünkü Kıbrıs federe Türk devletinin bir başka tabirle Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyetinin oluşması söz konusu olmuştur. Bu olgular nedeniyle Kıbrıs Barış harekatları aynı Türk İstiklal Harbi gibi vatanı işgalden kurtarmak, bırakın vatanın işgalini önlemeyi vatanın işgalden kurtarılması diye adlandırılacak bir mücadeleyi gerçekleştirmek olmuştur.

Bir vatanın, bir yurdun işgalden kurtarılmasını dile getirenler ne söylediklerini bilmeleri gerekir.

Tarihsel bilgilerimize göre vatanı ele geçirmek için dışarıdan gelen bir silahlı kuvvetle çarpışmak gerekir. Eğer bir ülke içinde devletin şeklini, yönetim şeklini değiştirmek amacıyla hareket eden mücadele gruplarının birbiriyle yaptıkları, yapacakları mücadeleleri kazanan taraflardan birinin bireyleri yurdu işgalden kurtarmaktan söz ediyorsa bence hata etmektedir. Çünkü her iki grupta aynı devletin vatandaşları, aynı milletin bireyleri durumundadırlar. Bu yüzdendir ki yurt içinde mücadele eden grupların belirli bir devlet içinde darbe gerçekleştiren grupların birbiriyle yaptıkları mücadeleyi hangi taraf kazanırsa kazansın ister darbeyi yapanlar başarıya ulaşsın isterse darbeye karşı koyanlar galip gelsin bu gibi olaylarda yurdu işgalden kurtarmaktan, milleti esaretten kurtarmaktan söz etmek benim görüşüme göre gerçeği tam manasıyla aksettiren bir anlatım olmamaktadır.

Milletimiz eğer bir başka milletin veya bir başka devletin boyunduruğuna girmiyorsa, bir başka millet veya devlet topraklarımızı ele geçirip devletimizi işgal etmiyorsa bu tür hareketle karşı kazanılan başarılar, zaferler yurdu işgalden kurtarmak değil, yurdu veya milleti zarardan kurtarmak, zahmetten kurtarmak, nevinden zaferler veya başarılar olabilir düşüncesindeyim. Bir başka tabirle bu tür hareketler devleti yönetenleri bertaraf edip onların yerini almak isteyenlerin devleti yönetenlerle yaptığı bir mücadele olup ele geçirmek isteyenler başarı kazanırsa iktidarı ele geçirmeleri eğer devleti yönetenler başarılı olursa onların iktidarlarını korumaları şeklinde anlatımlarla bu olguları dile getirmek daha gerçekçi olur düşüncesindeyim. Ama Kıbrıs Barış harekatları Türk milleti ve Kıbrıs Türklüğü açısından bir iktidar savaşı değil vatanı işgalden kurtarma harekatı bir kurtuluş savaşıdır. Bu yüzden Kıbrıs Barış harekatları bir Çanakkale savaşı gibi, bir Kurtuluş Savaşı gibi, bir yurt, bir vatan, bir millet müdafaası verilen mücadele Türk milleti açısından bir kurtuluş mücadelesidir.

Gerçek itibariyle, netice itibariyle Kıbrıs Türklüğünün kurtuluş savaşı görünse de Türk ordusunun Türk milletinin katıldığı savaş olması nedeniyle bu harekat Türk Kurtuluş harbi denilecek bir icraattır.

Bu savaşın kazanılış tarihlerini milli bayram gibi kutlamamız gerektiğinden bunu kutlayabilmek açısından bu savaşı çok iyi tanımamız gerekir kanaatindeyim. Bu amaçla internet kaynaklarına baktığımızda Kıbrıs Barış harekatları diye adlandıracağımız savaşlar hakkında şu bilgilerin verildiğini görürüz:

“Kıbrıs, Akdeniz’de 9282 kilometre kare yüzölçümü ile adeta bir askeri üs olarak büyük bir önem taşımaktadır. Süveyş Kanalı ve İstanbul Boğazlarına olan yakınlığıyla düşman devletlerin Osmanlı Devleti ve Türkiye Cumhuriyetinin gözetleme kulesi olarak kullanılmıştır. Jeopolitik konumu nedeniyle dönem dönem tahmini M.Ö 1450 yıllarından itibaren Mısırlılar, Fenikeliler, Hititler, Asurlular, Persler, Büyük İskender (Ptoleme Egemenliği), Romalılar, Bizanslılar, Araplar, Haçlılar ve Venediklilerin ardından ada Osmanlı Devletinin egemenliğine geçmiştir.  Devam edecek…

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.